Kış soğukları başlamışken kasım ayının yeni çıkan kitaplarını sizler için derledik. Bu aydan itibaren seçtiğimiz kitapları tanıtıp her yayınevi için yeni çıkan diğer kitaplara ulaşamanız adına bir bağlantı paylaşacağız.
Kasım ayına damgasını vuran Türkçe bir eserle başlamak istiyorum. Ödüllü yazar Yekta Kopan’ın okurlarının ve sevenlerinin sabırsızlıkla beklediği yeni öykü kitabı Belki Yaz Erken Gelir, Can Yayınları etiketiyle raflarda. Kapak tasarımıyla da ilgi çeken Belki Yaz Erken Gelir, çok satanlar listelerinde ilk günden beri yerini koruyor.
İthaki Yayınları’ndan çıkan başka bir Türkçe öykü kitabıyla devam etmek istiyorum. Editör, yazar ve Apaçık Radyo programcısı Ceyhan Usanmaz, ilk öykü kitabı Kâğıttan Kaplan ile sevenleriyle buluşuyor. Ceyhan Usanmaz’ın birbirine dolanan öyküleri, “yazamamanın” farklı tezahürleri üzerine düşün(dür)üyor.
Çeviri bir eserle yazıyı sonlandırıyor ve sizi yeni çıkan kitaplarla baş başa bırakıyorum. Arthur Koestler’in dilimize çevrilen son romanı Geliş ve Gidiş, İletişim Yayınları’ndan çıktı. Koestler, savaşın tam ortasındq aklaki sorgulamalara yönelmek zorunda kalan bir direnişçinin, Peter Slavek’in hikâyesini anlatıyor. Geliş ve Gidiş, toplumsal olaylar ile insanin içsel meselelerinin bir anda nasil kesisip hayati altüst edebilecegine dair şoke edici bir roman.
Belki Yaz Erken Gelir
Kültür-sanat dediğimizde adını çokça duyduğumuz, Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri kitabı 2002 Sait Faik Hikâye Armağanı’na, Karbon Kopya 2007 Dünya Kitap Yılın Telif Kitabı Ödülü’ne, Bir de Baktım Yoksun ise 2010 Yunus Nadi Öykü Ödülü ve 2010 Haldun Taner Öykü Ödülü’ne değer bulun Yekta Kopan, uzun zamandır beklenen yeni öykü kitabıyla okuyucularıyla buluşuyor. Kapak tasarımıyla da ilgi çeken Belki Yaz Erken Gelir, çok satanlar listelerinde ilk günden beri yerini koruyor.
Yazar: | Yekta Kopan |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 168 |
Monröpo Sığınağı
Usta hicivci Saltıkov-Şçedrin’in 1879’da Otoçestvennaya Zapiski’de (Anavatan Notları) yayımlanan yazılardan oluşan bu eseri, 19. yüzyıl Rusya’sının toplumsal yapısına dair önemli ipuçları sunar. Saltıkov-Şçedrin Monröpo Sığınağı’nda köylü reformu sonrasındaki toplumsal dönüşümü mizahi ve eleştirel bir üslupla mercek altına alır.
Monröpo’daki yaşam sanılanın aksine ne huzur ne de özgürlük verir; kaçınılmaz sonun eşiğinde, toplumsal yapıya dair şehir koşturmacasında üzerine düşünülmesi mümkün olmayan endişelerle doludur. Saltıkov-Şçedrin, okurun dikkatini dönemin Rus toplumunun sosyo-politik, ekonomik, psikolojik arka planında yatan temel sorunlara çevirir.
Yazar: | Saltıkov-Şçedrin |
Çeviren: | Hazal Yalın |
Tür: | Deneme |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 224 |
Sanditon
Sanditon İngiliz yazar Jane Austen‘ın 1817’de kaleme aldığı, sağlık sorunları nedeniyle bitiremediği son romanı. Romanı yazdığı sırada yaşadığı sıkıntılar nedeniyle hastalık ve hasta olma olgularını da kendine has alaycı bir dille mercek altına alan Austen, aynı zamanda günümüzde de çokça mustarip olduğumuz bir “mutenalaştırma” hikâyesi anlatır.
Birkaç yıl öncesine kadar küçük, gösterişsiz bir balıkçı kasabası olan Sanditon yatırımcıların dönemin modasına aynı zamanda sağlık turizmine uygun hale getirmek için çalıştıkları bir sahil kasabasıdır. Anlatının merkezinde bu kasabanın yanı sıra Sussex’li bir taşra beyefendisinin henüz evlenmemiş kızlarının en büyüğü Charlotte Heywood yer alır. Kasaba kendini modaya uygun bir yer olarak yeniden keşfetmeye çalışırken, Charlotte Heywood da oranın sakinleri arasında yeni bir başlangıç yapmaya çalışır.
Birçok edebiyat eleştirmeninin, tamamlansaydı yazarın en çok sevilen, okunan başyapıtlarından biri olacağını düşündüğü Sanditon, Austen’ın bitiremediği diğer iki romanı Watson Ailesi ve Lady Susan’la birlikte Can Yayınları’nda.
Yazar: | Jane Austen |
Çeviren: | Suat Ertüzün |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Can Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 88 |
Kuş Kadar
Penelope Mortimer’ın 1962 yılında kaleme aldığı yarı otobiyografik romanı Kuş Kadar, isimsiz bir kadının evlilik, ebeveynlik ve kendini keşfetme sürecindeki çalkantılı yolculuğunu büyüleyici bir şekilde anlatıyor. 1950’li ve 1960’lı yılların Londra’sında geçen roman, aralarında saygın senarist Jake Armitage’ın da bulunduğu birden fazla kocayla olan ilişkilerinin karmaşıklığının yanı sıra doktorlar, film yıldızları ve günlük işlerden ötürü ortaya çıkan zorlukların içinde yol alan kahramanın izini sürüyor. Kuş Kadar, sadakatsizliğin ve toplumsal baskıların karmaşıklığını irdeleyerek kendini gerçekleştirme mücadelesi veren bir kadının, her kadının kendinden bir parça bulabileceği hikâyesi. Yayımlandıktan iki yıl sonra Harold Pinter’ın senaryosuyla Jack Clayton’ın yönetmenliğinde sinemaya uyarlanan kitap, Penelope Mortimer’ın Türkçeye kazandırılan ilk eseri olma özelliğini taşıyor.
Yazar: | Penelope Mortimer |
Çeviren: | Gözde Kavak |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Everest Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 248 |
Babamın Kuşağı ve Ben
Modern Çin’in büyük ustalarından Yan Lianke’nin, kendisinin ve ailesinin hayatlarını merkeze aldığı, atalarına hürmetlerini sunduğu çok özel bir anı kitabı Babamın Kuşağı ve Ben.
Babasının ve amcalarının ölümlerinin akabinde, onların anısına yazması gerektiğine inanan Yan Lianke, anlatıya kendi çocukluğundan ve yazar olana kadar çektiklerinden başlıyor: Oğlan çocuğunun ablasıyla, köylü çocuğun şehirli çocukla rekabeti, hasatta toprakta gurbette taşocağında işçiliğe, çimento fabrikasından askeriyeye durmaksızın çalışırken romanlarını yazarak nasıl yazara dönüştüğünü anlatıyor.
Ama daha büyük bir anlatı, minnet borcunu göstermeye çalıştığı babasının kuşağı hakkında: Kendisinin zayıf sağlığına rağmen ailesi ve hasta büyük kızı için her türlü fedakârlığı yapıp erkenden göçen babasını; köyün en itibarlı evini inşa etmesine rağmen kumar illetinden kurtulamayan büyük amcasını ve köyün dışında çalışan ilk insan olan, bu nedenle “boyun eğmiş” ve “arada kalmış” dördüncü amcasını anlatırken, yoksulluğun, köylülüğün, emekçiliğin, aile değerlerinin gerçekçi ve melodramatik bir tahlilini ortaya koyuyor, ne fedakârlıkların bizi bugüne getirdiğini gösteriyor.
Yazar: | Yan Lianke |
Çeviren: | Lale Aydın Tunç |
Tür: | Anı-Deneme |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 240 |
Kemikavcılar / Malazan Yitikler Kitabı 6
Yedi Kent İsyanı bastırılmıştı. Sha’ik ölmüştü. Geriye yalnızca, Gürzlü Leoman’ın liderliğinde, Y’Ghatan şehrinde saklanan bir grup isyancı kalmıştı. Bu kadim kaleyi kuşatma ihtimali, savaş yorgunu On Dördüncü Ordu’yu huzursuz etmekteydi. Çünkü burası, imparatorluğun en büyük şampiyonu Dassem Ultor’un öldüğü ve Malazan kanının sel gibi aktığı yerdi. Ölüm kokan, karanlık bir mekândı burası.
Ancak başka bir yerde, çok daha büyük bir çatışmanın piyonları ilk hamlelerini yapıyordu. Sakat Tanrı panteona sızmış, kutsalların saflığını zehirlemişti. Bu yeni düzenin gölgesinde, bir ayrılık fırtınası yükselmekte ve tanrılar taraf seçmeye zorlanmaktaydı. Ancak hangi tanrı ne karar verirse versin, kozmosun dengesi artık geri dönülemez bir şekilde bozulacaktı. Kurallar yeniden yazılacak, ürkütücü ve zalim bir gerçeklik doğacaktı. Kan ilk defa ölümlülerin dünyasında dökülecek ve dünya bir daha asla aynı olmayacaktı…
Bu yeni dünyada, tanıdık ve yabancı yüzler kaosun içinde kendi yollarını aramaktaydı. Heboric Hayalet Eller, ele geçirilmiş Apsalar, hırsızken katil olan Kesici, savaşçı Karsa Orlong, kadim gezginler Icarium ve Mappo… Her biri unutulmuş sırların yüküyle adımlarını atmakta, kendi iradeleriyle şekillendirebilecekleri bir kader arzulamaktaydı. Bu acımasız oyunda tanrıların müdahalesinden kaçmaya çalışacaklardı. Ancak tanrılar bir kez oyuna dahil olduğunda, nazik davranmazlar. Ve bıçaklar bir kez çekildiğinde, merhamet beklemek yalnızca boş bir hayalden ibarettir.
Yazar: | Steven Erikson |
Çeviren: | Cihan Karamancı |
Tür: | Fantastik |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 1064 |
Kâğıttan Kaplan
Editör ve yazar, aynı zamanda Apaçık Radyo programcısı Ceyhan Usanmaz, ilk öykü kitabıyla okurlarıyla buluşuyor.
İstanbul’da tavşan arayışına çıkan bir yazar adayının, önünden kaçışmayan güvercinlerce tescillenen hayaletliği… Hayat parçaları atık kâğıt tesislerinde parçalanan bir hayalet-yazar… Kendini bir yazara feda etmektense, katlana katlana kâğıttan bir kayık hâlini almayı seçen bir irade… Onlarca mavi tükenmezkalemin iflah olmaz adanmışlığına rağmen başlangıç cümlesinden öteye gidemeyen bir öykü; yarım bırakılması planlanırken önlenemez biçimde sona eren bir roman…
Ceyhan Usanmaz’ın birbirine dolanan öyküleri, “yazamamanın” farklı tezahürleri üzerine düşün(dür)üyor. Kâğıttan Kaplan oyunbaz bir kitap ama en çok da kendisine gülüyor.
Yazar: | Ceyhan Usanmaz |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 64 |
Ateş Ten Gölge
Uğur Deveci, Buzdan Top adlı romanının ardından, okuru bu kez de Ateş Ten Gölge adlı öykü kitabında on altı ayrı öykünün evrenine çağırıyor.
Gücünü nahifliğinden alan, her birinin kendi içinde bir derdi olan öykülerinde Deveci, eril ve hoyrat bir dilden alabildiğine uzak üslubuyla bizi apayrı insanların, farklı zamanlara ve mekânlara uzanan hikâyeleri arasında dolaştırıyor. Yeri geldiğinde, bir özlemi dindirebilmek için kâğıtlara ormanları yazıyor, bazen de eski trenleri yâd edip, “bitmeyen son”a kalmadığımız için şükrediyoruz. İsmiyle müsemma olmayan bir ağacın “manzarayı kapadığı” gerekçesiyle kesilmesinin yasını tutuyor, unutanların utancına ortak olmayı reddediyoruz. İçimizden dışarı çıkmayı isteyen ama bundan korkan yaşamı fark edip ona kucak açıyor, “Bir balığı kediden, köpekten ayıran neydi?” sorusuna kafa yoruyoruz. Denizi kaplayan dertle dertlenip, limonu ağacından düşüren mahzun kelebekle hüzünleniyoruz.
Yazar: | Uğur Deveci |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İthaki Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 160 |
Geliş ve Gidiş
Arthur Koestler, savaşın tam ortasında ahlâki sorgulamalara yönelmek zorunda kalan bir direnişçinin, Peter Slavek’in hikâyesini anlatıyor. Peter ülkesinde gördüğü sert işkencelerden sağ çıkar ve polislere hiçbir şey anlatmadığı için bir kahramana dönüşür. Hem hayatta kalmanın tek yolu olarak, hem de düzenli orduya katılıp direnmeye devam etme isteğiyle bir gemiye atlayıp Tarafsızdiyar adlı ülkeye kaçar. Faşistlerden kurtulmuştur kurtulmasına ama yakasını bir türlü bırakmayan şeyler vardır. Ölüm kalım mücadelesi verirken geçmişine dönmeye, kişisel ve politik bir vicdan muhasebesine girişmeye mecbur kalır.
Geliş ve Gidiş, toplumsal olaylar ile insanın içsel meselelerinin bir anda nasıl kesişip hayatı altüst edebileceğine dair şoke edici bir roman.
Yazar: | Arthur Koestler |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 225 |
Benyusuf
“İlk başta dilenci midir nedir diyorduk. Adammış, nerden bilelim? Neredeyse sürüne sürüne yürürdü, acı çektiğini düşünürdük ya inadına güleç, ille de güleçti. Bizim gibi sokağın iki başına ikişer taş dikip araba geçinceye kadar top oynayan, asfaltın düz durduğu tek yere kuka kondurup kurtarmalı saklambaç oynayan, yolun ortasına gazoz kapaklarını dizip vuruş karış oynayan çocuklara kıza kıza, elleri götünde höt zöt ede ede geçen, ödümüzü kopartan öbür amcalar gibi değildi hiç. İrkiltmeyen, korkutmayan bir hâlesi vardı başının üstünde.”
Aksilik aksiliği de kovalasa, kanalizasyon da patlasa, tamire gelen çocuk kanalizasyon yerine “kanalizyon” da dese, insanlar yine de kendi dillerinde sohbet edebilir, yine de gül gibi geçinip gidebilirler… Benyusuf’taki öyküler, bu duyguyu veriyor insana. İnsan milletinin bu yüzünü gösteriyor.
Sezgin Kaymaz’dan, komşuluk eden, gönül gezdiren, tamir eden, sırt sıvazlayan, sohbet eden öyküler.
Yazar: | Sezgin Kaymaz |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | İletişim Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 217 |
Lamia
Murat S. Dural’ın kaleminden “Arkhe Üçlemesi”, Lamia kitabı ile tamamlanıyor.
Kayaman Apartmanı duruyor yerli yerinde, kıpırtısız. O âzâde kalıyor, her seferinde hayatta kalıp doğuruyor, enerjisini doldurup boşaltıyor. Sadece seyircisi oluyoruz felaketin.
Ülkenin yakın tarihi kadar korkunç, herkesin beklediği ama kimsenin hakkında bir şey yapmadığı bir felaket kadar tedirgin edici bir kitap Lamia. Üzerinde yaşadığımız, yollarında dolaştığımız kentin yer altına, İstanbul’un kılcal damarlarına davet ediyor okuyucuyu. Bunu yaparken başımızdan geçenleri, geçmekte olanları hatta başımıza gelecekleri bu ürpertici hikayeye dahil etmekten çekinmiyor. Murat S. Dural Arkhe serisinin üçüncü kitabında korku türünün bütün unsurlarını yerli yerinde kullanarak gayet başarılı bir finale ulaşıyor.
Kayaman Apartmanı’nın gıcırtılı kapıları sizin için açılıyor.
İçeride göreceğiniz şeylere karşı dikkatli olun.
Yazar: | Murat S. Dural |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Epona Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 112 |
Celladın Güzel Kızı
İngiliz edebiyatının çığır açan, esinleyici kalemi ve en prestijli edebiyat ödüllerinden James Tait Black Memorial’a layık görülen Angela Carter‘ın 30 yılı aşkın hikâye anlatıcılığının dört başı mamur bir yansıması: Celladın Güzel Kızı.
Carter, kadın kahramanlarını kenar mahallelerde, balta girmemiş ormanlarda ya da şehrin işlek caddelerinde mitler, mistisizm, fanteziler ve bir tutam erotizmle çevreleyerek grotesk tablolar çiziyor. Engin okyanusları, kış güneşini, puslu dağları seyre dalıyor, gözünü kan bürümüş avcılar ve onların intikam yemini etmiş avlarıyla pusuya yatıyor.
Aşkla, ölümle ve kanla mühürlenmiş hikâyeler bunlar… Okuru bir labirente düşmüşçesine zahiri gerçekliğine hapseden, kimseyi teskin etmek ya da mutlu sonlara inandırmakla derdi olmayan, yoğun ve çarpıcı satırlarıyla Angela Carter, doğaüstü olanla hakikatin arasında kudretli bir köprü inşa ediyor.
Yazar: | Angela Carter |
Çeviren: | Yeşim Seber |
Tür: | Öykü |
Yayınevi: | Sel Yayıncılık |
Sayfa Sayısı: | 168 |
Elementler - 1: Su
John Boyne‘un imza projelerinden “Elementler” serisinin ilk halkası Su, geçmişin karanlık izlerinden sıyrılıp yaşadığı ve yaşayacağı yeni hayatla yüzleşmek zorunda kalan bir kadının arınma yolculuğu.
Suyun hem mucizevi hem de lanetli yüzünü göstererek insan ruhunun derinlerine inen roman, iç içe geçmiş kaderler üstünden bambaşka kimliklerin bitmemiş hikâyelerini anlatıyor.
Yaşamın ve ölümün varoluşsal sınırında yeşerttiği umut kırıntılarıyla yürekleri sağaltan kitap; okurları su, toprak, ateş ve havanın uyumsuz bir buluşma noktasında asude bir olgunluğa taşıyor.
Yazar: | John Boyle |
Çeviren: | Mert Doğruer |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Delidolu Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 128 |
Doppelganger – Ayna Dünyaya Yolculuk
2024 Women’s Nonfiction Ödülü’nü kazanan Doppelganger, internetin aynalar dünyasındaki abartılı yansımaları, kaybolan gerçeklik hissinin yol açtığı baş dönmesini anlatıyor. Sosyal medyanın kör kuyularında saatler kaybeden, siyasetin günbegün kirlenmesini dert edinen kafa karışıklığı ve yılgınlık içindeki insanları bir an önce silkinmeye, birlik olmaya ve olumlu şeyler adına mücadeleye davet ediyor.
Şok Doktrini, Bu Her Şeyi Değiştirir ve No Logo gibi, belli dönemlere tanım getiren çoksatarların yazarı Naomi Klein tuhaf bir sorunla yüz yüze gelir: Kendisiyle aynı adı taşıyan ve fiziksel olarak ona benzeyen ancak büsbütün farklı düşüncelere sahip bir kadınla sürekli karıştırılmaktadır. Gittikçe büyüyen bu sorun karşısında yolunu kaybetme tehlikesi yaşayan yazar bir taraftan da şüpheli ikizinin takipçilerinin tehditleri ve aşağılamalarına maruz kalır. Kendini adeta tekinsiz bir “doppelganger” hikâyesinin içinde bularak insanların kolayca aşırı uçlara gitmesi, kimliklerin giderek tutarsızlaşması ve bölünmesi üzerine düşünmeye başlar.
Yazar: | Naomi Klein |
Çeviren: | Ebru Kılıç |
Tür: | Roman |
Yayınevi: | Yapı Kredi Yayınları |
Sayfa Sayısı: | 416 |