Bu yazımda sizlere Cumhuriyet döneminin en önemli ressamlarından Mustafa Fikret Mualla’nın hayatını anlatmaktan memnuniyet duyacağım. Fikret Mualla Saygı 1903’te doğmuştur. Elit bir ailenin çocuğu olan Fikret Mualla, Mehmet Ekrem Bey’in oğluydu. Annesinin adı Nevbir Hanım’dır. Fikret Mualla geçirdiği talihsiz kaza sonrası ayak bileğini kırmış, bu durum onun en sevdiği aktiviteden mahrum kılmıştı futbol oynamayı çok seven Mualla artık oynayamayacaktı. Kendini bir süre eve kapatan Mualla yalnızca özel öğretmeni ile görüşürdü. Çocukluk ve ergenlik dönemini Birinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde geçiren Mualla sonrasında İstanbul’u terk edip Almanya’ya gidecektir oradaki ortamın havasına karşı gelemeyen Fikret Mualla alkole tutkusuyla beraber kalbine söz geçiremeyip aşk tutkusuna kapılacaktır. Aşk tutkusunu şu sözlerle ifade eder; “Bir Alman sevmiştim akıllısın, zekisin ama çirkinsin hem de topal diyerek reddetti… Ben de kendimi içkiye verdim.” 1930’lu yıllarda Türkiye’ye dönüş yapan Fikret Mualla, Ayvalık Ortaokulu’nda öğretmenlik görevini üstlenmiştir. Bir süre sonra sağlık sıkıntılarından dolayı görevinden ayrılmıştır. 1939 yılında hayatının sonuna kadar yaşayacağı ve rengârenk iç dünyasını kağıda yansıtmasına sebep olacak Fransa’nın, Paris şehrine gitmiştir. Fransa ‘da olduğu sürece dünya genelinde cereyan edecek İkinci Dünya Savaşı başlamıştı. İkinci Dünya Savaşı’nın etkilerini yaşayacak olan Mualla savaş etkilerini sanatına yansıtacaktır. Sanat dünyasını diğer ünlü ressamlar gibi Saint Germain’deki kafe, bistro ve Rue de La Serie’de ki galerilerde geçirmiştir. Sık sık Paris işgalinden bahseden sanatçı savaşın etkisinde olan Fransa’nın resim sergilerinde resimlerini satmayı başarmıştır.
Fikret Mualla ve Picasso’nun Tanışması
Soyut sanatın etkisinin ilerlediği dönemde, figüratif resim alıcısını yitirmiştir. Mualla, Picasso ile tanışmıştır. Picasso’ya önce tablo hediye etmiş ancak sonrasında maddi zorluklardan dolayı içki karşılığında satmak zorunda kalmıştır.
Fikret Mualla’nın Sanatçı Kişiliği
Sanat serüvenine Almanya’da başlayan Fikret Mualla, Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nin müdürü Prof. Arthur Kapmpf hocalığını ve aynı zamanda tercümanlığını yapmıştır. Almanya’daki hiçbir akıma aldırış etmeden içinden geldiği gibi resim sanatını konuşturmuştur. Türkiye yıllarında ise yaşadığı maddi zorluklardan dolayı bazı ressamlardan eser almaya başlamıştır. Sanat tarihçisi Burhan Toprak’tan beklediği ilgiyi göremeyince sanatçı şu sözleri söylemiştir ‘’Memlekette sanatı ve sanatçıyı korumak problemdir’’ demiştir. Mualla ressam kimliğini konuşturmak için Türkiye’deki camilere, türbelere ve surlara sanat eserlerini de yanına alarak bu eserleriyle dolaşmıştır. Lakin istediği ilgiyi elde edememiştir. 1939 tarihinde ise New York Dünya Sergisi için hazırlanmıştır. Abidin Dino, Fikret Mualla’ya 30 adet İstanbul konulu resim istemiştir. Mualla’nın kabulünden Bakanlık çalışmayı onaylar. Paris’e çıkan seyyar ressam burada bombalar altında sanat hayatına devam eder. Ancak yine istediğini alamamıştır. Paris’teki ressam ordusunun içinde kaybolup gitmektedir. Öyle ki son döneminde sigara ve alkol parasına resimlerini satıyordu. Fransa’nın tek olur yanı Mualla’nın sanatçı kimliğini almasıydı. Aksi halde yaşamı yürekleri sızlatmaktaydı.
Ölümü
1967 yılının Mayıs ayında rahatsızlığı tekrar edince sinir krizinden dolayı evine yatırıldı. 20 Temmuz sabahı yatağında ölü bulundu. Kendi isteği doğrultusunda cenazesi yurda getirildi ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Geriye birçok eser ve sefalet içinde yaşamış bir adamın sözleri ve ona yazılan onlarca yazılar ve mektuplar kaldı. Tek gayesi sanat olan Fikret Mualla ardında sadece hiçbir şeye sahip olmadan resimlerini ve sanatçı kimliğini bırakmıştır.
Yusuf Soğan
[…] Jun 19, 2022 … Sanat tarihçisi Burhan Toprak'tan beklediği ilgiyi göremeyince sanatçı şu sözleri söylemiştir ''Memlekette sanatı ve sanatçıyı korumak … devamini oku […]