Attila Özdemiroğlu denilince birçok ilk, birçok yenilik , birçok anı, bize bıraktığı paha biçilmez bir müzikal miras ve de aynı zamanda mütevazi kişiliği akla gelir. Kendisi hakkında net bir bilgiye sahip olmayanların ise aklına gelebilecek ilk şey “Aysel Gürel” ve “Sezen Aksu” ile birlikte ortak imzası bulunan eşsiz eseri ‘Firuze’dir. Müziğin içinde bulunan herkes ondan payını mutlaka almıştır.
Hafif Batı Müziği diye tanımlanan bugünün Türk Pop Müziğinin aranjman döneminden bu yana üretimin içinde bulunarak Sezen Aksu’dan Zerrin Özer’e, Nilüfer’den Kayahan’a, Ajda Pekkan’dan Sertab Erener’e kadar birçok önemli isimle çalışmış ve yine bugün müzik tarihimizde önemli bir yerde bulunan sanatçılarımızın çıkışında çok önemli bir paya sahip olmuştur usta müzisyen.
5 Ocak 1943 yılında Ankara’da dünyaya gelen usta sanatçı daha çocuk yaştayken birçok müzik aletini çalmaya başlamıştır. Öğrencilik hayatını sürdürdüğü yıllarda birçok müzik etkinliğinde yer alarak yeteneklerini sergilemiştir.
Müziğe aşık olan ve tam anlamıyla müzik yapmak için doğmuş diye tanımlayacağımız usta sanatçı, 1966 yılında dönemin en ünlü orkestralarından ‘Durul Gence Orkestrası’na dahil olur ve çalışmalarına bir süre bu eşsiz orkestra ile devam eder. Daha sonra aralarında Tanju Okan,Berkant ve Yurdaer Doğulu gibi çok değerli isimlerin yer aldığı ‘Jupiterler’ isimli pop müziği grubunu kurar ve seksenli yılların başına kadar birçok farklı orkestra ile çalışarak yoluna en başarılı şekilde devam eder. Bir yandan da besteci ve aranjör kişiliği ile oldukça ön plana çıkmıştır. Sezen Aksu, Nükhet Duru, Ajda Pekkan, Kayahan, Nilüfer, Esmeray gibi birçok önemli isimle çalışarak hem Türk Pop Müziğine adını Altın harflerle yazdırmış hem de müziğimize çok önemli eserler kazandırmıştır. Böylesine işine aşık bir müzisyen sadece bunlar ile yetinir miydi? Elbette hayır, devamın da da birçok sinema filmi ve tiyatronun müziklerini yapmıştır. Bunların içinde en önemlileri arasında Yedi Kocalı Hürmüz (1980), Beyoğlu Beyoğlu (1984-Devekuşu Kabare tiyatrosu) ve Fosforlu Cevriye (2008-Ankara Devlet Tiyatrosu) yer almaktadır.
Attila Özdemiroğlu, müziğin yanında özel hayatında da saygın ilişkiler yaşamıştır. 1963 yılında ilk eşi Ayla Hanım ile evlenmiş ve bu evlilik 11 yıl sürmüştür. Bu evlilikten kızı ünlü oyuncu Yaprak Özdemiroğlu ve yine çok değerli müzisyen olan oğlu Sarp Özdemiroğlu dünyaya gelmiştir. İlerleyen yıllarda “Füsun Önal” ve “Lale Mansur” ile de kısa süren evlilikler yaşamıştır usta sanatçı ama en uzun süren ilişkisini sevilen oyuncu “Müjde Ar” ile yaşamıştır. (Attila ustamız o yüzden Aysel Gürel’i kaynanam diye anlatırdı). Son evliğini ise Hepgül Hepbir ile gerçekleştiren usta sanatçı bu evlilikten de ikiz kız çocukları babası oldu. Evet yüreği güzel usta müzisyen Attila Özdemiroğlu bir yandan da Türk Müziğine çok değerli çalışmalarını kazandırmaya devam ediyordu. 1980 yılında Ajda Pekkan için bestelediği Eurovision çalışmasıyla yarışmada başarıyı yakalayamasa da ülkemizde bu çalışma çok sevilmişti.. Eurovision a sadece bu çalışmasıyla değil daha evvel birçok kez katılmıştı usta sanatçı bunlardan ilki bugün müzik tarihimizde bir klasik olan “Cici Kızlar” çalışması “Delisin (1975)” başta olmak üzere, “Füsun Önal- Minik Kuş (1975)”, ve “Grup Sekstet- İnsanız Biz (1978)” isimli çalışmalardır.
Böyle büyük bir sanatçıyı anlatmak kabul edelim ki çok zor… Kariyerinde 200’ü aşkın şarkı, 60 film müziği, 14 müzikal ve yaklaşık 3 bin reklam müziğine imza atan usta sanatçı, film müzikleriyle de Yeşilçam’da büyük başarılara imza atmıştır. Bu filmler arasında en çok ilgi çekenleri arasında “Züğürt Ağa (1985),Muhsin Bey (1987 ), Arabesk (1989)” ve elbette “Ağır Roman (1997)” örnek olarak gösterilebilir. Çalmadığı enstrüman da yoktur usta sanatçının ama onun keman çalışı dillere destandır. Kemanıyla bütünleştiği zaman dünya çok farklı bir yerdir usta sanatçı ve onu dinleyenler için.
Ve elbette besteleri… Her biri o denli kıymetlidir ki burada yazmaya kalksak inanın sayfalar yetmez ama müzikseverlerin gönlündeki en değerli eserleri arasında Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Firuze ve Hasret” başta olmak üzere Nükhet Duru klasiği “Sevda”, Niran Ünsal’ın yorumuyla “İtiraf Ediyorum” Cici Kızlar’dan “Delisin”, Esmeray’ın “Büyümsün” isimli çalışması, Demet Sağıroğlu’nun yorumuyla “Bir Vurgun Bu sevda” ilk akıllara gelen çalışmalarıdır.
Evet Müziğe yıllar vermiş olan usta sanatçı 4 Aralık 2014 tarihinden itibaren Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi’nde akciğer kanseri tedavisi görüyor ve bu hastalıkla en hakikatli savaşını sürdürüyordu. Yıllarını müziğe vermiş sanatçı bir yanda çalışmalarını sürdürüyordu. Bu zor dönemlerinde dahil kimse onu hayatını adadığı müzikten ve kemanından koparamıyordu. Ta ki 20 Nisan 2016 tarihi gelene kadar. Maalesef bu tarihte Türk Müziği tarif edilemez bir acı yaşadı ve usta sanatçımız Attila Özdemiroğlu’nu 73 yaşında yitirdik ama onun gibi usta sanatçıların ölmesi zaten imkansız. O bıraktığı birçok eseri ve gülen yüzlü fotoğraflarıyla geleceğin Türk Müziğine de yön vermeye devam edecek. Kendisini birkez daha saygıyla anıyor ve yazımızı burada noktalıyoruz.
Gökhan Toker