2007’de Ankara’da tanışmalarının ardından birçok ortak albüm ve projede birlikte yer alan Serap Yağız ve Taner Öngür son olarak yakın zaman içerisinde “Üç Derdim Var” albümü ile dinleyicilerle buluştu.
Serap Yağız’la benim birlikte çalışmalarımız 2007’den beri sürüyor, daha önce birlikte 3 albüm yaptık, fakat bu albüm daha öncekilerden biraz farklı, çünkü bu albümdeki şarkılar, geçen zaman içinde çeşitli sebeplerle etkilendiğimiz ve sahne repertuarına aldığımız şarkılardan oluşuyor.
Örneğin, çok beğendiğimiz Tülay German’ın “Yunus’tan Nazıma” isimli albümünden dinleyip etkilendiğimiz üç şarkı “Yeniliğe Doğru – Urganda Gerdan iniler ve Mapusun İçinde” Tülay German’ın bu albümünde kendisine eşlik eden kontrabas sanatçısı Francois Rabbath’ın çaldığı kontrabas ve bağlama düzenlemeleri, bana rock riflerini hatırlattı, buradan yola çıkarak yaptığım rock düzenlemeleri ile, Anadolu Rock repertuarına daha önce yapılmamış 3 şarkı kazandırmış olduk.
Bu seriden değil ama, “Hem okudum hem de yazdım” türküsü’nün bir yorumunu dinlediğimde aynı rock riflerini duydum ve parçayı o şekilde düzenleyip çaldık.
Yani böylece , bir türküye Anadolu Rock düzenlemesi yaparken, türkünün orjinalini dinlerken rock rifleri duyabiliyorsanız, sonuç fena olmuyor, tabiiki iyi bir Anadolu Rock düzenlemisinin tek formülü bu değil.1970’lerin ortalarında, Ersen ve Dadaşlar grubunu kurduğumuzda, ilk yaptığımız parçalardan biri ve grubun ün kazanmasına neden olan hit parçası ” Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm ” idi, Karacaoğlan’a ait olan şarkının sadece sözlerini kullanmıştık, bestesini, grubun gitaristi Fehiman Uğurdemir yapmıştı, fakat düzenlemesi çok etkileyici idi, 9/8 ritim, girişte ve aralardaki ilginç melodik bas gitar rifleri, Mehmet Gözüpek’in davulu, Kılıç Danışman’ın org süslemeleri, Fehiman Uğurdemir’in Fender strato soundu ile yaptığı unutulmaz gitar solo ve elbette Ersen’in güçlü yorumu ile, gerçekten 70’lerin ikinci yarısında Anadolu Rock tarzının unutulmaz şarkılarından biri olmuştu.
Biz de Serap’la bu albümde, Fehiman Uğurdemir’in bu bestesinden yola çıkarak yeni bir düzenleme yaptık, orjinal düzenlemenin ana özelliklerini koruyarak elbette.Can Yücel’in, 90’larda başlayıp, yıllarca süren ve gerçekten başarılı olan, anti-nükleer mücadeleye, hediye olarak yazdığı ve sanırım hiçbir kitabında yer almayan şiiri ” Sonsöz ” e 90’ların sonunda bir beste yapmıştım, Serap ile de çeşitli etkinliklerde, konserlerde seslendirdik, torosların sipsi, cüra ve boğaz çalma tarzında yapılan müziklerinden esinlenerek 10/8’lik bir ritimde ve havasında bir Anadolu Rock şarkısı olmasını hedeflemiştim, bir çeşit Moğollarla yaptığımız ” ölüler altın takar mı ?” şarkısının devamı veya benzer bir misyonu taşıdığını düşünüyorum.
Ve Cem Karaca cover’ları: “İşçi Marşı, Obur Dünya”
İşçi Marşı, 76’da Cem Karaca & Dervişan’da çalışırken Can Yücel’in şiirine benim yaptığım bir beste idi, o yıllarda işçi hareketi çok güçlenmişti ve konserlerde, coşturucu ve harekete geçirici bir işlevi vardı şarkının, bu günlerde yeniden seslendirilmesinin doğru olacağını düşündüm.
Obur Dünya ise söz ve müziği, halk ozanı Muhlis Akarsu’ya ait bir türkü, Muhlis Akarsu’nun veya diğer halk müziği sanatçılarının yorumlarında, orta tempo’da, diğer halk türkülerinden pek farklı olmayan bir şekilde tınlıyor, fakat 1973’te Cem Karaca & Moğollar beraberliğinde’ki düzenlemede daha tempolu daha güçlü bir düzenleme ve yorum duyabiliriz, bu versiyorda sözler de iyice ortaya çıkıyor, işte bu albümde, Obur Dünya’yı düzenlerken, Cem Karaca & Moğollar düzenlemesin’den yola çıktık, girişte ve ortada sert bir ritim akışı üzerinde, spagetti-western film müziklerindeki gibi bol reverbli gitar dokunuşları ile dramatik bir atmosfer yaratmaya çalıştık, Serap Yağız’ın güçlü sesiyle, sert ritim akışı birleşti ve hem eski, hem de yeni bir sound çıktı ortaya..Ve son olarak yıllardır farklı düzenlemelerle sık tekrarladığım, türk halk müziğinin en lirik destanlarından biri ” Alageyik Destanı “, bu albümdeki düzenlemesi tamamen akustik gitar, akustik gitar slide melodileri ve mandolin’den oluşuyor, Serap’ta bence hakkıyla yorumluyor.
Albümdeki beş şarkının davullarını Batucan Işık, üç şarkının Davullarını Kemal Küçükbakkal ve bir şarkının Davullarını Ediz Hafızoğlu çaldı, Haluk Önol iki şarkıda gitar solosu çaldı, geri kalan herşeyi, evimde karantina günlerinde ben hallettim.
Serap ile amacımız, Anadolu Rock klasikleri ve ve bizi etkileyen şarkılardan seçtiklerimizle bir albüm yapmaktı ve oldu, bir de şöyle birşey var bu tarzda genellikle erkek seslerinin şarkı söylediğine kulaklarımız alıştı, bu albümün, belki de ilk defa güçlü ve volümlü bir kadın sesi ile yapılmış bir Anadolu Rock albümü olduğunu düşünüyorum.. -Taner Öngür