Filmin konusunu “Baskınlara katılarak sürekli insan öldüren genç bir siyasi polisin, orman evine yerleşerek yaşlı bir avcı ile karşılaşmasıyla vicdani hesaplaşması” olarak sizlere anlatabilirdim. Ama tam olarak böyle değil. Filmin konusunun ne olduğunu anlatmam için size en sonunu söylemem gerekiyor. Bu da Altıncı His filminde Bruce Willis’in ölü olduğunu söylemek gibi bir şey olduğundan, ki korkmayın söylemedim hala, hayaletler yok, en başta yazmayı tercih etmedim, diyebiliriz.
Gelincik, bir puzzle bulmacası gibi son ana kadar gizemini koruyan, gerilimi yüksek tutmayı başaran, bulmacanın son parçası eklendiğinde ise seyirciyi Climax’e çıkararak zirvede bitiren, gerek öyküsü, gerek kurgusu ve çekimiyle iyi bir işe imza atıyor. Festival filmlerinin dışında Hollywood tarzı diyebileceğimiz bir yapım.
Çok beğendiğimi söyleyerek tüm ekibi kutluyor ve en kısa zamanda izlemenizi tavsiye ediyorum.
“Yaralar vardır insanın içini cüzzam gibi kemiren yaralar! Hiç gelmeyen kızını bekleyen bir babanınki gibi.”
Filme dair anekdotları bir yandan üstü kapalı bir yandan da gizemini hala koruyarak sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hazırsanız başlıyoruz.
Filmde “90’lara geri döndük” lafı geçiyor. 90 doğumluları düşündüğümüzde şu an 30 yaşındalar ve onlar doğduğunda bu Toroslar araba hurdalıklarındaydı. Kuşak çatışması olur diye sorguladığımda:
Filmin böyle bir kaygısının olmaması gerektiğini düşünüyorum. Alt yazısını koy Polonya’da da anlaşılabilir, Amerika’da da. Bu anlamda film yerel olmaktan çıkıyor. Filmin senaristi Şükrü Üçpınar’ı ve seyirciyi heyecanlandıran asıl olay ise tüm bu metaforların yaşanılmış ve gerçek olması. Bu anlamda da film belli bir kuşak için yerel olarak kalmayı başarıyor.
….
Karadayı da gelinciğe dönüşüyor mu? diye düşünmemek elde değil.
…
Orçun Benli filmde Cameo, yani yönetmenin film içerisinde kendisini göstermesini yapıyor. Bu anlamda Orçun Benli ya da filmin senaristi Şükrü Üçpınar fare mi, gelincik mi? diye düşündüğümüzde ise Fare cevabını bulabiliyoruz.
….
Kaan Yıldırım’ın performansı göz dolduruyor.
….
“Ne derler bilirsin; devlet pavyona benzer, karı eskiyince yenisini bulurlar, müdürüm.”
…
Filmde kadın karakterlerin azlığı düşündüren unsurlardan derken en büyük sistem eleştirisini kadınlar üzerinden yaparak film ters köşe yapıyor. Aslında güçlü olan krallar değil kadınlar.
…
Bu arada film 8.Boğaziçi Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film yarışmasında Fırat Terzioğlu ile En İyi Kurgu ödülünü, 57. Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film yarışmasında Ahmet Mümtaz Taylan ile En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.
“Bırak acını dindireyim. Onlara yarattıkları canavarı göstereyim.”
Buraya kadar geldiyseniz ve Spoiler’lı da olsa konuyu öğrenmek istiyorum diyorsanız, işte orası burası: Gençliğinde sayısız baskın ve operasyona katılan bir siyasi polisin Gelincik operasyonu sonrasında faili meçhul cinayetleri işlediği Orman evine çekilmesiyle, geçmişi, gençliği ve anılarıyla beraber vicdani hesaplaşmalarını yaparken ekip arkadaşlarını sürpriz bir son beklemektedir.