Hesapsız kitapsız, sadece kalbinden geçen müziği üretmek için yola çıkmış, Ankara’nın kasvet kokan hırıltılı sokaklarından gelen, 3 farklı jenerasyon:
Heavy Sky.
İlk albümleri Dreamer, uzun bir bekleyişin ardından, geçtiğimiz Nisan’da raflarda yerini aldı. Bir hayalin varoluş sürecini bize anlatan albüm kısacası hayatın soudtracki gibi tüm yaşanmışlığıyla karşımıza geliyor. Batu Akdeniz’le Heavy Sky’ı konuştuk…
-Genç yaşına rağmen uzun ve profesyonel bir müzik geçmişin var. Seni kişisel çalışmalarınla da takip ediyorduk. En son 2013’te grubun son halini almasıyla Heavy Sky ile tanıştık. ‘Broken’ ve ‘Unbreakable’dan sonra uzun ve meşakkatli bir sürecin sonunda da 30 Nisan’da ilk albümünüz “Dreamer” yayınlandı. Bildiğim kadarıyla şarkıları sen yazıyorsun. Ve kesinlikle üzerinde çok düşünülmüş işler. Sonuçta farklı hikayeler, tamamlayıcı soundlarıyla buluşunca ortaya böyle bir albüm çıkıyor. Şarkılar nasıl anlamlar içeriyor?
Aslında hepimizin hayatı boyunca yaşadığı ve yaşayacağı şeyleri anlattım, elbette kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak. Öncelikle Dreamer adı üstünde bir hayalin gerçekleşmesini anlatıyordu. Sanırım sözleriyle en çok gurur duyurduğum parçamız odur. Yine aynı şekilde ‘’Walk Away’’i yazarken de ikili ilişkilerde gördüğüm ve etkilendiğim sahteliklere laf çarpmak istedim. ‘’Down on the road’’ kötü bitmiş bir aşk hikayesini, ‘’Broken’’ da Konya’da donan Ayaz bebeği anlatıyordu. Sanırım bizim milli marşımız ‘’Unbreakable’’ oldu. O şarkıda bişey var, her konserde milletin en çıldırdığı parça hala o diyebilirim, belki yenilmezliği ve ayakta kalmayı anlattığı için olabilir, insanlar kendilerini yakın hissediyorlar.
-Kayıt sürecinde özellikle etkilendiğin müzisyenler var mı?
Beste yapıp albüm kaydetme fikri 2012 yılında ilk kez ortaya çıktığında, 20 yaşındaydım ve Slash’in ‘’Apocalyptic Love’’ albümü çıkmıştı o yıl. O albümü dinledikten sonra çok iyi hatırlıyorum ‘’Ulan ben de böyle bişey yapsam ne güzel olur’’ dediğimi. Rock müzikten elektronik müziğe çok fazla şey dinliyorum ama o albüm o yıl çıktı, tamamen analogtu, enstrumanlar aynı anda kaydedilmişti.. Tüm hatalar orada duruyordu ama olağanüstü duyuluyordu. Dinledim, 2 kez dinledim, 5 kez dinledim, 200 kez dinledim.. Dedim ki tamam, kesinlikle rock müzik yapacağım ve kalbimden geçeni yapacağım. Kimin ne düşündüğü umrumda değildi. Ne kadar şanslıyım ki aynı yıl yaptığımız coverlar Slash’in grup elemanları tarafından bile(davulcu Brent Fitz) paylaşıldı, güzel bir mutluluk ve motivasyondu.
-Bir de albümün plak formatında da yayımlanacağını biliyorum. Detaylardan bahseder misin biraz, aklına nereden geldi plak olarak yayımlamak?
Aslında hiç aklımızda yoktu, biz basmaya karar verene kadar plaklara çok fazla ilgim de yoktu. Çok sevdiğim, fikirlerine çok önem verdiğim bir insan bunu önerdi ve düşünmeye başladım. Olabilirdi, ve oldu da! Şimdi düşününce geriye çok güzel bir anı bıraktık. Bu arada hemen buradan söyleyeyim, 29 Ekim Cumartesi günü bir plak lansmanımız da olacak, Ankara’da, Route’da.
-Kısa bir süre önce kaybettiğimiz, Türkiye için çok büyük bir değer; Asım Can Gündüz. Seni ve Heavy Sky’ı çok destekledi, bu desteği bir de senin ağzından öğrenmek istiyorum. İcra ettiğiniz müzikle alakalı olarak bu kadar büyük bir desteğin arkanızda olması nasıl bir his?
Asım abi çok kibar, beyefendi bir insandı. Şarkımızı ona attığım ilk günden itibaren bana büyük bir destekçi ve dost oldu. Elbette çok güzel bir histi, bana yaşadıklarını anlattı, anlattığı çoğu şey beni etkiledi ve bakış açımı değiştirdi. İlk başlarda Türkçe şarkı yazmamızı savunmuştu, bu konuda zıttık. Ben istemiyordum. Ama daha sonra 2.single’ımzı yayınladık ve bizden bir parça daha dinledi ve dedi ki ‘’Tamam Batu, siz İngilizce yapın. Eminim bir gün yurtdışında çok iyi bir yerde olacaksınız. ‘’ Böyle demesi bana çok daha iyi hissettirmişti. Artık tam anlamıyla arkamda olduğunu biliyordum. Hiç bir zaman unutmam desteğini ve temiz kalbini, benim için manası hep büyük kalacak.
-Bir de geçtiğimiz bahar Asım abiyle Ankara Noxus’da bir konser verdiniz. O zamanın şartlarına göre ciddi bir katılım vardı. Hatta Asım Can Gündüz seni “İşte şimdi sahneye çıkacak bu genç, bir gün Wembley’de konsere çıkacak ve bu kez ben onun alt grubu olacağım!” diye anons etti. Bunu böyle bir ustadan duymak çok büyük onur olsa gerek. Zaten konser belgesel olarak da yayınlandı. O konserden bahseder misin biraz, Asım Can Gündüz’le aynı sahneyi paylaşmak nasıl bir histi?
Süper. Dedim ya, espritüel ve çok nazik bir insandı Asım abi. O lafı daha önceki telefon konuşmalarımızda da söylerdi hep, gülerdik. Telefonu kapatınca hep yüzümde bir tebessüm olurdu. Biliyor musun mesele gerçekten Wembley’de çalıp çalmamak değil.. Asım abi bana inandı ve bu sözü bana ilk söylediğinde zaten Wembley’de birlikte çaldık. Tam o an. Bundan hiç şüphen olmasın.
-Ayrıca konserle birlikte bir projenin temelleri de atılmış oldu; “Yeni Rock Dalgasının Doğuşu”. Daha çok yeni belki ama bu projeden bahseder misin?
Asım abi ülkesini çok sever, bunu herkes bilir. İyi bir vatanseverdir. Ama müzik piyasasına kırgınlıkları yok muydu, elbette vardı. Hepimiz gibi, benim gibi, senin gibi, onun gibi.. Türk gruplarının birbirlerini desteklemeleri gerektiğini, ego savaşlarının yersiz olduğunu, Türkiye’de azımsanmayacak kadar ‘küstah ve her şeye bok atan, kıskanç’ bir müzisyen – dinleyici kitlesinin var olduğunu ve ülkece daha yememiz gereken 40 fırın ekmek olduğunu söyledi durdu. Bunların hepsinin farkındaydı ve insanları eğitmek istedi, insanlara bir şey göstermek istedi, onları mutlu etmek istedi; bunu pozitifliği, nezaketi ve mütevaziliği ile yapmak istedi ve başarılı oldu. Bundandır çok sevilmiştir – virtüöz gitarist kimliğini ayırınca hala çok cool bir insan olduğu için. Bu proje de bunun bir yansımasıydı. Aynı vizyonu paylaştığımızı gördük ve böyle bir proje başlatmak istedik. Ama isim babası Asım abidir.
Şu an Asım abi bizimle değil ve projemizi vefatından hemen sonra devam ettirmek konusunda elbette tereddütlerim var. Onu kaybedeli çok az zaman oldu ve bugünlerde farklı işlere konsantre olabiliyorum. Aradan biraz zaman geçmesini isterim. Bu proje devam ettirilecekse önce onun anısı için bir saygı konseri düzenlenmeli, ben bunun için gerekli fedakarlıkları ve yapılması gerekenleri yaparım, asla gocunmam. Ama önce o sinerji oluşmalı, her şey mükemmel olmalı o organizasyonda, bir ismi yaşatıyorsunuz çünkü. Sevindirici şey çok sayıda iyi rock grubu ortaya çıkıyor bu sıralar, eminim görse o da çok sevinirdi. Aslında bu dalga devam ediyor.
-Bir de “Adım Adım” filmi var tabii ki. Yerli filmlerde İngilizce şarkılar görmek pek de alışık olduğumuz bir olay değil. Sizin ise iki şarkınızı filmde duyabiliyoruz. Nasıl gerçekleşti bu?
Filmin yönetmeni Sinan beyle şarkılar üzerine konuştuk ve filme uygun olduklarını düşündü. Bence de öylelerdi! Haldun Dormen, Asuman Dabak gibi usta oyuncuların yer aldığı anlamlı bir filmde yer aldığım için çok mutluyum.
-Ne yazık ki müzik piyasası için, Türkiye’de inandığı işi yapan çok fazla insan yok. Bir yerde siz bunun çok güzel bir örneğisiniz. Bu yolda ilerlemek isteyenler için neler söylemek istersin?
Lütfen, size yalvarıyorum lütfen inandığınız müziği yapın! ‘’Tutsun’’ diye yapılan hiçbir iş tutmuyor artık. 10 yıl öncekine göre çok değişti dinamikler. Rock müzik için de böyle, pop müzik için de.. Sonra bir grubunuz var, büyük ihtimalle 4 tane aslan gibi çocuksunuz. Gidin biraz az bira için ve o paraları stüdyoya kendi bestenizin kaydı için verin. Her zaman gelişime açık olun, mümkün olduğunca çok müzik dinleyin. Sevdiğiniz bir müzik varsa bunu korkmadan dinleyin. Bir grubun ya da sanatçının tek bir parçasını bilmeyin, gidin o parçanın yer aldığı albümü dinleyin. Her albümün bir hikayesi vardır. İstediğiniz her konuda yazabilirsiniz. Bokunuzun şekline kadar! Yeter ki samimi olun ve havalı sözlerle insanları kandırmaya çalışmayın..Sabredin..
– Önümüzdeki günlerde de kesinleşen konserler var. Konser takvimi nasıl?
Ankara için konuşursak acayip yoğun! 5-6 konserimiz şimdiden belli. 28 Ekim Cuma İzmir’deyiz, Cumartesi günü ise Ankara’da Route’da ufak bir akustik dinleti eşliğinde plaklarımızı imzalayacağız! Tüm dostlarımızı, sevenlerimizi bekleriz. Birlikte muhabbet edip albümü dinleriz.. Kasım’da Eskişehir, İstanbul ve yine Ankara Noxus var. Sonraki günlerde Antalya, Bursa, Isparta, Denizli gibi güzel şehirlerimiz de olacak.
– Dreamer’dan sonrası için planlarınız neler?
Şu an için bu albümü olabildiğince eve sokmak en büyük planımız. Bu dakikaya kadar hiç fena değildi ama her şey aslında yeni başladı. Elbette yurtdışı konserleri ve yeni besteler de var..
– Henüz erken belki ama ikinci albüm ne zaman gelir?
İkinci albüm büyük bir aksilik olmazsa kesin gelir ama ne zaman gerçekten zor bir soru.. 2017’nin sonu 2018’in başı diyebilirim..
En yakın konserde görüşmek üzere..
Herkese selam!
Hande Özdemir