John Craxton: Işığın Peşinde” sergisi üzerine bir şeyler yazmak istiyorum. Meşher’in Britanyalı ressam ve tasarımcı John Craxton’ın (1922-2009) yaşamını ve eserlerini tanıtan, Türkiye’deki ilk kişisel sergisini görmek için son gün 23 Temmuz. Görmenizi kesinlikle tavsiye edeceğim bir sergi. İstiklal Caddesi üzerinde yapacağınız bir yürüyüşü taçlandıracaktır.
Sanatçının biyografisinin yazarı ve arkadaşı Ian Collins’in küratörlüğünü üstlendiği “John Craxton: Işığın Peşinde” sergisi, Craxton’ın uzun kariyerine yayılan çeşitli eserlerinden bir seçki sunuyor. Sergide anıtsal bir duvar halısı, tablolar, çizimler, baskılar, kitap tasarımları ve kişisel eşyaları da dâhil olmak üzere Craxton’ın geniş yelpazedeki 200’e yakın eseri yer alıyor. Bu eserlerden 44’ü Ömer Koç Koleksiyonu’ndan. Ömer Koç aynı zamanda John Craxton Estate’ten sonra en fazla sayıda Craxton eserini bulunduran koleksiyoner.
Amerikalı fotoğrafçı Robert McCabe ile Londra doğumlu ressam Nicholas Moore’un fotoğrafları da sergiyi zenginleştiriyor. McCabe’in fotoğrafları, John Craxton’ın resimleriyle büyük benzerlikler taşıyor; Ege’yi ilk defa 1954’te ziyaret eden fotoğrafçı da Ege manzarasına ve insanına odaklanıyor. Nicholas Moore’un fotoğrafları ise 1985’te Craxton’la İstanbul’a yaptıkları seyahatten sahneler sunmakta.
Serginin iki katı arasındaki fark ilk bakışta bile dikkat çekiyor. Sanatçının hayatı ve sanat hayatındaki iki dönemi açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Sanatçının sanat hayatını iki döneme ayırarak baktığımızda savaş döneminin daha karanlık atmosferi ve ege döneminin renklerini görüyoruz.
Özellikle sanat hayatının ilk yıllarında eserlerindeki Picasso etkisi dikkat çekiyor. Erken dönem eserlerinde Picasso’nun yanında Miro etkisi de dikkat çekmektedir. En sevdiği sanatçı ise El Greco’dur. Ünlü dostları da olmasına rağmen denizciler, çoban aileler, taverna ve kafelerdeki arkadaşları gibi sıradan insanları resmetmeyi tercih etti.
Sanatçının Ege etkisinin yoğun olduğu eserlerinin yer aldığı serginin üst katı beni özellikle etkileyen, kendisine çeken kısım oldu. Bu kısımda yer alan eserlerinde kullandığı renk paleti insanda Ege’de bir yaz öğleden sonrasında hissiyatı uyandırıyor ve bizim ve ya karşı kıyıdan bir Ege esintisi getiriyor adeta.
Ege’ye kaçmak isteyen ancak koşturmacadan fırsat bulamayanlar için kısa bir mola fırsatı, İstiklâl Caddesi’nde bir Ege Havası…
Ceylan Kayhan