Ankara menşeli bir rock grubu PERA!
2008 yılında Gökhan Mandır ve Hakan Ünalan tarafından kurulan grup, 2010’da Kaya’nın, en son da Barış’ın katılmasıyla bugünkü halini aldı.
Son aylarda isimlerini hemen her yerde duyar olduk. Yeni albümleri “En Güzel Mevsimim” ile seslerini daha büyük bir kitleye duyuran PERA, “Seni Kaybettiğimde” isimli şarkılarına, dinleyicilerinin isteği üzerine yeni bir klip çekmişken, kapılarını çaldık ve NouvArt için bir söyleşi gerçekleştirdik!
Her zamanki samimiyetleri ve doğallıkları ile bakın Pera bize neler anlattı…
-Müziğe başlama nedeniniz Metallica’ ymış! Grup kurma fikri gerçekten böyle mi çıktı?
Gökhan MANDIR: Grubu, müziğe başladıktan çok sonra kurduk ama Metallica müziğe ilk adımlarımdaki temel etkendi. Lise yıllarımda annemin bana almış olduğu akustik gitara kravatlarımdan askı yapıp James Hetfield gibi çalmaya çalışırdım. Sahnedeki duruşumda James Hetfield’a benzeyen yanlar olduğunu çokça duyuyorum. Üzerime yapışmış. Metallica, müzikal deneyimimizde bizim ve birçok müzisyenin abisi adeta. Hatta benim için müzikal babamdır diyebilirim. Hatta şunu çok rahat söyleyebilirim ki, Metallica olmasaydı bende müziğin “M”si bile olmazdı. Ayrıca müziğin “M”si Metallica’dır. Hala ilk günkü heyecanla dinliyorum.
Hakan ÜNALAN: Lise yıllarımda Metallica’dan başka grup dinlemediğim zamanlarda, bir grup izlemiştim. Sadece Metallica çalıyorlardı. Benim de içimde çalma arzusu vardı ama o grubu izleyene kadar cesaret edememiştim. Gözlerimle görünce yapılamayacak bir şey olmaktan çıkıverdi bir anda. Çok kısa sürede mahalle arkadaşlarımla bir grup kurup Metallica şarkıları çalmaya başlamıştık.
-Sizi Alternatif Rock Grubu olarak tanımlıyoruz. Doğrusu bu mu, başka bir tercihiniz var mı?
Kaya SEVİNÇ: İçimizden gelen müziği yapıyoruz. Belli bir türe bağlı olmaya çalışmıyoruz. Şarkılar oluşmaya başlarken kendi zevkimize göre eksik yönlerini tamamlayıp sonuçlandırıyoruz. Duruma göre hardcore, numetal, alternatif rock, modern rock ya da pop rock diyorlar. Biz başından planlamıyoruz. Ama şunu diyebiliriz ki biz bir rock grubuyuz.
-Daha önce defalarca sorulan, “Ankaralı bir grupsunuz, adınız neden Pera?” sorusunu ben sormayacağım:) Fakat şunu merak ediyorum. Neden hala Ankara’dasınız? İstanbul’a yerleşme fikri olan var mı aranızda?
GM: Aslında bu biraz karışık bir mevzu haline geldi. İlk albümümüz çıkmaya yakınken İstanbul’da bir ev tutup yerleştik. Yani İstanbul’a yerleşme fikrini gerçekleştirdik o dönem. Yakın zamanda ben Ankara’ya, Hakan da İzmir’e dönüş yaptı. Kaya hala İstanbul’da yaşıyor. Ama aslına bakarsanız kendi şehirlerimizden çok İstanbul’da daha fazla vakit geçiriyoruz hala.
-2012’de ilk albüm “Bir Başka Dünya” çıktı. Kemik kitleniz ilk albümle oluşmaya başladı. Fakat daha çok insanın Pera’yı duyması, şarkılarınızın dizilerde kullanılmasıyla başladı. Bu durumun sizin için başka ne gibi avantajları oldu?
HÜ: Dizilerde yer almak Türkiye gibi bir ülkede gerçekten çok büyük bir avantaj. Çok fazla müzisyen var piyasanın içinde. İnternette keşfedilmemiş birçok yetenekle karşılaşıyoruz. Diziler hem bizi tanımayan birçok kişiye ulaşmış oluyoruz, hem de klipsiz parçalarımız bu şekilde kliplenmiş de oluyor.
GM: Televizyonda yer almak, kapıyı çalmadan eve girmek gibi bir şey. Bir şarkımız çaldığında telefondaki bir uygulamayla çok kolay hangi şarkı olduğu bilgisine ulaşılabiliyor artık. Onu dinleyenler eğer bizi sevdilerse diğer şarkılarımıza da yöneliyorlar.
-Önümüzdeki zaman için yine bir dizide duyar mıyız sizi?
Barış CEYLAN: Bu albümde “Kahpe Geceler” ve “Seni Kaybettiğimde” ile Hilal Saral’ın Kara Sevda dizisinde yer aldık. Tepkilerden çok memnunuz. Bize artılarının yanı sıra, seyrettiğimiz diziler olması sebebiyle de bizim için çok büyük bir onur oluyor. İstek gelmesi durumunda ileriki tarihlerde de dizilerde yer almayı istiyoruz.
-Son yıllarda tanıştığımız birçok rock grubuna baktığımızda, hardcore soundun üzerine, belki arabesk dahi diyebileceğimiz sözlerle harmanlanan bir şarkı metodu geliştirdiklerini görüyoruz ki, sizin de bazı şarkılarınız bu tarza örnek verilebilir. Sizce Türkiye’de rock müzik dinleyicisi artık bunu mu istiyor?
GM: Türkiye’de Rock müzikle uğraşanlarda genel bir arabesk karşıtlığı oluyor. Biz bu topraklarda büyüyen insanlar olarak arabesk zaten kulağımızın hemen yanı başında duruyor. Aslına bakarsanız pop müziğin yaptığı da bu. Dünyadaki numetal gruplara baktığımız zaman onların da kendi kültürlerindeki duruma göre müziği işlediklerini görüyoruz. Acıtan bir söz yazmak bizim ülkemizdeki öğrenilmişliklere göre maalesef arabesk sayılabiliyor. Beste yaparken şarkı şöyle olsun diye düşünmüyorum. O şarkı kendi öğrenilmişliklerimle şekillenip son halini alıyor. Bazen arabesk olabiliyor, bazen türküvari. “En Güzel Mevsimim” albümünden “Ya da Yok” için “Çok güzel bir indie şarkı” yorumunu birçok defa duyduk. Türkiye’de arabesk hep sevildi ama konu rock müzikse eğer tam olarak sevilen bir rock müzik formülü yok bence.
-Albümlerinde en az bir cover şarkı olmayan belki de tek rock grubusunuz. Özellikle verilmiş bir karar mı bu?
HÜ: Bir Başka Dünya albümü sürecinde Müslüm Gürses’ten “Adını Sen Koy” şarkısını cover’lamıştık. Ama o dönem bestecisinden ticari bir albümde yer alması için gereken izni alamamıştık. Coverlar yeni bir grubun tanınması için gerekli olabiliyor. Dinleyiciye tarzını tanıtmak için, bildikleri bir şarkıyla seslenmek mantıklı bir yol. Sahnede coverlar yapıyoruz ama sevdiğimiz için. Eğer bundan sonra da albümlerimizde coverlara yer verirsek, gerçekten sevdiğimiz şarkılar olduğu için olacaktır. Biz başkalarının yaptığı ve ölümsüzleştirdiği şarkıları albüme koymak yerine kendi şarkılarımızla ölümsüz olmayı hedefliyoruz.
-Gökhan çok güzel şeyler yazıyorsun! Hem kadın erkek ilişkileri ile ilgili, hem toplumsal olaylarla ilgili söyleyecek çok şeyin var ve bunları sansürleme veya törpüleme ihtiyacı duymadan şarkı haline getirmen cesur bir tavır! Yazdıklarını kitap haline getirme projen olduğunu duymuştum. Ne durumda kitap fikri?
GM: Çok teşekkür ediyorum öncelikle. Basılı olarak değil belki ama dijital ortamda bir uygulama var. Birçok amatör yazarın orada yazdığını duyunca ben de kendi yazmış olduğum kitabı oradan paylaştım. Kitap yazarı olmadığımı da önsözde bastıra bastıra söyledim. Sağolsunlar birçok Pera sever kitabı okudu ve finalin erken gelmesi dışında eleştiri almadım. Bir de tüm Pera şarkı sözlerinin olduğu bir toplama var orada.
-2010 da grubu kurarken, sonrasında ilk albümünüzü çıkarırken, öngördüğünüz ve olmayı hayal ettiğiniz yerde misiniz bugün?
KS: Dinleyicilerimizden hakettiğimiz yerde olmadığımızı yazanlar oluyor. Onlara diyoruz ki; eğer bunu sizden duyuyorsak biz zaten oradayız. Müzikte başarı asla milyonlarla izlenmeyle ölçülmemeli. Sizi seven bir aileniz varsa o zaman başarılı olmuşsunuzdur. Sayıların çok önemi yok bu anlamda.
GM: Bizim fanlarımız yoktur, ailemiz vardır. Buradan “PerAilesi”ne selamlar. Onları çok seviyoruz.
-Gelelim Toygar Işıklı ile düetinize. Dinleyiciniz düet şarkınız Unut’ u çok sevdi. Toygar Işıklı zaman zaman sahnelerinizde de sizi yalnız bırakmadı, eşlik etti. Çok güzel bir uyum oluşturdunuz. Yeniden bir şarkı yapar mısınız beraber?
GM: Toygar Işıklı sadece bizim için değil, bu dünya için çok önemli bir müzisyen. Tanıştığımız zamandan beri bizi hiç yalnız bırakmadı gerçekten. Tekrar bir düet yapar mıyız bilmem ama albüm kayıtlarımızda zaman zaman ona danışacağımız kesin. Çok üst düzey bir müzisyen. Onunla yaptığımız kısa sohbetlerde bile ondan çok büyük ilhamlar almışızdır. Bu anlamda hep hayatımızda olsun istediğimiz bir dost, bir abidir.
-Peki, başka bir pop müzik sanatçısı ile düet yapacak olsanız, kimler olabilirdi, hiç düşündünüz mü?
HÜ: İleride bir şarkımızda uygun olursa elbette yapmak isteriz. Kim olacağı tamamen şarkının verdiği hissiyata göre oluşacaktır. Sesine tabi ki hayran olduğumuz sanatçılar var ama daha kesin bir şey yokken isim verip yanlış yönlendirme yapmak istemeyiz.
-Başka meslekleriniz var mı?
BC: Hepimiz sadece müzikle uğraşıyoruz. Grup işlerinin yanı sıra benim Ankara’da bir müzik stüdyom var. Kaya İstanbul’da çeşitli sanatçılara kayıt yapıyor. Müzikten başka bir mesleğimiz yok, gelecekte de müzik ve müzikle ilgili işlerle uğraşmayı diliyoruz.
– Geçtiğimiz aylarda birkaç sevdiğimiz isim, yaşadıkları birtakım problemlerin ardından önemli bir sorunu gündeme getirdiler. Dinleyicinin konserde konuşması, devamlı olarak fotoğraf ve video çekmesinden kaynaklanan rahatsızlıklarını dile getirdiler. Yoğun şekilde konser verdiğinizi bildiğim için size bu konuyla ilgili fikrinizi sormak istiyorum. Konserlerde hoşlanmadığınız durumlar oluyor mu?
HÜ: Kameralı telefonlar çağımızın çok önemli bir parçası. Sadece geçen sene, şu ana kadar çekilmiş tüm fotoğraflar kadar fotoğraf çekildiğini hesaplamış işin uzmanları. Bu durum konserlere de yansıyor elbette ama dinleyici ne şekilde o aktiviteden keyif alıyorsa o şekilde davranıyor. Buna bir şey diyemeyiz. Sonuçta değer verdikleri için kameraya alıyorlar. Özellikle “Sensiz Ben” şarkımızda telefon ışıklarıyla eşlik ediyorlar. İnanılmaz bir manzara oluyor sahneden baktığımızda.
GM: Bazen uzanabildiğim telefonları çeken kişinin elinden kapıveriyorum ve sahne üzerinden güzel görüntüler çekmeye çalışıyorum. Onlar için güzel anılar bırakmak istiyoruz. Sadece sahnede müzikal olarak değil, öncesi ve sonrasıyla dört dörtlük bir deneyim yaşamaları tek arzumuz. Yapacağımız daha çok şeyler var, zamanla da gerçekleştireceğiz.
-Son olarak, varsa yakın zamanda sevenlerinizi bekleyen sürprizler ve yeni projelerle ilgili tüyo alabilir miyim?
KS: En Güzel Mevsimim yeni çıktı sayılır hala. Şu suralar bolca konser yapmak ve bizi sevenlerle mümkün olduğunca çok buluşmak amacındayız. Yeni şarkılar için henüz erken bu anlamda ama yeni klipler gelecek diyebiliriz.
Şeyma Şener