Müzik piyasasında her ay yayınlanan çalışmaları dikkate alarak oluşturduğumuz Spotify listemiz Öne Çıkanlar’da Haziran ayında yer alan “Sezgin Dündar”ı yakından tanımak istedik, hakkında merak ettiklerimizi sorduk.
– Müziğe ilginiz nasıl ve ne zaman başladı?
Sezgin Dündar: Müziğe yönelmemde ailemin etkisinin büyük olduğunu söyleyebilirim. Karanlıktan korktuğum, bu yüzden ışığın açık bırakıldığı çocukluk akşamlarında müzik, uykuya geçebilmeme en çok yardımcı olan etmendi. Anne ve babam ben küçükken ayrılmışlar. Babamı oldukça seyrek gördüğüm zamanlarda ağzından şarkı türkü eksik olmazdı. Bana bir bestesini öğretmeye çalıştığı o dönemden bir videomuz bile var, birlikte “kilitleri kırılmış kapılar” söylüyoruz. İlkokul ile birlikte temel sanat eğitimi veren bir kursa başladım. Birinci yılın sonunda müzik öğretmenim Galip Çevik beni piyanonun yanına alıp kulağıma baktı ve hemen ardımdan keman çalmak ister misin diye sordu. Böylece ilk enstrümanımla tanışmış oldum. Dört yıl kadar keman eğitimine devam ettim ve ilk bestemi o dönem Galip Hocam notaya döktü.
– Hamur Olsun’un ortaya çıkış sürecini nasıl değerlendirirsiniz?
S.D.: Hamur Olsun, Bodrum’da filizlenen bir yaz aşkı sonrası “Kadın ama…” ve “Bir his var” şarkılarıyla birlikte ortaya çıktı. Duygusal anlamda yoğun hissettiğim ve motivasyonumun oldukça yüksek olduğu bir dönemdi ve üç şarkı bir hafta gibi kısa sürede, akustik gitar üzerinde düzenlenmeye hazır hallerine kavuştular.
– Çalışmanızın ortaya çıkış sürecinde ne gibi zorluklar yaşadınız?
S.D.: Aslında şu an yayınladığım kayıt bundan seneler önce alınmış bir kayıt. Parçanın kayıt sürecinde belirlediğimiz ilk metronom bize ufak bir zorluk yaşatmıştı. Çok yavaş kaldığını ve istediğimiz çoşkuyla yürümediğini fark edince baştan kaydetmemiz gerekti. Ortaya çıkmasından şarkının görünürlük kazanması yönünde bahsedecek olursam, o dönemde SoundCloud ve YouTube sayfalarımda paylaşıp arkadaşlarımın da destekleriyle geniş bir alana yaymaya çalışmıştım. Spotify, ilk çıktığında şarkıyı nasıl ekleyebilirim diye araştırmıştım. Eğer SoundCloud, YouTube gibi platformlardan birinde yeterli (yanlış hatırlamıyorsam 250 gibi bir sayıydı) takipçim olsaydı yükleme yapabilecektim galiba, ama “kanalıma abone olur musunuz” ya da “beni takip etmeyi unutmayın” demekte zorlanındığım için biraz zaman kaybettim.
– Geleceğe dair projeleriniz neler?
S.D.: Şu an kaydına devam ettiğimiz bir şarkı var. Önümüzdeki süreçte daha çok kayıt yapıp bol bol paylaşımda bulunmayı istiyorum. Müzisyen arkadaşlarla sahnede kendi müziğimi icra edebilmeyi başarırsam mutlu olacağım. Grup olabilme ve organizasyon konusunda biraz zayıfım…
– Bir müzisyen olarak kimleri takip ediyor ve dinliyorsunuz?
S.D.: Farklı tarzlarda pek çok grup ve sanatçıyı takip ettiğimi söyleyebilirim. Metallica’yı ortaokulda keşfettiğim günden beri dinlemeye hep devam ettim. Önceleri klasik müzik ve Türkçe Pop iken lise yıllarında benim için odakta olan metal müzik ve Jason Becker, Malmsteen, Guthrie Govan gibi gitar virtüözlerinin müziğiydi. MFÖ gibi çok sesli bir müzik yapsam keşke. Athena, Mor ve ötesi, Duman ,maNga, Kurban gibi ana akım Rock gruplarınının yanı sıra Büyük Ev Ablukada, Yüzyüzeyken konuşuruz, Dolu Kadehi Ters Tut, Adamlar, Son Feci Bisiklet, Canozan gibi 3.yeni’den isimleri de büyük bir beğeniyle izlemeye devam ediyorum. Alaca ve simülasyon dinlemekten keyif aldığım arkadaşlarım. Eskiden daha çok albüm dinlerken bu sıralar çalma listelerine ve bağımsız müzisyenlere kulak vermeye çalışıyorum. Gotan Project’ten “La revancha del tango” ile Yavuz Çetin’den “Satılık” benim için yeri özel iki albüm. Takip ettiğim pek çok müzisyen var; Ceylan Ertem, Şebnem Ferah, Sertab Erener, Demir Demirkan, Paul Gilbert, Snarky Puppy, bu liste uzar da gider 🙂 Son olarak benimle konuşmak istediğiniz için tekrar teşekkür ederim. Saygı içtenlik ve müzikle!
Sezgin Dündar’ı Takip Edin;
Başarının devamını dilerim, gurur kaynağımızsın.