ON: MSGSÜ VitrA Seramik Sanat Atölyesi 2012-2022 Çalışmaları

MSGSÜ VitrA Seramik Sanat Atölyesi’nin Tophane-i Amire’de açılacak üçüncü sergisinde, üniversite ile atölyenin birlikte yol aldığı son 10 yılda ağırlanan 17 sanatçının ilham verici sanat üretimlerinden bir seçki görülebilecek.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ile VitrA Seramik Sanat Atölyesi’nin üçüncü sergisi ON: MSGSÜ VitrA Seramik Sanat Atölyesi 2012-2022 Çalışmaları, 8 Şubat’ta Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılacak. 28 Şubat’a kadar ziyaret edilebilecek sergide, üniversite ile atölyenin birlikte yol aldığı son 10 yılda ağırlanan sanatçıların ilham verici sanat üretimleri izlenebilecek.

Sergi hakkında bilgi veren MSGSÜ Seramik Ürünler Araştırma ve Uygulama Merkezi (SERAM) Müdürü Doç. Ayşe Kurşuncu, “2012 yılından beri on yedi sanatçıya ev sahipliği yapmak, sanat üretimlerinin ilham kaynaklarını görmek, çalışma sistemlerini öğrenmek, kullandıkları özel teknikleri tecrübe etmek, sanatçıların üretim maceralarına dahil olmak, hepimiz için eşsiz bir tecrübe ve mesleki bilgi birikimine imkan verdi. Büyük maceralar ve eşsiz tecrübelerle dolu bu koleksiyon ve sergide emeği geçen herkese, Eczacıbaşı Ailesi’ne, Prof. Süleyman A. Belen’e, sanatçılarımıza, çalışma arkadaşlarımıza ve Seramik ve Cam Bölümü öğrencilerine SERAM adına teşekkür ederim” diye konuştu. Kurşuncu, son 10 yılın kazanımları ise şöyle anlattı:

“Ole Lislerud ile Cağaloğlu Hamamı’nın çatılarından Galata’nın grafitili sokaklarına, serigrafi baskıdan fırça dekoruna hareketli maceralar yaşadık. Bernard Heessen ile yüksek teknik ustalığın en içten ve doğal halini gördük. Ayfer Kalsın ile porselenin neşeyle ve sevgiyle birleşimini hissettik. Sevim Çizer ile hem malzeme bilgimizi genişlettik, hem de bir sanatçının paylaşıma ne kadar açık olabileceğini yaşadık. Güngör Güner ile teknolojinin tek düze olmadan sanatla nasıl birleşebileceğini keşfettik. Piet Stockmans ile malzeme, üretim ve sergilemenin özünü bu mesleğin içinden bakarak nasıl görebileceğimizi fark ettik. Yeşim Zümrüt ile kısa sürede en pratik tekniklerle ve yüksek hızla çalışmayı, hem teknik hem kişisel olabilmeyi anladık. Burcu Öztürk Karabey ile üretim yapmanın gizli bilgisini, örtük ama hepimizin içten içe anladığı bilgisini sezdik. Funda Susamoğlu ile malzeme ve elimizin, bizim dışımızda bir ilişki içinde beraberce çalıştığı, malzeme ve elimizin aslında beraber düşündüğünü öğrendik.

Şirin Koçak ile dokunmanın seramikle ilişkisi ve kazandırdığı derinliği fark ettik. Yasemin Yarol ile geçmişimizi bugüne bağlayan derin bağları hissettik. Gülfidan Özmen ile çok küçük boyutların aslında dev ölçekler içerebileceğini, en ufak detayın nasıl da mimari boyutta ufkumuzu açabileceğini gördük. Petr Stacho ile teknik bilgimizi hem kütle hem şekillendirme hem de renk alanlarında genişlettik. Mutlu Başkaya ile gündelik hayatımızın karşımıza çıkardığı zorlukları beraberce, yan yana ve seramik paydasında nasıl aşabileceğimizi, birbirimizle duygu ortaklığı kuran bir performans ile yaşadık. Mustafa Ağatekin ile insanın ve ifadenin gücünü deneyimledik. Beril Anılanmert ile değerli hocamızın sonsuz bilgi ve tecrübesinin malzemeye ve atölyeye yansımasını, çalışma disiplini ve sevgisinin beraberliği ile birlikte gözlemledik. Kemal Tizgöl ile hepimizin dahil olduğu ve beraber yaşadığımız ruh hallerimizin sanata ilham kaynağı olduğunu görerek çalışmalarının bir parçası olduk.”

MSGSÜ Seramik ve Cam Bölüm Başkanı Prof. Süleyman A. Belen ise VitrA Seramik Sanat Atölyesi hakkında şu bilgileri paylaştı: “1957 yılında Eczacıbaşı VitrA’nın Kartal’da bulunan fabrikasında, Nejat Eczacıbaşı’nın o günün Türkiyesinin çok ötesindeki öngörüsüyle VitrA Seramik Sanat Atölyesi kuruldu. Daha sonra Tuzla’ya taşınan atölyenin, MSGSÜ Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü bünyesinde yer alabileceğini düşündüm. Böylece atölyede çalışan sanatçılar, çalışmalarını eğitimin içinde gerçekleştirebilecek ve öğrencilerinin bu faaliyetlerle yeni bir deneyim kazanmasına olanak tanıyacaktı.”