Siyasallaştık ve ayrıştık gerçeğinde sanat yapmak
Son dönem ülke gerçekleri ve seçim ortamı, toplumun bir parçası olan sanatçıyı da kararını açıklamaya itiyor, açıklamayanlar da böyle bir düzende toplum baskısı görüyor. Çünkü dönem siyasetten uzak kalabileceğimiz bir dönemin sinyallerini yazık ki vermiyor.
Tam böyle bir ortamda Rock camiasına iki bomba düştü; ikisinin de baş kahramanı Ferman Akgül.
Basına manşet olan TOGG araba tanıtımı için yüklü miktarda para aldığı iddiası; içinde bulunduğu rock camiasının sözünü esirgemeyen muhalif kanadında ses buldu. Ferman Akgül’den açıklama gelmese de; tam da bu hafta içinde kendisi ile proje yapan Demir Demirkan, iddialar sonrası gelen tepkilerin -muhtemelen- kendisine de yansıması nedeniyle gecenin bir yarısı uzun bir twit zinciri ile şarkıyı yayımdan kaldıracağını açıkladı. “Hepimiz diken üstündeyiz” diyen Demir Demirkan, dengesiz bir dönemde Ferman Akgül’ün popülerliğini siyasi ticarete dökmüş olmasından hoşlanmayanlardan belli ki. Bu açıklamanın tamamını şu an sizinle paylaşamıyorum çünkü Demir Demirkan yaklaşık bir saat kadar sonra tüm açıklamalarını sildi. Belki ortam daha fazla gerilsin istemedi, belki de kendini tam ifade edemediğini düşündü; bilmiyorum. Ama güncel olan şey şu ki Ferman Akgül ile ortak çalışması “Gitti Gider -Live” (ki iyi de ses getirmişti), şu an platformlarda yok.
Keşke kimin hangi siyasi görüşte olduğu değil, sanatının bizi ilgilendirdiği günlere ulaşabilseydik. Ama bunun için önce kimsenin popülerliğini siyasetin kirli çıkarlarına alet edip bu yolla maddi kazanç sağlamıyor olması lazım.
Tabii aslında en doğru uygulama siyasetin sosyal hayattan uzaklaşarak gizli oy prensibine uygun olması, bunun için de önce sosyal ve sistemli bir devlet yönetiminin kurulması lazım. Önce aydınlık ülkemiz için en önemli adımı atalım, sonrasında kamuoyu oluşturacak daha çok konumuz olacak.
Şarkılar hayattan beslenir
Son dönem şarkılar toplumsal yaşadığımız her şeyin adeta aynası niteliğinde, başka bir deyişle iz bırakıyorlar geleceğe.
Bu iz bırakan şarkılardan son dönem beni en çok etkileyen Can Uzunallı’nın ülkemizi vuran deprem ve sonrası yaşananlara olan hisleriyle yazdığı şarkısı “Cahil Cühela”, sağlam ilerlediğini her şarkısında daha da ispat eden Paptircem’in sistemi eleştiren şarkısı “Padişahım” ve son olarak da Mavi Huydur Bende’nin “Irmak” şarkısı. “Irmak”, yaşayan bir çocuğun dilinden çocuk istismarını anlatan bir şarkı; uzun süredir bir şarkıyı dinlerken bu kadar içselleştirip hıçkırıklara boğulmamıştım. Ben bu yazımda en beğendiğim örnekleri dile getirdim ama dikkatli dinlerseniz, son dönem şarkıların çoğu bu tarz konulara eğilmiş durumda. Şarkılarıyla toplumsal konuları ve sorunlarımızı gündemde tutan, farkındalık geliştirmek ve ses olmak için müziğini kullanan tüm müzisyenler iyi ki varlar.
Güzel şarkılar yazmak isteyeceğiniz zamanların yakın olması temennimi de not düşmüş olayım.
Farklı deneyimler
Glasxs ilk dinlediğim zamanlarından bu yana ister kendi şarkısı ister cover çalışmaları olsun; tarzını ön plana çıkaran bir müzisyen. Son çalışmasında da bu kez ağır klasik eserlerden “Kimseye Etmem Şikayet”i yine “Glasxs’ce” yorumlamış, farklılık arayanlara önerebileceğim, kendi dinleyenini bulacağına inandığım bir çalışma olmuş. Ayrıca bu şarkı projenin “Merhaba” şarkısı, bu tarzda bir de albüm yolda. Bekliyoruz…
Mehmet Güreli’nin gençlerle bir araya geldiği projesi “Mehmet Güreli ile Buluşmalar”ın yeni çalışması “Koş Git Bir de Sen Bak”ta kendisine bu kez Batuhan Mutlugil eşlik ediyor. Her zaman duymaya alışık olduğumuz şarkıların farklı tınılarına dokunmak isterseniz bu iki şarkıya kulak verin derim.
Eleştirdiklerim
Nova Norda’nın o güzel sesine müdahale kabul ettiğim bol Auto-Tune katkılı “Bas Git”i diğer şarkıları kadar sevemedim. Şarkı güzel ama kayıt kısmına takıldım ve şarkıların geldiği son halinde prodüktörün etkisi malum diyerek; Auto-Tune konusunun faturasını kendimce şarkının prodüktörü olarak açıklanan Arsan Salaryfar’a çıkardım. Ama doğrusunu Nova Norda bilir tabii.
Teoman’ın uzun süredir okuduğu “Kirli okuma” tarzı son şarkılarında arşa çıktı. “Nevrozumun Zindanı” şarkı yapısı gereği bunu kaldıran, tarz olarak da Nick Cave’i çokça hissettiren bir çalışmaydı, Korhan Futacı da şarkının ruhununa eklenmiş muhteşem bir detaydı ama Feridun Düzağaç projesindeki “Alev Alev”i de yine bu şekilde okumasını şarkının hissi ile uyumsuz buldum ve okuma tekniği yüzünden telaffuzunda sıkıntı olan kelimeler kulağımı tırmaladı.
Yazım yayına hazırlanırken; Teoman’dan sosyal medya için hazırlanmış seçimle ilgili bir video kaydı yayımlandı. Videodaki mesajı netti – değildi, ne dedi – kime oy istedi, vb gibi tartışılan konuları bir yana; konuşmasına başlarken sarf ettiği sözler inanılmazdı:
“Ama size şarkı gibi uyduruk bir şeyden bahsetmiyorum şu anda.”
Bunu yıllarını müziğe vermiş, starlık mertebesine çıkartılmış, her şarkısı sevilmiş, her konseri dolmuş; tüm bunların aynı müzik altında birleşen duygular sayesinde olduğuna şahit olması gereken bir müzik insanı söyledi.
Yorum sizin…
Ve çokça eleştirilen, bunun karşılığında eleştirileri linç olarak gördüğü açıklamalarıyla da ayrı gündem konusu olan Fazıl Say’ın 100. Yıl Marşı’na da değinmek istiyorum.
Çünkü Fazıl Say, onca prodüksiyon ve ekiple olmamışın nedenini sorgulamak yerine, saldırmayı tercih etti. Şair Ayten Mutlu’nun sözleri bence de eseri etkileyici yapmaya yetmemiş, beste ve sözler arasında oturmamışlık hissi de baskın. Şu yazacağımı çok inanarak yazıyorum: Bir öğrencisi böyle bir çalışma ile karşısına gelse, bence o ders baya zorlu geçerdi, şu an görmediği ve yok dediği tüm prozodileri bir bir kendisi açıklardı.
Sanat zor, sanatçı olmak ve üretmek de… Ama beğenilmek kadar, eleştirilmek de bu alanın şanından. Çünkü sanat bilim gibi net değil, kişisel beğeniye fazlaca açık bir alan. Sanatla uğraşanların olumsuz eleştiriyi ya da övgüyü nasıl karşıladıkları da biraz karakterleriyle ilintili.
Ben dikkat çeken ama çok da beğenmediğim çalışmaları da ülkemizde müzik eleştiri yazarlığı konusunda soyumuz tükenmeye yüz tuttuğu için olabildiğince açık dile getirmeye çalışıyorum. Bunlar tabii ki beni bağlar, müzisyen beğenmiş ki diskografisine bu şarkıları eklemiş, sevenleri de bana katılmayabilir; ben de beğenemeyebilirim, bana da katılan olabilir. Bunların hepsi çok olağan şeyler olmalı, çünkü eleştiriye saldırır şekilde karşılık vermekle en çok da yine sanatın ruhu hasar alıyor.
Kısa Kısa
Erdem Yener; Bu ara liste yenilemelerim hep kendisinin de yeni çalışma çıkardığı zamanlara denk geliyor, listemin uğuru oldu adeta, onsuz olmaz diyor ve MüziKoridor’a yeni şarkısı “N’olur Git”i ekliyorum. Duruşu ve skeçlerinde işlediği konularıyla müsemma “Güldür Güldür”de de yer alan müzisyenin; bu yeni şarkısının da gayet net bir mesaj içerdiğini eklemeden geçmeyeyim. “N’olur Git” de hayattan beslenen şarkılardan.
Dinlerken aklıma çeşit çeşit sinema ve dizilerden sahneleri canlandıran “Yasak Aşk”ı çok seviyorum. Projeyi başından beri içinden takip eden olarak beğendiğim çalışmalardan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ezgi Pekel ve Hakan Böcek’in düeti şarkının ruhunu dinleyene hissettiriyor.
Uzun süredir severek takip ettiğim genç seslerden Dilhan Şeşen, aileden gelen genlerinin üzerine kendi zamanının müziğini ekleyerek güzel şarkılar üretmeye albümünde de devam etmiş. “Kumdan İnşa Putlarla” albümünden “Hergele” benim favorilerimden. Açıkcası 0.09. sn’de bana hissettirdiği “Dr Who”nun jenerik müziğinden çok çok az bir süre; bir iki saniyelik özel alıntısının da payı olduğunu düşünüyorum. Son dönem çokça şarkıda bu tarz tanıdık hisli anlık alıntılara rastlıyorum, hoş da oluyor bence.
Can Temiz yeni şarkısı “Beni Güzelce Öldür”de tek başına “Model” grubu olmuş. Zaten o zamanlarda da grubun da beyni olan Can Temiz, bu şarkısında bana Model zamanlarını çokça hatırlattı; bunu eleştiri olarak değil, Model’i özleyen bir dinleyicileri olarak yazdım kabul edin.
Wend’e dikkat edin. Şu an sessiz sedasız şarkılarını yayımlayan müzisyenin farklı tarzına dikkatinizi çekmek isterim. Yeni şarkısı “Flower Child” yayımlandı fakat ben öncesinde listeme “Juliet”i aldığım için MüziKoridor’da bu şarkıyla devam edeceğiz. Wend mahlasını kullanan genç şarkıcının, yılların başarılı müzisyeni Acil Servis grubunun solisti Sami Ertan Kızıltan’ın kızı olduğu notunu da düşerek MüziKoridor #6’yı burada bitiriyorum.
Katıldığınız katılmadığınız tüm konuları yazımın altına ya da sosyal medyalardan direkt bana yazabilirsiniz. Ve tabii ki her yazımla birlikte güncellenen Spotify ve YouTube listelerimizi -şayet beğeniyor ve dinliyorsanız- aktif olarak sayfamız üzerinde de beğenmeniz, MüziKoridor listesini sosyal medya hesaplarınızdan paylaşmanız; çok değerli. Listelerimizi takip eden müzik takipçilerine bağımsız kalmaya çalışan müzik adına şimdiden teşekkür ederim.
Müzikle kalın…