MüziKoridor #16: K-Pop’tan Big5 Türkiye’ye: Organizasyon, Disiplin ve Müzik Endüstrisi Üzerine

"ATEEZ ve diğer K-Pop gruplarının başarısı yalnızca müzikleriyle değil, çok iyi kurgulanmış eğitim, pazarlama ve organizasyon sistemleriyle mümkün oluyor. Türkiye’de bu modeli örnek alarak ilerleyen projelerden olmak üzere yola çıktı: Big5 Türkiye."

0

Bir Ayda ATINY Olmak ve K-Pop Deneyimi

ATEEZ, sahne şovları ve güçlü performanslarıyla K-Pop’un en dinamik gruplarından biri olarak öne çıkıyor. Ancak kabul etmeliyim ki, başta grubun sadece bazı şarkılarını biliyordum ve üyelerine tam anlamıyla hâkim değildim. Köln konserine gitmeye karar verdikten sonra bir ay boyunca ATEEZ’in dünyasına daldım. Üyelerini, karakterlerini, müziklerini ve özellikle bu turnede çaldıkları setlisti ezberledim. Resmen konsere hazırlandım ve dersimi iyi çalıştım. Sonuç? Konserin keyfini katbekat fazla çıkardım! 🙂

Başta, bambaşka bir kültür ve dili nasıl çözüyorlar, nasıl o dünyaya bu kadar hızlı giriyorlar diyordum. Ama konser için ATEEZ’i tanımaya çalışırken bir ay boyunca setlist şarkılarını dinleyip çalışınca, kendimi farkında olmadan Korece şarkılara eşlik ederken buldum. Önceden fark ettiğimi daha net deneyimledim: Güney Kore kültürünü dünyaya en iyi pazarlayan ülke konumunda. Müziğiyle, görsel estetiğiyle ve hikâye anlatımıyla global bir deneyim yaratıyorlar. Ve bu deneyimin içine bir kez girdin mi, seni de çekiyor ve sonrasında dizileri, yemekleri derken bu kültüre iyice adapte oluyorsun.

K-Pop’un Dünyadaki Gücü: ATEEZ ve Avrupa Turnesi

ATEEZ’in 2025 WORLD TOUR [TOWARDS THE LIGHT: WILL TO POWER] turnesi Avrupa’nın dört bir yanında büyük ses getirdi. Tüm biletler kısa sürede sold out oldu. Lyon, Milan, Zürih, Londra (iki konser), Manchester, Amsterdam, Barselona, Köln, Kopenhag, Berlin (iki konser), Paris ve Brüksel konsere dahil olan Avrupa kentleri… (Türkiye listede yok onu da başka bir yazı konusu olarak ele alacağım.)

Bu konserlerin her biri, K-Pop’un Avrupa’daki gücünü ve ATEEZ’in artık bu kıtada sağlam bir yer edinmiş olduğunu gösteriyor. Satışa çıkarılan 16 bin biletin tamamının satıldığı Lanxess Arena’da gerçekleşen Köln konseri de kapalı gişeydi. Hayranlar konser alanına sabahın erken saatlerinden itibaren akın etti ve sahne önü numarasız olduğu ve konser alanına giriş sırasına göre konumlanacakları için geceden sıraya girenler bile vardı.

ATEEZ Üyelerinin Sahne Performansları

Grup üyelerinin sahne hakimiyeti ve vokal performansları, konseri unutulmaz kılan detaylardan biriydi:

  • Hongjoong, enerjisi ve güçlü rap partileriyle izleyiciyi anında yakaladı. Grubun aynı zamanda lideri olan Hongjoon’un grup üyelerine, sahneye ve izleyicilere hakimiyeti onun tam bir “KAPTAN” olduğunun kanıtıydı.
  • Seonghwa, hem vokaliyle hem de karizmatik sahne duruşuyla etkileyiciydi. Estetik dansı ve dansı sırasındaki mimikleri ile her bir ritmi resmen yaşıyordu sanki.
  • Yunho özellikle dans performanslarında ön plandaydı ve koreografileri kusursuzdu.
  • San ve Wooyoung, sahneye adım attıkları anda kitleyi peşlerinden sürükleyen isimlerdi.
  • Yeosang, sahnedeki duruşuyla dikkat çekerken, Jongho’nun o eşsiz vokali konserin zirve noktalarından birini oluşturdu. Aynı zamanda grubun maknesi de olan Jongho’nun K-Pop endüstrisinin son dönem yetiştirdiği en iyi seslerinden biri olduğunu düşünüyorum.
  • Mingi, grubun rengi olmuş; sahnede haylaz, biraz başına buyruk ve farklı kostümleri ile dikkatleri çekiyor: Work klibinde de fark ettiğim Willy Wonka kostümünü konserde de bir ara giydi ve zaten hayranları ona Mingi Wonka diyormuş… Grup hepsi bir bütün olsa da onun o kendine özgü rapi, duruşu ve dansları olmasa çok renk eksik kalırmış gibi… (Mingi’ye bu övgü dolu yorumları okuyunca biasımın Mingi olduğunu sanabilirsiniz ama… Yanıldınız! Konser için Ateez çalışırken biasımı ben de seçerek; K-Pop sistemine uydum. Ve benim biasım ses rengi ve estetik dansları nedeniyle Yeosang.)

ATEEZ, her şarkı için ayrı bir sahne düzeni, kostüm değişimi, video efektleri ve dinamik koreografi sundu. Adeta her şarkı için mini bir müzik videosu izliyor gibiydik. Bu kadar yoğun bir sahne prodüksiyonuna rağmen, konser boyunca tek bir teknik aksaklık yaşanmaması da K-Pop’un organizasyon başarısının bir kanıtıydı.

Konser boyunca çılgınlar gibi dans eden, kareografilerini kusursuz sergileyen ve bir an bile tempoyu düşürmeden canlı şarkı performansı sunan grubu hayranlıkla izliyorduk. Ve tabii ki, şarkılara çılgınca eşlik eden binlerce kişiyle o an herkes tek bir vücut olmuş gibiydi. Ateez’in gemisinde, Kaptan’ın önderliğinde bir mürettebatın şölene çevirdiği gemi yolcularıydık sanki…

ATEEZ Evreni ve Hayranların Konser Katılımı ATEEZ’in oluşturduğu müzikal evren ve hikâye anlatımı, konseri bir üst seviyeye taşıyan unsurlardan biriydi. Korsan temasıyla başlayan evren, “Ice On My Teeth” klibinde mafyatik unsurların da eklenmesiyle bana göre genişlemiş durumda. Grubun müzik videolarında oluşturduğu atmosferi, sahnede de birebir canlandırıldığını deneyimledim.

Bu konsept yalnızca grup üyeleriyle sınırlı kalmamış; hayranlar da bu evrenin bir parçası olmuş. Konser alanında ATEEZ’in sahne kostümlerinden ilham alan kıyafetler giyen, özel makyajlar yapan pek çok Atiny (Ateez Fandom adı) vardı. Köln, ATEEZ sayesinde bir geceliğine dev bir karnavala dönüştü! Ki aslında Köln için Karnaval ve Karnaval tarzı giyinmek çok sık gerçekleşen bir durum. O yüzden hepimiz alışkınız sokaklarda ve yaşamın içinde çalışanlarda dahi benzer görüntülere. Ama belli ki K-Pop fanları bu kostümle konsere gitme işini her yerde yapıyorlar. K-Pop fanlarının bu konserleri tam anlamıyla birer festivale dönüştürdüğü çok net!

Biletleme Sorunu:

Konseri izlerken ister istemez Türkiye konserleri ile karşılaştırdım. Böylesine hızlıca tükenen konser biletlerinin, Türkiye’de gerçek dinleyicisine ulaşamaması büyük bir sorun. Türkiye ve yurtdışındaki sistemleri kıyasladığımızda, büyük konserlerde Türkiye karaborsaya hizmet ederken; yurtdışı örneklerinde müzikseveri koruyan mekanizmaların varlığı ve aradaki dev fark hemen göze çarpıyor.

ATEEZ’in Avrupa’daki konserlerinde bilet almak, organizasyonun belirlediği kurallar çerçevesinde düzenli ve kontrollü bir şekilde ilerledi.  Türkiye’de ise biletleme süreci çoğu zaman bir stres kaynağı.

  • Avrupa’da bilet alımları sınırlıyken, Türkiye’de tek seferde 20 bilet alabilen kişiler nedeniyle karaborsa yaygınlaşıyor.
  • Farklı cihazlardan giriş yapanlar yurtdışında anında sistem dışına atılırken, Türkiye’de biletleme siteleri hâlâ botları tam anlamıyla engelleyemiyor.
  • Karaborsa ve yüksek fiyatlı yeniden satışlar Avrupa’da sıkı denetimlere tabi tutulurken, Türkiye’de bu kontrol yeterince sağlanamıyor.

Bu sistemsizlik, Türkiye’de konser deneyimini baştan aşağı stresli hâle getiriyor. Halbuki yurtdışındaki bazı çözümler örnek alınabilir ve uygulanabilir. Bu sayede organizasyonlar hem daha adil olur hem de konser kültürü daha sağlam temellere oturtulabilir.

K-Pop idollerinden oluşan bir grubun konserine gitmişken Türkiye’nin de son haftalarda müzik gündemlerinden olan girlband grubumuza ve çıkış hikayesine değinmezsem olmaz.
Yaklaşık 2 yıldır müzik yazılarımda zaman zaman ele aldığım ve özellikle BBG tarzı sistemlere uyacağını düşündüğüm, K-Pop endüstrisinden esinlenilmiş bu format için TV ve prodüksiyon şirketlerine detaylı sunumlar yaptım. Ancak Almanya’da yaşamam ve buradaki hayat düzenim nedeniyle sürece dahil olamadım ve bu sunumlar ne yazık ki proje aşamasında kaldı. Neyse ki, müzik sektöründen Tolga Akış’ın böyle bir projeye başladığını öğrenince Big5’ı sessizce takip etmeye başladım.

Big5 Türkiye: İdol Sistemi için Gerçek Bir Adım mı?

ATEEZ ve diğer K-Pop gruplarının başarısı yalnızca müzikleriyle değil, çok iyi kurgulanmış eğitim, pazarlama ve organizasyon sistemleriyle mümkün oluyor. Türkiye’de bu modeli örnek alarak ilerleyen projelerden olmak üzere yola çıktı: Big5 Türkiye.

Tolga Akış’ın önderliğinde gerçekleşen yarışma sonunda Manifest grubu oluşturuldu. Yarışmanın formatı, K-Pop’taki idol yetiştirme sistemine benzer bir yapı sunsa da bu sistemin sürdürülebilirliği henüz netleşmiş değil. Başlangıçlar her zaman zordur, sürdürüldükçe inanıyorum ki müzik yapımız ve dinleyenlerin müzikal beklentisi aynı oranda değişecek. Eskiden olduğu gibi müzisyenlerin konuk olduğu liste ve gençlik programları, şovlar yeniden kendini göstermeye başlayacak. Zira şu an proje ağırlıklı olarak sosyal medya ve YouTube üzerinden ilerliyor olsa da, K-Pop’un küresel başarısında eğlence, sohbet ve şov programlarının büyük bir payı olduğunu biliyoruz. Güney Kore’de idol grupları, yeni şarkılarını tanıtmak için düzenli olarak müzik programlarına katılıyor, hatta bazı üyeler belirli dönemlerde bu programlarda MC’lik yapıyor veya radyolarda DJ olarak görev alıyor. Tolga Akış bu süreci başlattı, ancak gerçek bir dönüşüm için sadece sosyal medya yeterli değil. Başka müzik şirketlerinin ve medyanın da bu sürece dahil olması gerekiyor ki, Türkiye’de de idol sistemi sağlam temellere otursun.

Bu süreçte en büyük sorumluluğu üstlenen ve projeyi başlatan Tolga Akış’ın, Big5 Türkiye’yi uzun vadeli bir idol akademisine dönüştürmesini umuyorum. Kazanan grup için sadece bir çıkış şarkısı değil, planlı bir kariyer yönetimi yapılmaya başlandığını gözlemliyorum. Hypers Music deneyimi sayesinde bu sürecin önemini biliyor olsa da, gruptaki kızların şu an ilgi görüyor olmalarına rağmen önlerinde uzun bir yol olduğu gerçeğini kavramaları çok önemli. Bu yolu aşmalarının tek yolu, çok çalışmak, yeni şarkılar üretmek ve fandomlarını güçlendirecek içerikler sunmak. Ayrıca grup olmak zordur ve Türkiye yazık ki dağılan gruplar mezarlığı. Uzun süreli tutan gruplarda da genellikle bir kişinin (solistin) ön planda olduğunu biliyoruz. Manifest, bir girlband olarak tüm üyelerin eşit öneme sahip olduğu bir yapı kuruyor. Ancak fanlar arasında olası ayrımları da düşünerek, grubun sağlam kalması ve birbirlerine güvenmeleri kritik öneme sahip. Efsane olabilecekken en zirve anında dağılan “Hepsi” onlara iyi bir ders olur umarım.

Sahne prodüksiyonları ve müzik kalitesi K-Pop standartlarına yaklaşmalı, hem Hypers ekibi hem de kızlar çok ama çok çalışmalı! Türkiye’deki sahnelerde sıkça gördüğümüz ‘biraz dans ediyor, biraz da şarkı söylüyorsam ne olmuş; popülersem zaten satarım’ anlayışıyla dünya sahnelerine taşınmak mümkün değil. Çünkü dışarıda çok iyiler bile değil; direkt mükemmeller var. Büyük hedefli olmak ve global planlar için önce ülkeden başlanması gerektiğini biliyorum ama standartı büyük tutmak; öncelikle ülkemiz müzikalitesini ve sahne beklentisini arttıracaktır.

Tolga Akış’ın projeye verdiği emek gözle görülüyor

Tolga Akış’ın Manifest’e sosyal medyada verdiği yoğun destek, grubun sektörde ilerlemesi açısından bence çok önemli bir avantaj. Bu destek devam ettiği sürece, grup kendini daha sağlam bir zemine oturtabilir. Ancak uzun vadeli bir başarı için, sadece dijital destek değil, profesyonel bir sistemle ilerlemek gerektiğini bilen bir ekiple çalışıyor olmalılar. Kızların bu açıdan günümüz trendlerine en yakın güncel bir label çatısı altında olduklarını düşünüyorum.

Sonuç olarak K-Pop’tan Alınacak Dersleri tabii ki maddi tarafının da yettiğince alınacağını düşündüğüm bu yeni girlband’ımıza uzun yollarının ilk çıkışında bu sektöre rağmen dikkat çekmeyi başardıkları için kutluyorum. Bu başlangıcı ileriye taşımak artık sizin azminize bağlı kızlar! Fighting!

Ateez konseri ile başladığım ve big5 ile tamamladığım yazımda örnek alınan K-Pop müzik endüstrisi yalnızca müzik değil, mükemmel organizasyon, prodüksiyon ve fan kültürünün nasıl işlendiğine dair bir ders niteliğinde. Türkiye’de benzer projeler geliştirilmek isteniyorsa, yalnızca yeteneğe değil, bu işin arkasındaki strateji ve sistemin gücüne de odaklanılmalı. Bu yüzden yeni yarışmaların ve oluşacak yeni grupların süreci nasıl şekillendireceğini heyecanla bekliyorum.

Hayaller gerçek olabilir

Big5 Türkiye gibi projeler doğru planlanırsa, örneğin; K-pop’taki gibi “stajyerlik” mantığıyla ilerleyen bir akademik sistemi kurulabilirse… Yarışmanın sonunda da sadece bir grup oluşturmak yerine, yılda belirli zamanlarda yeni seçmeler yapılarak bu sistem sürekli beslenebilir.

Türkiye’den çıkan bir idol grubunun uluslararası sahnede kendine yer edinmesi hayal değil, doğru adımlarla gerçek olabilir!

ATINY’lere Not:
K-Pop ve en sevdiğiniz grup olan ATEEZ’e kısa sürede bu kadar yakınlaşabilmek benim için hem heyecan verici hem de özel bir deneyimdi. Eğer gözlerimde ya da yorumlarımda bir eksiklik, hata ya da yanlış bir ifade varsa, bunu iyi niyetle kabul edeceğinizi umuyorum. Çünkü belki de K-Pop’la tanışmam biraz geç oldu ama şimdi bu kültürü, enerjiyi ve tutkuyu kendi platformumda anlatıyor olmak benim için çok değerli.

Sizleri, sevdiğiniz müziği ve bu özel fandomun ruhunu doğru yansıtabilmek için elimden geleni yaptım. Umarım bu yazıyı okurken, K-Pop’un ve ATEEZ’in büyüsünü hissettiğim gibi siz de hissetmişsinizdir. 🖤

Özel Teşekkür
Kızım Nil’e… Beni K-Pop ile tanıştırdığı için.
Bir müzik yazarı olarak, dünyanın büyük bölümünü etkisi altına alan bu müziği bilmeden yazmak, vizyonumu kısıtlardı muhtemelen. Ama senin sayende, sadece bir müzik türünü değil, onunla birlikte gelen kültürü, tutkuyu ve fandom gücünü de keşfettim.

Önceki İçerikDavid Lodge’un “Sessiz Cümle” romanı Türkçede
Sonraki İçerikTek oyunda iki büyülü dünya: Fısıltı & Önemli Bir Gün
Abone Olun
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments