Moritz Bleibtreu’nun son filmi CORTEX ve uykunun etrafında dolanarak çekilmiş, klişelerden, kâbuslardan veya uykusuzluktan muzdarip olmanın ötesinde, birbirinden farklı öykü ve mesajı olan 11 kaliteli film.
CORTEX (2020)
Hiposomnia denilen, tedavi edilmezse ölümle sonuçlanacak ve kendisine ailevi olarak aktarılmış hastalığı yüzünden Hagen 3 aydır uyku problemi yaşamaktadır. Bu arada karısı Niko ile tanışmış ve kendisinden boşanmak istemektedir. Fakat genç Niko’da da Şizofreni ve Disosyatif kişilik bozukluğu vardır. Üstelik babası ölmüş, abisi ile birlikte mafya ilişkileri vardır.
İşte bu karışık olaylar yumağında Hagen’in yaşamı, gerçek ile rüyanın, gerçeklik ile algının birbirine karışmasıyla gündüz düşleri artık gündüz kâbuslarına dönüşür ya da gündüz gerçekliğine.
“Kendini bulamadığın zaman insanın neyi feda etmeye hazır olduğuna karar verebilirsin. Ve acıdan kurtulabilirsin. Ama aniden geriye bakıyorsun ve sonra bu oluyor. Ve her şey tamamen farklı oluyor.”
Psikolojik-Gizem türüne dâhil edebileceğimiz Cortex’in çekimleri de seyirciye “şimdi rüyada mıyız yoksa gerçekte miyiz?” sorusunu sık sık sordurtan karanlık bir atmosferde gerçekleşiyor ve son ana kadar da gizemini koruyor.
“Her şeyi değiştirmek istiyorsan başladığın yere geri dönmelisin.”
Tüm bu karışık ve negatif katmanların üst üste binmesiyle oluşan zor bir film olmuş olsa da rüyalar hakkında bizlere çok şey veriyor. Eczacı Stefan ile Niko’nun diyaloglarını ve eczacı rolündeki Nicholas Ofczarek’in oyunculuğunu çok seveceksiniz.
“Şimdiye kadar kimse uykunun gerçekte ne anlama geldiğini bulamadı. Rüyada gerçekten ne oluyor? Uykunun kişi üzerindeki etkisi sonrasında da devam ediyor mu?”
“…uyuyup uyumadığını tam olarak anlaman gerekir. Ağzını ve burnunu kapatmalısın. Eğer nefes alabilirsen demek ki uyuyorsun ya da aniden geriye doğru düş. Eğer kafanı çarparsan demek ki uyumuyorsun.”
UYKUNUN ETRAFINDA DOLANARAK ÇEKİLMİŞ 11 FİLM
Her biri uyku temasını filmin merkezine almış olsalar da, filmin kahramanının “aslında gördükleri bir rüyaymış” klişesinden veya uykuda görülen kâbuslardan veyahut uykusuzluktan muzdarip olmalarının ötesinde, birbirinden farklı öyküleri ve mesajları olan kaliteli filmleri sizler için derledik.
SCHLAF (2020) UYKU
Stainbach köyüne gizemli bir iblis musallat olur ve karanlık olaylardan Marlene‘in (Sandra Hüller) kâbuslarının sorumlu olduğu ortaya çıkar. Korkunç rüyaları köy sakinlerinden bazılarını deliye çevirir. Kâbuslarının gerçek bir yer hakkında olduğunu keşfettiğinde ise Marlene gizemin derinliklerine inmek için Stainbach köyünün izini sürer. Orada hayallerinin sonucunu öğrenir ve sinir krizi geçirir. Kısa süre sonra bir psikiyatri koğuşuna kabul edilir. Kızı Mona, annesinin çöküşünün nedenini ve yaşadığı şeytani kâbusları öğrenmek için Stainbach’a gider. Tuhaf köylülerle temasa geçer ve sessiz köyde saklı karanlık tarihi keşfeder. Belki de kâbus her şeye rağmen kasabayı tehdit eden iblis değil, daha çok geçmiştir.
INSOMNIA (2002) UYKUSUZ
Alaska Nightmute‘da on yedi yaşındaki Kay Connell öldürülmüş olarak bulunur. Yerel polis şefine bir iyilik olarak, Los Angeles Soygun Cinayet Masası polisi dedektifi Will Dormer ve Hap Eckhart, soruşturmaya yardımcı olmaları için gönderilir. Polis dünyasında tanınmış olmalarına rağmen, hem Dormer hem de Eckhart Los Angeles’ta bazı profesyonel sorunlarla karşı karşıyadır. Dormer Nightmute’da, taşıdığı bir sırdan dolayı büyük bir uykusuzluk vakası geçirir. Bu uykusuzluk onun hayal görmesine neden olur. Hayal etmediği şey ise, katilin onunla temasa geçmesi, ona cinayet ve Dormer ile olan bildiği gerçeği anlatmasıdır. Böylelikle aralarında bir ilişki başlar. Ancak hırslı genç yerel dedektif Ellie Burr hikâyeyi kendi başına bir araya getirebilir.
BEFORE I GO TO SLEEP (UYUYANA KADAR)
Kırk yaşındaki Christine Lucas, her gece, uykuya daldıktan sonra yirmili yaşlarının başından itibaren hayatına dair hiçbir şey hatırlamadan her sabah tanımadığı bir adamla yabancı bir evde yatakta uyanır. Adam, kocası Ben olduğunu ve on yıl önce bir araba kazasında beyin hasarı yaşadığını açıklar.
Christine, yerel bir hastanede nörolog olan Dr. Nasch‘tan tedavi görmeye ve her gün düşüncelerini ve ilerlemesini kaydetmesi için kendisine bir kamera ile video günlüğü tutmaya başlar. Doktor her sabah onu arayıp videoyu kamerada izlemesi gerektiğini hatırlatacaktır. Zamanla terapistinden de şüphe duymaya başlarken gerçeği keşfedecek ama kime güvenecektir?
MACHINIST
Trevor Reznik (Christian Bale) endüstriyel bir işte çalışan makinisttir. Bir yıldır uyumamaktadır ve bu yüzden aşırı zayıflamıştır. Evinde üzerinde kendisine hatırlatma notlarının olduğu post-it’ler vardır. Banyo aynasında “sen kimsin?” yazılıdır. Zamanının çoğunu bir telekız olan Stevie ve havalimanında boşanmış bir garson olan Marie (Aitana Sánchez Gijón) ile geceleri aynı saatte sohbet ve flört ederek geçirir. Marie’nin Trevor’ın zayıflığı ile ilgili endişeleri vardır: “Daha zayıf olsaydın, var olamazdın” der. İş arkadaşı Ivan, kendisinin karıştığı bir kaza sonucu kolunu kaybedince iş arkadaşları Trevor’u suçlarlar. İşten atılması için iş arkadaşlarının kendisine komplo kurduğunu düşünmeye ve evinde gizemli notlar bulmaya başlar. Buzdolabının üzerinde adam asmaca oyunundaki – – – – – E R yazılı notu bulur. Bulmacanın çözümü, gizemli geçmiş anılarının çözümü olacak mıdır?
BEFORE I WAKE (2016) KÂBUSTAN GELEN
Yakın bir zaman önce çocuklarını kaybeden Jessie (Kate Bosworth) ve Mark (Thomas Jane) çifti, 8 yaşındaki tatlı ve sevgi dolu öksüz bir çocuk olan Cody‘yi evlat edinir. Ama Cody’nin uykuya dalmaktan korktuğundan haberleri yoktur. İlk başta, evlerinin uyumasına neden olduğunu düşünürler, ancak kısa süre sonra nedenini keşfederler: Cody’nin rüyaları, o uyurken gerçekte ortaya çıkar. Bir anda Cody’nin hayal gücünün inanılmaz mucizesiyle etkilenseler de bir sonraki sefer karanlık ve hızlı davranmazlarsa öldürülmelerine neden olabilecek bir kâbusla karşılaşırlar. Jessie ve Mark çifti Cody’nin kâbuslarının ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için tehlikeli bir ava çıkacaktır.
FIGHT CLUB (1999)
1999 yapımı olan bu kült film; Chuck Palahniuk tarafından yazılmış aynı isimli romandan uyarlanmıştır. David Fincher tarafından yönetilen filmin başrollerinde ise Brad Pitt, Edward Norton ve Helena Bonham Carter rol almıştır.
Kapitalist sistemin içinde varoluş acısı ve uyku problemi çeken Narrator çare olarak acil doktorunun yönlendirmesiyle grup terapi merkezlerine gitmeye başlar. Bir gün testis kanseri Bob ile ağladığında kendisini özgür hissedince artık her seferinde farklı isim kullanarak deri kanseri, tüberküloz vs. destek gruplarına takılmaya başlar. Taa ki bedava yemek ve kahve için katılan Marla Singer ile karşılaşıncaya kadar. Yeniden uykusuzluk baş gösterince Marla ile anlaşma yaparlar. Belli günler Marla belli günler Narrator gidecektir. Eve dönüş uçuşunda sabun yapımcısı Tyler Durden ile tanışır. Bara giderler çıkışta Tyler Durden kendisine vurmasını ister. Ardından birbirleriyle dövüşmeye başlarlar. Zamanla bar kapandıktan sonra Narrator, Tyler ve bardaki arkadaşları barın alt katında dövüşmeye başlarlar. Belli bir süre sonra yayılarak efsaneye dönüşen bu kulübün adı: Fight Club’dır ve burada 3 kural geçerlidir. Birinci Kural: Dövüş kulübü hakkında konuşamazsın. İkinci Kural: Dövüş kulübü hakkında konuşamazsın. Üçüncü Kural: Dövüş kulübü hakkında konuşamazsın.
Bu yüzden Dövüş Kulübü hakkında daha fazla konuşamam ve hala izlemediyseniz hemen izleyin.
AFTER HOURS (1985) SAATLER SONRA
1985 Martin Scorsese yapımı olan ve başrollerini Griffin Dunne ve Rosanna Arquette’ın paylaştığı film yönetmene 1986 yılında Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü kazandırır.
New Yorklu Paul Hackett (Griffin Dunn), sıkıcı bir hayatı olan, her günü işe gidip eve gelmekten daha fazlasını isteyen, yalnız ve sıkılmış bir bilgisayar işlem danışmanıdır. Akşamlarını televizyon izleyerek ve Arthur Miller kitaplarını okuyarak geçirir.
Bir akşam Paul, apartmanının yakınındaki bir kafede seksi ama ilginç Marcy (Rosanna Arquette) ile tanışır ve onunla sohbet etmeye başlar. Paul, Marcy’den ayrılmadan önce telefon numarasını sorar ve ona onu her zaman arayabileceğini söyler. Paul, dairesine geri döner, Marcy’yi arayacak kadar cesareti bulmaya çalışır ve onu arar. Marcy Paul’u, Kiki ve sanatçı arkadaşı ile kaldığı SoHo‘ya gelmeye davet ettiğinde saat 23:32’dir. Erken saatte işe gitmek için eve geri dönmesi gerekirken son parasını kaybeder ve artık Soho’dan çıkmanın yollarını arayacaktır.
“Bu kadar geç olduğunda farklı kurallar uygulanır, ne demek istediğimi anlıyorsunuz? Mesai saatlerinden sonra … gibi.”
INCEPTION (2010)
Dom Cobb zihnin en savunmasız olduğu rüya durumunda bilinçaltının derinliklerinden değerli sırları çalan yetenekli bir hırsızdır. Cobb’un yeteneği onu bu hain yeni kurumsal casusluk dünyasında gıpta edilen bir oyuncu yapmıştır. Ancak aynı zamanda onu uluslararası bir kaçak yapar ve sevdiği her şeye mal olur. Fakat Cobb’a bir kurtuluş şansı sunulur. Son bir iş ona hayatını geri verebilir, ancak imkânsız olanı başarabilirse. Bu yeni görev mükemmel soygun yerine, Cobb ve uzmanlardan oluşan ekibinin tersini yapmasıdır: Görevleri bir fikri çalmak değil, bir fikir oluşturmaktır. Başarılı olurlarsa, bu mükemmel bir suç olabilir. Ancak hiçbir dikkatli planlama veya uzmanlık ekibi, her hareketi tahmin ediyor gibi görünen bu tehlikeli düşmana karşı hazırlanamaz. Cobb’un geldiğini görebileceği bir düşman.
INTO THE NIGHT (1985)
Uyuyamayan, sıkıcı bir işi olan Ed Okin‘in karısı ona ihanet ediyordur ve hayatı kontrolden çıkar. Bir gece arabayla gezmek için dışarı çıkar ve kendisini Los Angeles Uluslararası Havaalanı’nın otoparkında bulur. Birkaç dakika sonra, güzel bir genç kadın arabasının kaputuna atlar ve kendisini dört İranlı tarafından kovalanıyordur. Aşağıda Los Angeles sokaklarında geçen komik ve vahşi bir kovalamaca başlar. Hayatta kalacak mı? Daha da önemlisi, sonunda biraz uyuyacak mıdır?
TAXI DRIVER (1976) TAKSİ ŞOFÖRÜ
New York’ta yalnız yaşayan Travis Bickle, eski bir Denizci ve Vietnam Savaş gazisidir. Uykusuzluktan muzdarip olduğu için, geceleri taksi şoförü olarak çalışıyor, gündüzleri ise ucuz sinema salonlarında porno film izliyordur. Zamanının çoğunu dünyanın, özellikle de New York’un nasıl kötüye gittiğini düşünerek geçiriyordur. Senatör Charles Palantine‘in başkanlık adaylığı kampanyasında gönüllü olarak çalışan Betsy’e aşık olur ve onu kahve içmeye davet eder. Ancak onu bir İsveç porno filmini izlemeye götürür. Kız rahatsız hissederek kendisini terk eder. Bu olaydan sonra, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için bir şeyler yapması gerektiğine inanır. Travis bir satıcıdan birkaç silah satın alır ve atış alıştırmaları yapar. Taksisinde pezevenk Sport‘tan kaçmaya çalışan on iki yaşındaki kaçak ve fahişe Iris ile tanışır. Ancak Sport onu arabasından alır. Iris’le tekrar görüştüğünde, ona yardım etmeye ve kurtarıcısı olmakta kararlıdır.
A NIGHTMARE ON ELM STREET I-II-III-IV-V (1984, 1985, 1987, 1988, 2010) ELM SOKAĞINDA KÂBUS
İlki 1984 yılında çekilen bu kült filmin en sonuncu ve serinin beşincisi 2010 yılında gösterime girmiştir. İlk çıktığı yıllarda pek çok insanın uyuyamamasına ve Freddy denilince ürkmelerine neden olmasıyla bir fenomene dönüşür. Günümüzün sinematografik gelişmelerinin ve korku algısının altında kalsa da zamanın ruhuna duyduğumuz saygı ve senaryosuyla kült filmler arasına girer.
Konusuna gelince; Springwood Slasher olarak bilinen Fred Krueger 1980’li yılların başında, parmaklarında jilet takılı bir eldivenle birkaç çocuğu öldürür. Fakat yargıç Krueger’i serbest bırakır. Bu hatalı karardan sonra çocukları öldürülen öfkeli aileler, Kruger’ı çalıştığı kazan dairesinde canlı canlı yakar. Ölümünden yıllar sonra, Krueger’in ölümünden sorumlu olanların çocukları, parmaklarında jilet olan bir eldiven giyen yanmış bir adamın olduğu korkunç kâbuslar görmeye başlarlar. Fred Krueger’i tutuklayan polis memurunun kızı Nancy‘nin en iyi arkadaşı Tina, Krueger yüzünden rüyasında ölür. Nancy, Krueger’ı durdurmanın veya bir daha asla uyumamanın yolunu bulması gerektiğini fark edecektir.