Bir İstanbullu olarak hatırladığım en son maske ihtiyacı Gezi Direnişi sırasında ortaya çıkmıştı. O zaman sokaktaki vatandaş biber gazının gözleri de yakan boğucu etkisinden kurtulmak için çeşit çeşit ev yapımı maske üretip çantasına atıyor, ne olur ne olmaz diye hep yanında taşıyordu. Kovid-19 günleri maskeleri tekrar hayatımıza soktu. İlk günlerde “Sadece hasta olanlar taksın” denilen maskeler şimdi dışarı çıkanlara, kapalı alanlara girenlere zorunlu hale getirildi. Umuyorum ki bu maskeli hallerimiz bize yaşam için gereken en temel ihtiyacın öncelikle nefes alabileceğimiz temiz bir hava olduğunu hatırlatmıştır.
Maske ve salgın hastalık kelimeleri yan yana gelince beynimin içindeki sanatsal ve kültürel departmanın görsel arşivinden bir sinyal aldım, dünyanın yaşadığı en büyük salgınlardan biri olan “Kara Ölüm” denilen veba salgını ve sonrasında tasarlanmış “Veba Doktoru” maskeleri gözümün önüne geldi. Bu çok gotik, ürkütücü ama bir o kadar da etkileyici kostüm ve maskeler hakkında bir şeyler yazmak istedim.
14. Yüzyılda Avrupa’da 200 milyon civarı insanın ölümüyle sonuçlanan ikinci büyük salgından sonra (1347-1352) dönem dönem tekrar hortlayan vebayı tedavi etmekle görevli doktorlar türemiş, büyük bir salgın hastalık yeni bir iş kolu yaratmıştı. Çok riskli ve zor bir meslek olan veba doktorluğunu kabul edenler aslında ikinci sınıf veya tecrübesiz, acemi doktorlarmış. Bir veba doktorunun görev tanımında hastayı iyileştirmenin yanında onun son isteklerini ve vasiyetini kayıt altına almak, öldükten sonra ona otopsi yapabilmek ve gömmek varmış. Bir çok kötü niyetli insanın da bu görevi üstlenerek haketmedikleri paraları veya malları üzerlerine geçirdikleri, hastalara bile bile yanlış tedaviler uygulayıp hastalık süreçlerini uzattıklarını okuyunca kötülüğün insanoğlunun mayasında olduğunu bir kez daha anladım.
Sadece belli bir dönemde özellikle 1656’da Roma’da 145.000, Napoli’de de 300.000 kişinin öldüğü salgın ve sonrasında özel koruyucu kostümler giyen veba doktorlarının bu sürrealist-gotik giysilerinin tasarımı için kaynaklar İtalyanların ünlü Medici ailesinin ve Avrupa’da daha birçok kralın, soyluların doktorluğunu yapmış olan bir Fransız bilim insanını, Charles de L’orme‘u işaret ediyor.
İlk olarak Napoli’de kullanılan, sonradan tüm Avrupa’ya yayılan ve adeta ölümün simgesi haline dönüşen bu koruyucu kostüm balmumu kaplanmış uzun kumaş palto, cilalanmış keçi derisinden eldiven ve çizme ile o dönem doktorluğun simgesi geniş kenarlı siyah bir şapka ve içi hoş koku veren bitki ve baharatlar ile doldurulmuş gaga şeklinde ağızlığıyla camdan göz kısmı bulunan maskeden oluşuyordu. Veba doktorları hastalara dokunmadan iyileştirmek, dikkat edilmesi gereken bölgeleri göstermek, nabız ölçmek ve aynı zamanda insanları uzak tutmak için uzun tahta sopalar taşıyorlardı. Gaga kısmında aynı kuş gagasındaki gibi nefes almak için iki küçük delik mevcuttu onun dışında maskeyi takan kişi havayla temas etmiyordu. O dönemde mikropların kötü kokuyla yayıldığına inanıldığından, eğer kötü kokuların buruna girmesi engellenirse hastalığın bulaşmayacağı varsayılıyordu. Gaganın içinde çeşitli kokulu bitkiler bulunuyor, hatta tütsü gibi yakılıyor, böylece doktor hastalıktan korunduğuna inanıyordu. Kostümün mucidi Charles de L’orme eceliyle öldüğünde 96 yaşındaydı fakat bu tedbirler çoğu veba doktorunu hastalanarak ölmekten kurtaramadı. Kostüm ölümün simgesi olarak toplumun hafızasına kazındı.
Bu korkutucu kostüm ve onun en nadide parçası olan başlık 17. Yüzyıldan itibaren İtalyan komedi tiyatrosu Commedia dell’arte ‘de Veba Doktoru (İl Medico della Peste) adlı karakterle kendine bir yer edinmiş. Bu komedi tiyatrosunda yer alan diğer karakterleri ve maskeleri inceleyince bana sanki De L’orme başka bir karakter olan Zanni’nin maskesinden ilham almış gibi geldi ama neticede insanoğlu hayatı cehenneme çeviren bir hastalığın simgesini hayatla dalga geçmek için kullanarak bu büyük travmayı atlatmış. Veba doktoru maskesi sadece bir tiyatro karakteri oluşturmakla kalmayıp ünlü Venedik Karnavalı’nda birçok kişinin taktığı bir maskeye dönüşürken rengi de beyaz olmuş.
Veba doktoru maskesinin geçmişini ve çıkış noktasını araştırırken bir başka hikayeye rastladım. Roma mitolojisinde de yer alan Caladrius adlı, hastaları iyileştirme gücüne sahip bembeyaz bir kuştan bahsediliyor. Ortaçağ inançlarına ve yaratıklar ansiklopedisine göre bu kuş hasta kişinin yüzüne gözlerini dikip bakarsa hastanın yaşayacağına, eğer yüzünü başka yöne çevirirse de hastanın öleceğine inanılıyor. Caladrius hastanın yüzüne bakarak hastalığı kendi bünyesine çekiyor, sonra da güneşe doğru uçup yanarak hastalığı yok ediyor. Belki de bu beyaz kuş ile simgeleştirilen şifa vebanın ve ölümün simgesi olan maskeyle birleştirildi ve ölümden kurtulmanın sevinciyle çılgınca kutlanan karnavallarda bir aksesuar olarak kullanıldı. Şimdi benim en çok merak ettiğim şey şu; bizim bugünlerde kullandığımız şu ucuz maskeler de yüzyıllar sonra bir simgeye dönüşür mü acaba?