Çağdaş seramik sanatçısı Özkan Elagöz’ün “Bastetler” adlı sergisi 03-24 Mart 2022 tarihleri arasında Hub 962’nin içine taşınan “Karaköy Art Galerim”de görülebilecek.
Sanatçı, kendi geliştirdiği dokusal çatlak, seramik üzerine seramik pigment tekniği ile oluşturduğu 13 adet çalışmasında, eski Mısır’daki kutsal kedileri anlatıyor. Günün konseptine özel olarak, kedi maması dağıtılacak olan açılışta kedili sanat severlerden yoğun katılım bekleniyor.
Kültür bakanlığının resmi sanatçılarından olan Özkan Elagöz, kutsal kedilere atfettiği bu serginin amacını şöyle özetliyor: “Ben bir sanatçı olarak içinde bulunduğumuz coğrafyanın en güçlü hikayelerinin üzerine eserlerimi bina etmeyi seviyorum. Pandemi sürecinde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla sahiplenilen hayvan kedi oldu. Kedileri hepimiz çok seviyoruz. Kedilerin toplumlardaki yerinin önemini bu projem ile sanat severlere duyurmayı amaçlıyorum.” Türkiye dışında daha önce Kore, Kuveyt ve Amerika gibi ülkelerde de sergiler düzenlemiş olan, uluslararası pek çok ödül sahibi Özkan Elagöz Kütahya’da yaşıyor. Koleksiyonerleri arasında Güney Afrika Cumhurbaşkanı’ndan Rahmi Koç’a kadar pek çok ünlünün de yer aldığı sanatçının Barış Manço için hazırladığı bir eseri de Merhum sanatçımızın müzesinde sergileniyor.
Bebek’teki yerini Karaköy Hub 962’nin içine taşıyan Galerist Özlem Alıcı’ya ait Art Galerim’de 3 Mart itibariyle görücüye çıkacak olan Bastetler sergisindeki işlerin boyutları 110 x 110 cm ile 110’a 170 cm arasında değişiyor. Özkan Elagöz sergisinin ilham kaynağı olan kediler için şu bilgileri verdi: “Bast, Eski Mısır’daki kedi tanrıçanın ismidir. Kedilerin tanrıça sayılmasının sebebi ise, en temel gıdaları olan buğdayı farelerden korumalarıdır. Kediler, buğday tarlalarını farelerden korurken bu sayede Eski Mısır’da tanrı konumuna gelmişlerdir. Öyle ki, bir kedi öldüğünde tören ile defnedilir veya bir ailenin kedisi öldüğünde tüm aile yaslarını belli etmek için kaşlarını tıraş edermiş. Kedilerin ülke dışına götürülmesi dahi yasaklanmış, aileler çocuklarına kedilerin isimlerini verir hale gelmişler. Kediler yaklaşık olarak beş bin yıl önce evcilleştirilmeye başlandı ve çıkış yerinin de Mısır olduğu tahmin ediliyor. Mısır’dan Yunanlara, oradan da tüm Akdeniz’e yayılan kediler, bazı dinlerde de kutsal ilan edilmiştir. Antik bir tanrı olan kedi, Mısır’dan diğer medeniyetlere değişik isimler alarak geçmiştir. Sadece Yunan kültürüne geçmekle kalmayan kedinin kutsallığı inancı, kedinin yayılması ile Uzak Doğu’da da önem görmüştür. Öyle ki Japonya’da kedi öldüren katilin ailesinin 7 kuşak boyunca lanetleneceğine inanılır. Hindistan’da insanların öldükten sonra dünyaya kedi olarak geleceklerine inanılır. Yani kedi, tarihte birçok medeniyet için çok kıymetli bir varlık olmuştur. Eski Mısır’dan tüm dünyaya yayılan kedi sadece yayılmakla kalmamış aynı zamanda her yerde sevgi ve saygı görmüştür. Antik Mısır’da görülen ve günümüze kadar gelmeyi başarabilen Sfenks adı verilen kedi başlı heykeller ve hiyerogliflerdeki kedi adamlar kedinin önemini gösteren kalıntılardır. Sözün özü kedileri en az bir Mısırlı kadar sevmeli, onlara şefkatle dokunabilmeli, hakettikleri sevgiyi onlara göstermeliyiz. Ayaklarımıza dolanan, etrafımızda dönerken mırlayan bir kedinin içimizde bıraktığı huzurla etrafımıza sevgiyle bakmalı, bir kedi sevecenliği ile birbirimize iyi gelmeliyiz.”