Megastarımız Tarkan uzun, çok uzun bir aradan sonra bir şarkı yayımladı; çarşı yine karıştı.
Kendisinden beklentisi yüksek olanın işi hep daha zordur bunun da farkında olmakla birlikte bu bir müzik eleştiri yazısıysa ki öyle, şahsi fikir barındırdığını en başta ileterek yazıma başlıyorum.
Uzun bir süredir müziğin popüler kanadından çok uzağım. Ama günlerdir tanıtımlarını, haberlerini gördüğüm şarkı Tarkan’dan olunca uzak kalamazsınız. Dinlemelisiniz. Ben de kalamadım.
Dinledim.
Müzikalite ve tarz olarak beğenenlere sözüm yok, zira nicelin dışında kalan alan çok yönlü değerlendirilir ve çok kişiseldir, bilirim. Bana göre mesela şarkı iyi değil, sözler kötü… Sözlerin anlamı muhalif olduğu için ve bunu popüler kanatta üstelik de bunu yapma cesaretini bir megastar gösterdiği için çok önemli bir adım. Bunu kabul ediyorum.
Ama sırf sözleri muhalif diye komple bütünü savunursam, eksiklerini eleştirel olarak dile getiremezsem şikayet ettiğimiz taraftan bir farkımız kalmaz diye de düşünüyorum.
Gelelim şarkıya.
Her zamanki Tarkan şarkı ikileme şekli beni şaşırtmadı. Bu onun imzası oldu artık bile diyebiliriz.
Geççek ismiyle Türkçe’yi çok kötü kullanması ise hoşuma gitmedi.
Çünkü şarkı bir kere anlam olarak muhalif. Peki biz yıllardır nelerle savaşıyoruz, muhalifliğimizin konuları ne? Sadece siyasi ve ekonomiye indirgenemeyecek derecede bir kültürel yozlaşma ve toplumsal yobazlaşma eşiğini geçtiğimiz gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Bu nedenle keşke şarkının ismi o özlediğimiz kültürü de yansıtacak şekilde temiz bir Türkçe olsaydı dedim. Buna şimdi “Sen de iyice dinozor oldun. Huysuz ihtiyara bağlamana da az kalmış senin, çağ böyle takip etmiyor musun, bir de yenilikçiyim dersin kendine.” diyenler olacaktır. Onlar için keşke sözler geçmişten temiz Türkçe gelseydi müzikalite bugünü yansıtan daha güncel bir sound olsaydı diyebilirim. Çünkü güncel kalitesizliği yansıtan yeni Türkiye Türkçesine bayağı 90’lar soundu ile eşlik ediyor Tarkan. Üstelik bu sound da onun alışılagelmiş o dönemin kalitesini de yansıtan değil de daha alt segment bir seviyeden geliyor.
Bence bu şarkı müzikalite olarak 90’larda yayımlansa 3. Seviyede bir şarkı-şarkıcı olarak kalırdı, o dönem bile bu şarkıya kıyasla çok çok çok iyi işler dinlemeye alışmış müzikseverler bu şarkıyı vasat bulacaktı. Bir şeyi beğenir ya da beğenmezken elbette geçmiş başarıların, duruşun, vb. kredisi olmalı ama bu kredi sınırsız da olmamalı. Dürüst olalım: Yeni çıkış yapan bir müzisyenin şu zamanda bu şarkıyla hiç şansı dahi olmazdı.
Haftaya yeni şarkılarla yerini değiştirecek ürün olmak ötesine geçemezdi. Ayrıca günümüzde çokça muhalif şarkılar yapılıyor çok çok azı bu kadar ilgi görüyor. Bunu özellikle vurguladım çünkü son dönem en takıldığım noktalardan biri olan bu haftalık değişen ve eskimiş hissi yaratılıp bir hafta sonunda kıyıda köşede bırakılan şarkılar, devamlı yenisi gelsin tüketelim tarzı sunumlar… İşte tüm bu yanlış sistem arasında Tarkan bu şarkısında farklı bir çıkış da yaptı aslında.
Editör listelerin oluşturduğu sistemde herkesin ayın 30 gününü 4 cumaya sıkıştırdığı ve yüzlerce şarkının aynı saatte yayımlandığı bir baskıcı sistemde Tarkan şarkısını diğer şarkılardan 3 saat önce yayımladı.
Tüm müzisyenleri editör liste sevdasına cuma 00:00’a kitleyen sistem, elbette böyle bir megastara imtiyaz gösterecekti. Onda sorun yok. Sorun, bu gücü herkesi özgürleştirmek için değil kendini öne çıkarmak için kullanmakta. Muhalifliğin ilk kuralı kendinden önce içinde bulunduğun alanın genel çıkarlarını gözetmek değil midir? Ben mi yanlış biliyorum.
Birçok sanatçı toplumsal konulara susar, bilmezi oynarken; yıllardır ses çıkaran, yazan çizen, hepimizin gönlünde bu açıdan da taht kuran Tarkan’ın kişisel çıkarları da söz konusu olduğunda daha evrensel boyutta olduğunu, bu engin görüşe uygun şekilde davrandığını görmek istiyorum.
Yetmez ama evetler bizi bu duruma getirdi, şu anki durumda neresinden baksak tam bir yetmez ama evetin başka bir şekli aslında.
“Geççek” deyince geçmiyor, sorumluluk alıp bir şeyler yapınca, buna da genel toplumdan önce içinde olduğumuz daha minimal toplumun sıkıntılarından başlayarak muhalif çareler üretince geçiyor. Küçükleri çözmeden en büyükten başlanması sorunu çözmeye hiçbir dönemde yetmedi, yetmeyecek.
Kral’ın çıplak olmamasını ve muhalifliğinin de düzeni değiştirir ölçüde değil, toplumun gazını alacak seviyede kalmamasını çok ama çok isterim. Umarım Bu rüzgar geçtiğimiz yıl ki “Susamam” hezimeti gibi olmasın.
Bu gazla muhalif ittifak şarkıyı muhtemelen isteyecek ve Tarkan da büyüklüğünü işte o zaman göstermeli. Bunca umudu boşuna çıkarmamalı artık. Ola ki “şarkım siyasete alet edilemez” derse mesela… Düşünsenize yaşanacak hayal kırıklığını. Umarım tüm bu teklifler için hazırdır.