Görsel sanatçı Cemre Atay’la geçtiğimiz aylarda kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkarak ataerkil yapıları sorguladığı ve queer-feminist bir bakış açısı sunduğu Kultur Friedrichshain Kreuzberg kültür fonu desteğiyle Zemin Art Space’de gerçekleşen kişisel sergisi “Queere-feministische Uberkreuzungen (in) der Migration – Eine Austellung von Cemre Atay”ın sergi sürecini ve üretim aşamalarını konuştuk.
Sanat pratiğinizi şekillendiren temel unsurlar nelerdir ve eserlerinizdeki otobiyografik deneyimlerin paylaşımı size nasıl bir zenginlik katıyor?
Cemre Atay: Toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlar ve cinsiyet muhaliflerinin Türk toplumunda ve diğer toplumlarda ne şekilde konumlandığı sorusu temel konularım arasında yer alıyor, otobiyografik bir dille izleyici karşısına çıkma cesaretini kimlik siyaseti yapabilmek açısından değerli buluyorum.
Etnik ve cinsel kimliğinizin kaybını ve yeniden inşasını ele aldığınız eserlerinizde, izleyicilere iletmek istediğiniz temel bir mesaj var mı?
Cemre Atay: Eserlerimde statükonun bizi nasıl boyunduruğu altına aldığı konusuna mercek tutmaya çalışıyorum, bu durumu ters yüz edip seyirciye maruz kaldığı kalıpları sorgulatmak istediğim işlerimin en temeldeki gayesi bizim olanın iadesini talep etmek.
Çalışmalarınızda, Türk toplumundaki kadınların ve cinsiyet muhaliflerinin konumunu ele aldığınızı belirttiniz. Bu konudaki perspektifinizi ve bu temalara nasıl yaklaştığınızı açıklar mısınız?
Cemre Atay: Bu konuya yaklaşımım belirtmiş olduğum üzere kendi kişisel tarihimde ailemden, sosyal çevremden, iktidar kanallarından gördüğüm baskı ve şiddetin bende yıllar içinde yaratmış olduğu tahribatın birer izdüşümü, dışavurumu diyebiliriz, cinsiyet muhalifliği konusunu devrim niteliğinde buluyorum, içinde bulunduğumuz kapitalist sistemde kendi hayatlarımız (bedenlerimiz) üzerinde söz sahibi olmak bireysel olduğu kadar toplumsal açıdan da oldukça önemli ve bu durumun gerçekleşmesinin en elverişli şekilde sanatsal ifade dili ile mümkün olduğunu düşünüyorum.
Sanatınızda pedofili ve çocuklardaki etnikleştirme süreçlerini ele almanız, toplumsal sorunlara dikkat çekme amacını taşıyor. Bu konudaki duyarlılığınızı nasıl geliştirdiniz ve sanatınız aracılığıyla bu konularda nasıl bir değişim yaratmayı hedefliyorsunuz?
Cemre Atay: Kuir temayı kendi iç dinamikleri ile değerlendirmeye çalıştığımda, otobiyografik anlatı ile şekillenen üretim pratiğim beni bu konuda derinlemesine düşünmeye itti, etnikleşme süreci ile dar bir çevreye hapsedilen bireylerin kendi cinsel ahlak kurallarını tayin ettiğini ve bu durumda en fazla zarar gören kişilerin toplumun en korunmasız üyeleri olan çocuklar olduğunu maalesef ki biliyoruz.
Berlin’e göç etme çabalarınız, sanatınıza nasıl bir etki yaptı? Şehir değişikliğinin eserleriniz üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemre Atay: Berlin – İstanbul arasında gerçekleştirdiğim bu döngüler halindeki araştırma ve üretim pratiklerim; toplumsal travmaların gerçekliği, işgalci politikaların nasıl derin yaralara sebep olduğu, bireysel gelişimin ve var olma çabasının mekandan bağımsızlığı, fakat algısal boyutta mekan değişikliğinin yarattığı güçlü etkiler üzerine düşünmemi sağladı.
Biyografik unsurları ve travmaları, eserlerinizdeki çeşitli malzemeleri kullanarak nasıl ifade ediyorsunuz?
Cemre Atay: Farklı malzemeler ile bağ kurmanın getirdiği çok yönlü bir bakış açısı oluşuyor, bu da üretim sürecimde bana, yaşantım boyunca duygusal açıdan oluşmuş olan birçok farklı yarayı tedavi etmek için kullandığım birbirinden farklı medikal ilaçlarmış gibi geliyor.
Sergilerinizi Berlin gibi özel bir şehirde sergilemenizin, eserlerinize ve sanat anlayışınıza nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Cemre Atay: Berlin benim için sanatsal pratiğim açısından da, kişisel yolculuğum açısından da özel bir yerde bulunuyor, sanatımın toplumsal bir bağlamdan ayrı var olamayacağını, bununla beraber özgün eserler yaratabilmenin gerçek değerini anlamamı sağladı.
Kültür Friedrichshain Kreuzberg tarafından desteklenen kişisel serginizde hangi temaları işlediniz ve bu sergiyi hazırlarken dikkate aldığınız ana kavramlar nelerdi?
Cemre Atay: Kuir feminist bir çerçeveden göçmenlik, dini ve kültürel baskıların toplumsal etkilerini incelemeye çalıştım.
Geçtiğimiz yıl Zemin Art Space’de düzenlenen serginizle ilgili, eserlerinizin izleyiciler üzerindeki etkilerini ve geri dönüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cemre Atay: Oldukça tatmin edici, çok kültürlü ve orijinal bir deneyimdi, katılım sağlayan herkese ve bize alan açan Zemin ekibine teşekkür ediyorum.