NASA’nın Ağustos 2018’de fırlattığı Parker Solar Probe adlı uzay aracından ilk bulgular geldi. Fırlatıldığı yıl “Güneş’e en çok yaklaşan yapay cisim” unvanını alan araç, “touch the Sun (Güneş’e dokun)” diye anılan görev kapsamında hareket ediyor.
Ocak 2018’de Güneş’e 42.3 milyon km yaklaşan ve rekoru 1976’da fırlatılan Helios 2’den devralan araç, Güneş’in atmosferi koronanın daha önce keşfedilmeyen kısımlarını araştırıyor.
NASA’nın internet sitesinde yer alan açıklamaya göre araç, taç küreden üçüncü geçisini tamamladı. Aracın, buradan 24 kez geçmesi planlanıyor. Parker Solar Probe’dan gelen ilk sonuçlar, 4 Aralık’ta, saygın bilim dergisi Nature’daki 4 makalede yayımlandı. Bulguların, araştırmacıları yıldızımızın fiziğine dair temel soruları cevaplamaya daha da yaklaştırdığı belirtildi. Söz konusu bulgular, Güneş rüzgarının kaynağını ortaya çıkardı. Buna göre Güneş rüzgarları, koronada bulunan ve sıcaklığı 1,1 milyon derece olan serin deliklerden kaynaklanıyor.
Güneş rüzgarları olarak bildiğimiz plazma dalgası, yıldızın üst atmosferinden yayılırken, manyetik alan boyunca hareket ediyor. Ancak bu manyetik alanın yönü hızla tersine dönüyor ve sonra yeniden bir önceki halini alıyor. Bilim insanları “zikzak” diye isimlendirdikleri bu fenomenin, Güneş rüzgarlarını Dünya’ya doğru fıtlatabileceğini düşünüyor.
Güneş rüzgarları, dünyadaki elektrik şebekelerine veya telekomünikasyon araçlarına ciddi biçimde zarar verebilir. Bu nedenle bilim insanları, Güneş’e dair araştırmalarını derinleştirerek, bu rüzgarlardan hem gezegenimizi hem de uzaydaki astronotları korumayı amaçlıyor.
Sciencedaily’de yer alan habere göre, Kaliforniya, Berkeley Üniversitesi’nde fizik profesörü Stuart Bale, Parker Solar Probe’un keşif gezisini şöyle yotumladı: “1859’da dünyadaki telegraf ağını, 1972’de de Kuzey Vietnam’daki deniz mayınlarını patlatan büyük hava olayları yaşandı. Üstelik sadece, Güneş fırtınasının ürettiği elektrik akımından kanaklanıyordu.”
“1972’den çok daha teknolojik bir toplumuz. İletişim ağlarımız ve elektrik sistemlerimiz artık çok karmaşık. Yani Güneş’ten kaynaklanan bu olayların potansiyel zararı daha büyük” diyen Stuart, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uzaydaki bu hava olaylarını önceden tahmin edebilseydik, elektrik sistemlerinin bazı kısımlarını veya savunmasız durumdaki uydu sistemlerini kapatabilirdik.”
Çağla Üren / Independent Türkçe