Tekrar herkese merhabalar! Bu ay geçen makalemde kaldığım yerden devam ediyor ve Gergedan dergisinin Sürrealism Özel Sayısı’nı incelemeye devam ediyoruz.
Geçen ay bahsettiğim gibi derginin bu sayısının içeriği son derece zengin bu nedenle bu içeriğin kapsamının biraz daha anlaşılabilmesi için içindekiler sayfasını paylaşıyorum sizlerle.
Örneğin “Sanat” bölümününde Ferit Edgü’nün kaleme aldığı Gerçeküstücü Resim makalesi Sürrealist resim sanatını biraz daha iyi kavramak için okunması gereken makalelerden.
“Belge” bölümünde Andre Breton’un kaleme aldığı, Ragıp Ege tarafından çevrilen, ve Gerçeküstücülüğün ilk başlangıcı sayılan Sürrealist Manifestolardan 3.Bölümü (3.Manifesto) yayınlanmış. Bu bölüm Gerçeküstücülüğe dair en önemli Türkçe kaynakçalardan olma niteliği taşımakta. Bu bölümü “Bir Üçüncü Gerçeküstücülük Manifestosu ya da Başka Şey için Ön Kavramlar” adıyla 35 sayfadan başlamak suretiyle dergide bulabilirsiniz. (Breton’un kaleme aldığı bu manifestoların ilki 1929 yılında kaleme alınmıştır ve 1953 yılına değin yeni bölümleri yayınlanmıştır. İlerleyen makalelerimde sizler için 3.cü bölümde dahil olarak bu manifestoların tamamına değineceğim ayrı bir makale dizisinde)
Dergide ayrıca Breton’un Gerçeküstücü ekolde kaleme aldığı şiirlerinden bir bölümüne de yer verilmiş.
“Araştırma” bölümünde Gerçeküstücülüğün 1923 yılından 1987 yılına kadar aktif olduğu vurgulanarak çok önemli bir yazı kaleme alınmış 118. Sayfadan 142. Sayfaya kadar. Bu bölümde Philippe Soupault’dan Maurice Nadeau’ya Octavio Paz’dan Theodor Adorno’ya Cemal Süreya’dan Oğuz Demiralp’e kadar birçok önemli ismin makaleleri bir grup halinde bu bahsettiğimiz “Gerçeküstücülük 1923 – 1987” bölümünde işlenmiş.
Bu bölümü bir önceki makalemden beri tekrar tekrar vurgulamamın nedeni 1987 yılı Türk Sanat camiasının böyle önemli isimlerinin Gerçeküstücülüğün 1987 yılına değin aktif olduğunu üstüne basa basa vurgulamalarıdır. Zira günümüzde Gerçeküstücülüğün Salvador Dali’nin gruptan ayrıldığında sonlandığını iddia ederek bir bilgi kirliliğine sebep olmalarıdır. Oysa benim ünlü yönetmen Alejandro Jodorowsky’den 2011 yılında şahsen öğrendiğim, grupta oluşan kişisel anlaşmazlıklar nedeniyle Dali’nin başı çekerek gruptan ayrılmalarıdır. Fakat buradaki önemli nokta Dali dahil orijinal kadroda yer alan ve sonradan gruptan ayrılan herkesin ömürlerinin sonuna kadar kendilerini Gerçeküstücü olarak tanımlamaları ve sanatsal tarzlarını değiştirmeden aynı ekolde sanat eserleri üretmeye devam etmeleridir. Hatta yine 1980’li yıllarda Salvador Dali’nin dostu Profesör Ernst Fuchs tarafından kurulan Fantastik-Realism sanat akımında yer alan neredeyse bütün sanatçılar, kendilerini tanımlarken biryandan Sürrealist olarak tanımlamakta ve her iki akımın gerek sanatsal dil, gerek söylem olarak ne kadar birbirleriyle içiçe geçtiğini vurgulamaktadırlar. Salvador Dali’nin öğrencisi ve arkadaşı Oscar ödüllü HR Giger bile kendisini hem Fantastik-Realist hemde Sürrealist olarak tanımlamıştır vefat ettiği 2014 yılına değin.
Bir başka dikkati çeken bölüm ise 90.sayfada Rene Magritte’in kaleme aldığı “1 No.’lu Bildirge” Ekim 1946 makalesi. Burada Gerçeküstücülüğün sanatsal duruşu ve felsefesi hakkında ana tezleri Rene Magritte’in kendisinden okuma fırsatı buluyoruz. Gelecek ay bu diziye devam ediyorum çünkü bahsetmek gereken daha çok içerik var. Gelecek aya kadar sanat ile kalın!
Can Emed