Jorge Luis Borges’i okumak???? Dev bir ağaca çıkmaktır çıkılabilirse!…Ya anlamak???? Sanırım, okyanusun dalgaları arasında yüzmektir diye düşünüyorum.
Bütün büyük yazarlar gerçek bir düşünürdür. İşte Borges! Tam da böyle biri…
Başta düşünmek eylemi olmak üzere, her konuyla ilgili olarak fikir üretmiş, şiire duyduğu eğilimi , felsefeye de yöneltmiştir.
Hayatın hangi kapısını açsanız, Borges’le karşılaşırsınız.Ele avuca sığmayan zekası ve gözlemciliği, onu, insanlığın her alanında dolaştırmış ve çok sayıda eser vermesini sağlamıştır.
Borges, Arjantinlidir. 1899-1986 yılları arasında yaşamıştır. Küçük yaşta İngilizce konuşmaya başlamış; ailece Cenevre’ye taşındıktan sonra Calvin Koleji’nde okurken Latince, Fransızca ve Almanca da öğrenmiştir. Verlaine, Rimbaud ve Mallarme’’nin esrlerini bu sırada tanımış, böylece Sembolizm akımını öğrenmiştir. Schopenhaur’a yönelmiş, Walt Whitman’ı okumuştur.
Ailesiyle birlikte İspanya’ya taşındığında yazar olmaya karar verdi. Edebiyat gruplarıyla ilgilendi, Ultraistler’e katıldı. Ama bağımlılığı sevmediği için ,onlardan kısa sürede ayrıldı. Yazdığı deneme ve şiirlerle pasifizm, anarşi, Rus devrimi gibi bazı konulardan övgüyle söz ettiği iki kitap yazdı ama, sonra onları beğenmeyerek yok etti…
1921’de ailesiyle Buenos Aires’e geri döndü. Macedonio Fernandez’den etkilenerek yepyeni fikirlere yöneldi. Böylece her konuda kuşkuculuk dönemi başladı.
1923’te ilk kitabı olan Buenos Aires Tutkusu’nu yayınlattı. Ardından pek çok şiiri ve yazısı basılmaya başlandı. ‘Alçaklığın Evrensel Tarihi’ adlı eseri, daha önce basılmış karakterler ve fikirleri yeniden hikaye haline getirmekle oluşmuştu. Gerçeğin masalla yoğurulduğu bu tarza ‘Büyülü Gerçekçilik’dendi.Asıl ününü,1935’te yazdığı, hayali bir romanı eleştirdiği ,’Al Motasim’e Bir Bakış’ adlı hikayesiyle kazandı.
Para sıkıntısı nedeniyle kütüphanede çalışmaya başladığında, klasikleri okudu.Modern yazarları İspanyolca’ya kazandırmaya girişti. Wirginia Wolf ve William Faulkner’in eserlerini öncelikle çevirdi. O sırada yaratıcılığını kaybetme korkusu duymaya başlamıştı. Bu nedenle ‘Piere Menard, Don Quixote’un Yazarı’nı yazdı.Bundan sonra artarda pek çok eser yayınladı. Felsefik, gizemlerle gerçeklerin yoğurulduğu kitapların yanı sıra, El Hogar adlı eseriyle anti-semitizmi, faşizm ve Nazizm’i eleştiren politik makaleler de yazdı.
Peron yönetiminde işten atıldı. Ama bu olay ona çok faydalı oldu. Çünkü hem çeşitli yerleri gezdi ve Budizm’den William Blake’e kadar pek çok konuda seminer vererek epey para kazandı.
1949’da ikinci önemli öykü kitabı Alef basıldı. Peron devrilince ülkesine geri döndü. Bu arada gözlerini kaybetmişti. Buna rağmen Borges’i, Arjantin Ulusal Kütüphanesi Müdürlüğü’ne getirdiler. 1956’da Buenos Aires Üniversitesi’nde İngiliz ve Amerikan Edebiyatı profesörlüğüne atandı. Samuel Beckett’le birlikte Uluslar arası Yayımcılar Ödülünü kazandı. Bu dönemde kendini şiire verdi. Çünkü göremiyordu. Çeşitli Amerikan üniversitelerinde derslerine yine devam etti. Verdiği sayısız esere karşılık ,Nobel ödülünü alamadan, seksen yedi yaşında, karaciğer kanserinden hayatını kaybetti.
Eserlerinde çelişki düşüncesine çok önem veren yazarın kitapları şunlardır: Buenos Aires Tutkusu ,Yolun Ötesinde Ay, Denemeler(iki ayrı kitap), San Martin Defteri,Denemeler, Denemeler ve Eleştiriler,Alçaklığın Evrensel Tarihi,Sonsuzluğun Tarihi, Yolları Çatallanan Bahçe, Don İsidro İçin Altı Problem, Şiirler, Ficciones Hayaller ve Hikayeler, didaktik hikayeleri, fantastik hikayeleri,Alef,Eleştiriler(iki kitap), Ölüm ve Pusula, Öteki Soruşturmalar, Denemeler, Şiirler, Adolfo Bioy Casares ile iki senaryo, Eleştiriler, Kısa Hikayeler, Hayali Varlıklar Kitabı,diğer eleştiri, deneme ve hikayeler.(Bazılarını arkadaşlarıyla beraber yazmıştır.)Sonsuz Gül, Yedi Gece, Dantevari Denemeler ve daha pek çok deneme, öykü ve şiir.Dersler.
En beğenilen eserleri : Atlas, Büyük Taş Yüz,Alef, Konuk Kaplan ve Lord Arthur Savile’in Suçu.
Jorge Luis de Borges, çağdaş yazarların pek çoğunun yazış tarzını ve sanat anlayışlarını hemen hemen tek başına değiştiren çok büyük bir yazardır.
Erte Oyar