1986 doğumlu İzmirli tasarımcı ve heykeltraş Emre Ezelli yakın zamanda Viyana’da 4. kişisel sergisini gerçekleştirdi. Sanatçı hem Türkiye’de hem de yurt dışında sanatsal çalışmalarına devam ediyor. Kendisiyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
– Öncelikle yakın zamanda sanatseverlere sunduğunuz ‘’Dichotomy’’ den konuşmak istiyorum. Bu çalışma nasıl ortaya çıktı? İnsanlara bir mesaj vermek veya amaç için bir ürün mü arıyordunuz yoksa tamamen aklınıza ilhamla gelen ani bir çalışma mı oldu?
Emre Ezelli: Paradoxlar ile ilgili tesadüfen bir makale okurken kavram ilgimi çekmişti; sonrasında da Chris Jenks’in Temel Sosyolojik Dikotomiler kitabını edindim. Bu süreçte de kağıt kolajlarımı bir konsept altında toplayıp sergileme projem vardı fakat kararsızdım.
Süreç ile ilgili yaşadığım belirsizlik ile kavramın iç içe girdiğini fark edip kolları sıvadım.
– Dichotomy’de ilham sürecinin zorlu taraflarını da kullanarak bir ürün oluşturduğunuzu gördüm. Karşılaştığınız sorunları ve kaosu bir fırsat olarak görmek bu serginin bir öğretisi olabilir mi?
E.E.: Kesinlikle Dichotomy paradox olarak doğru ve veya yanlış karar, kararsızlık anı bile olsa yaptığınız seçimin yanı sıra tercih etmediğiniz, elediğiniz seçenek de sizi ikilemde bırakabiliyor.
– Kullandığınız malzemeler hakkında bilgi verir misiniz? Kullanacağınız malzemeleri nasıl belirliyor ve bu buluntu parçaları birbiriyle birleştirirken nelere dikkat ediyorsunuz?
E.E.: Kullandığım malzemeler beni tesadüfen buluyor, örneğin son sergimde kullandığım karakterlerimin çoğu kitaplığımda yıllardır biriktirdiğim dergi ve mecmualardan kesip topladığım parçaların bir araya gelmesi ile oluştu.
– Dichotomy ile sizin vermek istediğiniz mesajlarla insanların aldığı mesaj arasında çok fark var mıydı?
E.E.: İzleyicilerin düşünceleri genellikle alt metinlerim ile paralel olarak ilerliyor, çünkü karakterler ve hikayeleri en azından çözümleme yapabilmek için düşünce başlangıçlarının temellerini atmak için yol gösteriyor.
– Yarattığınız hikayeler içsel bir ürün mü yoksa çevreyi gözlemleyerek mi kurguluyorsunuz?
E.E.: Hikayelerimi ve karakterlerimi gözlemlerimden yola çıkarak kurgulamaya özen gösterdim, böylelikle alt metinlerindeki başlangıçlarına rehberlik edebiliyorum.
– Dichotomy’deki en sevdiğiniz eseriniz hangisi? Hikayesi nedir?
E.E.: Hepsini çok seviyorum, konsept olarak bakıldığında bütünüyle bir konunun altını çiziyorlar.
Size beni en çok etkileyenlerden bir tanesini anlatmak isterim. (uykulu – uykusuz) sleepy & sleepless. Bu iki kavram farklı şeyleri çağrıştırsa da çoğu insan üzerindeki etkisi aynı.
– Çalışmaya başlamadan önce özellikle yaptığınız size ilham verdiğini düşündüğünüz bir şey var mı?
E.E.: Günlük hayat bana ilham veriyor, yeni insanlar ile ummadığınız bir yerde tanışmak uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız ile köşe başında karşılaşmak, lisanını bilmediğiniz biri ile diyalog kurmak. Bu sergimde ağırlıklı olarak diyalog çözümlemelerimin üstüne gittim.
– Çocukluktan bu yana sanatla bağınız hiç kopmamış. Peki hala çocukluğunuzdan ilham alıyor musunuz?
E.E.: Evet, küçükken çok meraklı idim, çantamdan suluboya defterim ve kırmızı kalemim olmadan dışarıya çıkmazdım. Bugün bile eski çizimlerime baktığımda kendimi keşfetmemde ve nasıl başladığımı hatırlamam için bana yardımcı oluyor.
– Türkiye’de ve yurt dışında sanata bakış açısı hakkında ne gibi farklar var sizce? Bu konuda ülkemizde iyi, bir de geliştirmemiz gereken konulardan bahseder misiniz?
E.E.: Şöyle cevap verebilirim; herhangi bir sergi sonrasında gördüğüm kadarıyla en az konuşulan şey sergilenen eserler! Sıralama tam tersi olsa keşke, her sergi sonrası eserleri enine boyuna tartışsak ve eserin bize kazandırdığı düşünme şekli, bakış açısı ile hayatlarımızı yorumlasak ne keyifli olurdu.
– Gelecek çalışmalarınızdan ve planlarınızdan bahseder misiniz? Özellikle Türkiye ile ilgili bir planınız var mı?
E.E.: İlerleyen günlerde New York’da bir sergim olacak, yepyeni bir proje ve bunun için çok heyecanlıyım. Ayrıca Dichotomy sergim için Istanbul’da bir galeri ile görüşmelerim devam ediyor muhtemelen ocak ayının 3. haftası gibi aynı konuyu farklı bir disiplin ile ele alarak tekrar sergileyeceğiz.
Diğer yandan henüz oluşum aşamasındaki projelerim için Hollanda’da bir galeri ile birlikte ilerleme konusunda anlaşma sağlamak üzereyiz. 2020 benim için yoğun bir yıl olacak diyebilirim.