Niçin kötü şiir yazıyorsun biliyor musun? Çünkü kaleminden çıkan şiirin isyanını aldırmışsın. Çünkü şiirinin estetiği, anlamı, biçimi vs kadar “hesabı” da var. Çünkü o şiiri, daha yazmadan “nerede yayımlatabilirim?” sorusuyla sakatlıyorsun.
Çünkü isyanı alınmış, hesabı olan bir şiir ne kadar şiirse seninkisi de o kadar… İsyanı alındığı için ve hesabı olduğu için aşk da yok… Olması gerektiği halde isyanın olmadığı yerde her duygu iğreti duran bir teferruattır. Sanatın, piyasayla sakatlanmış… Seni, “facebook”ta beğendiklerin, şiir yazdığın ellerinle alkışladıkların yok ediyor. Her edebi etkinliğin bir hesap için…
Bunca sansürü, hakareti üstüne çeken yazılarımızı okurken içinden “çok haklı” diyorsun ancak piyasa edebiyatının köşe taşları ile aranı bozmamak için susuyorsun.
Siyasal yolsuzluklara ve hırsızlıklara tepki gösterdiğin halde, edebiyattaki benzer yolsuzluklara niçin tepki göstermiyorsun? Bu korkunç sessizliğinin nedeni nedir?
Çünkü edebiyat piyasasının “besin zinciri”ne belli ölçeklerdeki çıkarlarla bağlısın. Minicik çıkarlarla edebiyat iktidarının piramidine bağlanmış durumdasın.
Edebiyat iktidarının varlığından besleniyorsun, edebiyat iktidarı ile arasını bozmak istemiyorsun.
-Bir yayınevinden kitabın çıkacaktır…
-Edebiyat iktidarının aparatı bir dergiye yazı göndermişsindir…
-Bir ödül almışsındır…
-Bir ödül beklentisi içindesindir…
-Yeni kitabın, edebiyat iktidarının bir dergisinde tanıtılacaktır…
Küçük bir şiirin bir dergide yayımlanacak diye o derginin editörünün apaçık sahtekârlığını görmezden gelirsin. Bir ödül alma olasılığın var diye o ödüldeki apaçık torpili görmezden gelirsin.
SEN, edebiyat iktidarının dayandığı “milli irade”sin.
Taylan Kara