İlki 2018 yılında Jon Turteltaub yönetmenliğinde çekilen Meg filminin devam filmi olan Meg 2: The Trench, Türkiye’de gösterime girdiği adıyla Meg 2: Çukur’un yönetmen koltuğunda bu kez Kill List (2011), Sighseers (2012), A Field in England (2013), High-Rise (2015), Rebecca (2020), In The Earth (2021) gibi filmlerin de yönetmenliğini yapmış olan Ben Wheatley oturuyor. Steve Alten’in The Tench adlı romanından Jon Hoeber, Ercih Hoeber ve Dean Georgaris tarafından senaryoya uyarlanan filmin görüntü yönetmenliğini Haris Zambarloukos üstlenmiş. Müzikleri Harry Gergson-Williams tarafından yapılan filmin oyuncu kadrosunda ise ilk filmde yer alan Jason Statham, Shuya Sophia Cai, Cliff Curtis’e bu kez Sienna Guillory, Skyler Samuels, Melissanthi Mahut, Page Kennedy, Jing Wu, Kiran Sonia Sawar gibi isimler eşlik ediyor.
Filmin konusunu devasa Meg’lere ve amansız çevre yağmacılarına karşı mücadele eden bir araştırma ekibinin hikâyesi oluşturuyor. Kötü niyetli bir maden operasyonu sebebi ile görevleri tehdit edilen ve zora giren ekibin yolculukları kaosa sürüklenir. Hayatta kalmak için yüksek riskli bir savaşın içine giren araştırma ekibi, zamana karşı nabız gibi atan bir yarışta acımasız yırtıcıları zekâlarıyla alt etmeye ve onları geride bırakmaya çalışır.
İlk Filmde Ne Olmuştu?
Yine Steve Alten’in romanından sinemaya uyarlanmış olan 2018 yapımı Meg: Derinlerdeki Dehşet filminin konusunu neslinin tükendiği sanılan bir devasa yaratığın araştırma ekibine yarattığı dehşet oluşturuyordu. Neslinin tükendiği sanılan devasa bir yaratık Pasifik Okyanusu’nun en derin noktalarından birinde, uluslararası araştırma programında görev alan derin sular denizaltı mürettebatının karşısına çıkarak onlara saldırır. Tarih öncesinden gelen Megaladon adlı 22 metrelik köpek balığı karşısında zaman daralırken deniz kurtartma uzmanı dalgıç Jonas Taylor, mürettebatı kurtarmak için Çinli deniz bilimci Dr. Minway Zhang tarafından işe alınır. Yıllar öncesinde bu ürkütücü yaratıkla karşı karşıya gelen Taylor, şimdi gelmiş geçmiş en büyük yırtıcıyla tekrar yüz yüze gelmek ve korkularının önüne geçip hayatını riske atarak herkesi kurtarmak zorundadır.
Serinin İkinci Filminde Bizi Ne Bekliyor?
Meg 2, kült bir yapım olan ve geçen yıl serisine yenisi ekleyen Jurrasic Park (1993) göndermesiyle yolculuğuna başlayan ve T-Rex ile açılış yapan film sonrasında günümüze geçerek ilerlemeyi tercih ediyor. Önceki filmde olduğu gibi Jason Statham’ın canlandırdığı Jonas Taylor isimli çevreci karakterimizin okyanuslara kimyasal atık bırakan bir gemideki aksiyonu ile ilerleyerek, ilk filmde karşımıza çıkan kuruluşun yeni geliştirdiği bilimsel çalışmaların bağışçılarla buluştuğu bir gala ile devam ediyor. İlk filmde yakalanmış olan yavru Megaladon’un da bilimsel çalışmalar için kurumun elinde olduğunun izahı sonrası ise keşfedilmemiş alanlara denizaltı ile girilmesi ile olaylar tam anlamıyla başlıyor.
Sinemanın teknik açıdan gelişen bütün gücünün kullanıldığı filmde; denizaltı çekimleri ve yaratıkların görüntüleri gibi sekanslar oldukça başarılı. Alt metinlerde yer alan okyanusların ve dünyanın kirletilmemesi, ekolojik düzenin bozulmamasına dair söylemler film ilerledikçe maalesef bizzat filmin kendisi tarafından çürütülmeye başlanıyor. Özellikle de yüzyıllardır ortada olmayan bir tür olan megalodonların insanlar nedeniyle yüzeye çıkmaları sonrası “insanlık adına” büyük bir keyifle (!) katledilmeleri bütün bir filmin emeğini ve alt metnini bir avuç çöpe dönüştürüyor. İlk yarıdaki aksiyonun yerini ikinci yarıda mantıksızlıklar silsilesi alıyor. Arada devamlılık hataları da bulunan film, başlangıcında Jurassic Park’a yaptığı saygı duruşlarına devam ederken, kült köpekbalığımız Jaws (1975) göndermelerini de ihmal etmiyor. Hatta bir ara çok moda olan farklı türden dev yaratıkların karşılaşma sahneleri de bonus olarak izleyicilere mantık duygusunu bir kenara bırakmayı başarabilirlerse keyifli anlar yaşatmayı vaat ediyor.
Sonuç olarak Meg 2; aksiyonu ve mantık hataları bol olmakla birlikte izle ve unut sloganını kolunun altında taşıyan bir film. Jurrasic Park ve Jaws gibi kült filmleri sevenler gerilimli dakikalar için özellikle yaz ayında tercih edebilirler!
* Bu yazı ilk olarak Gizem Şimşek Kaya’nın web sitesinde yayınlanmıştır. Diğer yazılarına da ulaşmak için: www.gizemsimsekkaya.org
Gizem Şimşek Kaya
