Merhaba bir uluslararası caz gününde caza yön vermiş bir kadının hikayesiyle karşınızdayım.
Bu cinsiyetçi bir yazı olacaktır baştan söylemekte fayda görüyorum.
Naima.
Koca bir dünyanın müzik anlayışını değiştiren kadın. İki çocuğuyla John Coltrane ile evlenen Hintli kadın.
Daha önce de Hint estetiğinin temellerinden bahsettiğimde dini öğelerin estetik anlayışlarını etkilediğini söylemiştim. Naima bize çok farklı bir estetik armağan etti. Coltrane’in cazını, Coltrane’in saksafonunu, Coltrane’in müziğini bize bahşeden o mükemmel kadın. Caza yön veren on şarkıdan bir tanesidir Coltrane’in “Naima”sı.
Coltrane Naima’ya aşık olur, evlenirler. Müthiş bir aşk hikayesi. Coltrane’in uyuşturucu ve alkol kullanmasını istemeyen Naima, islam dinine mensup bir kadındı. Coltrane, aşkının dinine saygı duyduğundan mı, yoksa aşkı için mi bilinmez, uyuşturucu ve alkolü bırakır. Fakat bu, kendini kısıtlanmış hissetmesine sebep olmuş olabilir. Biraz düşününce kısıtlandığı kanısına vardım. Bu kısıtlanmış gibi hissetmenin tadını biliyorum. özgür hissedememe, uçamama.. (bknz. Bird’in müzik tanımı)
Burada uyuşturucu ve alkol olumlamıyoruz elbette. Biz, Coltrane’in Naima’sına dönelim.
Kimi müzikolog araştırmalarında olmayan, kısıtlı bilgiler ile cazın ortaya çıktığı dönemin kültürel etkileşim üzerine olduğunu düşünüp, biraz underground tarih araştırması yaptım. Amerika’nın sürekli köle zihniyetine sahip bir ülke olduğunu biliyoruz. Demiryolu, ray döşeme işinde Hint’li köleleri kullanmışlar. Muhtemelen Hint’li köleler kendi şarkılarını da gittikleri topraklara götürmüştür. Bu varsayım hiç de saçma bir varsayım değil bence. Ben de nereye gitsem kendi müziğimi götürüyorum mesela. Gittiğim yerdeki müzik ile, kendi müziğimin iç içe geçmesini aşkla tanımlayabilir miyim? Bilinmez. Coltrane ve Naima tanımlamışlar. O zaman ben de tanımlayabilirim. Aşk, bir iç içe geçme biçimidir diye aforizma kasan afili bir alıntı yapsam, yazı daha da keyifli hale gelebilir, belki yeni bir filozof daha keşfedebilirdi henüz aşkı kendi içinde tanımlayamayan kişiler. Beni ilgilendirmez. Ben nasıl biliyorsam öyle anlatırım aşkımı.
Aşk bitti esere dönüyoruz.
Coltrane’in Naima’sını form analizcileri analiz etsin de bakalım daha önceki caz yürüyüşlerine benziyor mu benzemiyor mu anlatsınlar bize. Hepsini de ben araştıracak değilim. Zaten araştırıp benzemediğini söylüyorlar. Naima tam da Hint estetiği ile caz estetiğinin birleşimi, iç içe girişidir. Armonik altyapı olarak tabi. Yine de detaylı bir araştırma yapmakta fayda var. Buyrun incelemeniz için eserin notası;
Coltrane bir zaman sonra tekrar uyuşturucu ve alkol kullanımına başladığında, Naima Coltrane’in ona olan aşkının öldüğünü düşündüğünden, ya da bir kafirle evli olmak dinine aykırı olduğundan Coltrane’i terk ediyor. Hayatımda duyduğum en ilginç aşk hikayesi olabilir. Daha önce hiç böyle bir ayrılık hikayesi duymamıştım.
Coltrane Naima’nın gidişini değil de, sanki Naima’ya olan aşkını onun dilinde, ona anlatabilmek için onun adıyla hitap ettiği bir şarkı yapıyor. Şarkının adı ‘Naima’. Şarkının adı cennete düşen ilk yağmur tanesi de olabilirdi. Biz severiz böyle aşkı anlatan romantik eserler yazan müzisyenleri. Fakat Coltrane şarkıyı, bizi değil Naima’yı muhatap alarak çalıyor ve muhtemelen Naima’ya bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Coltrane’nin bu söyledikleri (eser analizinde melodileri çözümlerken cümle terimini kullanırız) caza yön veren şarkılar arasına giriyor.
Naima’nın bu kısa hikayesinden anlıyoruz ki, burada kahramanımız Coltrane değil Naima olabilir. Kimi cinsiyetçi yaklaşımlar erkek övebilir “ne sevmiş be” diyerek. Kimi cinsiyetçiler de “kadının gücü cazı yendi” diye slogan atabilir. Ben nasıl da aşkı anlatan bir eser diyip sıyrılan ekiptenim, sevgiler.