İngiltere’nin Cheddar Boğazı bölgesinde yapılan yeni bir araştırma, insanlık tarihinin karanlık bir yönünü gün ışığına çıkardı. Mendip Tepeleri’ndeki Charterhouse Warren‘da bulunan 37 erkek, kadın ve çocuğa ait kalıntıların yeniden incelenmesi, Britanya tarihinde bugüne kadar keşfedilen en büyük ölçekli yamyamlık (antropofaji) vakasını ortaya koydu.
Arkeolojik bulgular, kurbanların toplu halde öldürüldükten sonra etlerinin tüketildiğine dair izler taşıyor. İnsan kemiklerinde bulunan kesik izleri, dişlerden kaynaklanan çizikler ve et işleme belirtileri, yamyamlığın şiddet içeren bir olay sonucu gerçekleştiğini gösteriyor.
Tarih boyunca yamyamlık suçlamaları genellikle propaganda aracı olarak kullanıldı. 1979’da yayımlanan “Yamyamlık Efsanesi” adlı kitabın yazarı William Arens, yamyamlık iddialarının çoğunlukla ırkçı ve sömürgeci bakış açısından kaynaklandığını öne sürdü.
Bilimsel araştırmalar, yamyamlığın farklı nedenlerle ortaya çıkabildiğini gösteriyor. Papua Yeni Gine’deki Fore halkı arasında görülen kuru hastalığının, cenaze törenleri sırasında beyin dokusunun tüketilmesiyle yayıldığı tespit edildi. Bu durum, yamyamlığın her zaman vahşi bir eylem olmadığını, kimi zaman kültürel ritüellerin parçası olabildiğini ortaya koydu.
Arkeologlar, dünya genelinde farklı dönemlere ait yamyamlık kanıtları buldu. İspanya’nın Atapuerca dağlarındaki mağara sistemlerinde, modern insandan yaklaşık 800 bin yıl önce yaşamış Homo antecessor türüne ait kemikler üzerinde kesik izleri tespit edildi. Kuzey Amerika’nın güneybatısında ise Ancestral Puebloan kültürüne ait kalıntılar, kuraklık döneminde yaşanan yamyamlık vakalarını belgeledi.