Bugün, Giovanni Bellini‘nin National Gallery‘de sergilenen orjinal ismiyle “Madonna Del Prato” (Madonna of the Meadow) tablosuna bakıyoruz. Biçimsel analiz teknikleri ile bu resmi okumak için betimleme ile başlamak gerektiğini irdeliyoruz.
Bir resmi okurken ölçek, kompozisyon, resim düzlemi, biçim, çizgi, renk, ışık, ton, gölge, doku ve desen öğelerinden yararlanırız. Bunlar betimlemeyi bir araya getiren öğelerdir. Tablonun boyutu, tabloyla kurduğumuz bağlantıyı büyük ölçüde etkiler çünkü “bakmak” ölçek ile ilgili burada devreye girer. Şöyle ki, çok büyük ölçekli bir tabloya bakarken resmi bir bütün olarak görmek istediğimizden tablodan biraz uzaklaşırız. Ancak küçük ya da orta ölçekli bir tabloda her detayı yakalamak için resmi içgüdüsel olarak yakından incelemek isteriz. Bu, orta ölçekli bir tablo. Meryem figürü, çerçevenin büyük bir kısmını kaplıyor. Kıyafeti tablonun en alt kısmına kadar uzanıyor. Aşağı doğru genişlemesi gözümüzde piramit etkisi yaratıyor. Sanatçı, Meryem’i ön plana yakın konumlandırarak ufuk çizgisinin önündeymiş hissiyatını bize veriyor. Işlenmiş tarım arazisi, bulutlar, çayır yatay düzlemde gruplar oluşturuyor. Dikey düzlemde de mimari öğeler mevcut. Meryem’in başının nazikçe aşağıya doğru eğilmiş olarak resmedilmesi, bize duygusal olarak samimiyet ve şefkat duygusunu veriyor. Parmak uçlarını birleştiren Meryem’in avuç içlerindeki renk yoğunluğu etkileyici unsurlardan biri. Resim düzlemini atmosferik ve doğrusal olarak adlandıran kavramlar belirliyor. Meryem’in elleri arasındaki alan ve Çocuk İsa’nın başıyla bize bir açı sayesinde paralel bir düzlem yaratması buna bir örnek. Ortogonal çizgiler ufuk noktasında birleşmiş ve bulutlardan dağlara olan mavi ton ile bir mesafe ve ufuk çizgisinden uzaklık hissiyatı ustaca biçimlendirilmiş. Biçim, düzlemde yer alan cisimlerin nasıl tasvir edildiği ile ilgili bize ipuçları veriyor.
Biçimi çizgiler belirler ve bu bağlamda sınırları belirlemek için kontur çizgilerinden yararlanılmış. Ağaç dalları, Meryem’in kıyafeti ve mimari öğelerin çizgileri bir kontur etkisiyle netleştirilmiş. Üç ana renk grubu ve ton resme hakim; mavi, kırmızı ve sarı. Renk, bir anlamda ışık görevi görür. Burada güneşli bir günde görülen ışık dalgalarının resme yansıttığı güneş ışığı sol taraftan oldukça yüksekten yere doğru yansıyor. Sağ kolunun ön kısmı ve Çocuk İsa’nın yüzü aydınlık, tutarlı bir ışık ve gölge algısı yaratıyor. Renk tonları aydınlıktan gölgeye geçiyor ve yüce Chiaroscuro tekniği ile düzlemde bir üç boyut etkisi yaratıyor. Resmin pek çok yerinde, en ince ayrıntıyı bu renk tonlarında görüyoruz. Yağlıboya malzeme olarak farklı dokuların betimlenmesi için çok uygundur. Dokuların çeşitliliği, ciltte ve kıyafette yarattığı pürüzsüzlük ile çakıl taşları ve tarlada yarattığı pürüzlü tasvir bize doku kontrastını veriyor. Son olarak desene değinecek olursak; desen bir biçimin tekrarlı bir şekilde kullanılmasıyla yaratılır. Böylece dekoratif bir alan sunulur. Meryem’in kıyafetindeki altın işleme detayı, tekrar eden şekilde çakıl taşları ve ağaç yaprak biçimleri desene örnek olarak verilebilecek unsurları oluşturuyor.
Hazal Tanrıverdi