Çocuklar sünger gibidirler, verileni hemen alırlar… Küçük yaşta çok yüklenirseniz, herhangi bir sakatlıkları da yoksa, mutlaka sonuç alırsınız. Bu da erken olgunlaşmaya, doyuma ve sonrasında da en ufak bir başarısızlık noktasında sporu bırakmalarına neden olur…
Küçük yaştan itibaren aşırı yüklenilmiş ve profesyonel olmuş sporcuları örnek verenler mutlaka çıkacaktır; ancak bu yüklenme yüzünden tenisi bırakan sakatlanan ve nefret eden yüzlerce sporcudan nedense hiç kimse bahsetmez.
O sporcuların hepsi de nasıl da önemlidir oysa!.. Bir kişi başarılı olur, 100 kişi ise bu sporla ilgili kötü anılarla tenise veda eder. O kadar büyük hayal kırıklığı yaşarlar ki, ileriki yaşlarda ellerine raket bile almazlar. Doğal olarak da kendi çocuklarını bile tenise özendirme zahmetinde bile bulunmazlar.
Tenis, kaybetme duygusunun en yoğun yaşandığı sporlardan biridir. En basit hâliyle ve bilindik bir örnekle açıklarsak bunu; onca maçlık bir turnuvayı yenilmeden bitiren sadece bir kişi çıkacaktır. Yenilmeyi hazmedemeyen ve yenilgiden gerekli dersleri çıkaramayan biri, arkasında kim olursa olsun sporda tutunamaz. Aileleri ve antrenörleri için de geçerlidir bu durum.
Sürekli başarı başarı diye tutturuyoruz…Peki ama, nedir başarı; hiç düşündük mü bunu?
Sporda her sonuç bir şampiyonluktur aslında. Bir sporcunun ödülü şampiyonlukken, diğerininki mücadele etmeyi, bir başkasınınki de dürüstlüğü ve etik olmayı öğrenmektir.
Günümüzün çocuklarında ve gençliğindeyse başarı kavramı bambaşka boyutlardadır: Farkındalığın iyiden iyiye hasıraltı edildiği bir düzlemde çocuklar ve gençler için başarı kavramı, genelde önlerindeki ekranda oynadıkları oyunlarda, başka bir aşamaya geçmek üzerine kurulmuş durumdadır. Aralarından pek azı içinse, uğraştığı sporda kendini geliştirme yolunda yapılan antrenmanlarda ve akıtılan terlerde gizlidir başarı.
Peki, işin diğer boyutunda antrenörler için başarı kavramı nereye oturmakta ve ne anlam ifade etmektedir; biraz da buna değinelim:
Antrenörler de 9-10 yaşındaki bir sporcunun şampiyonluğu ile asla böbürlenmemeli, başarıyı gereğinden fazla sonucu odaklı değerlendirmemelidirler. Ne kendilerine mal edecekleri başarılarla ne de çocukların üzerine yıkacakları başarısızlıklarla kendilerini ve kariyerlerini var etmemelidirler.
Biz tenis hocaları ve antrenörler tenis dünyasındaki tüm gelişmeleri ve haberleri yakından takip eder, öğrenci ve sporcularımıza bunların doğrultusunda tenis hakkında doğru şeyleri öğretmeye ve uygulatmaya elimizden geldiğince büyük özen gösteririz. Tenis öğrettiğimiz, teknik ve becerilerini geliştirmelerinde yol gösterdiğimiz bu çocukların aynı zamanda bizleri yansıtan ve gösteren birer ayna, birer vitrin olduklarının da sonuna kadar bilincindeyizdir. Aynı bilinçle onlarla birlikte çıktığımız bu uzun yolda; içlerinden bazıları yetenekleri ve azimleri doğrultusunda çok büyük başarılara imza atarlarken, bazılarıysa deyim yerindeyse silinip giderler… Bunların hepsi de metanetle karşılanması gereken son derece doğal süreçlerdir.
Yetiştirdiğimiz ve eğittiğimiz çocuklar; karakter yapıları, motivasyonları ve yetenekleri doğrultusunda farklı farklı eğilimler gösterirler. Kimisi zaman içerisinde piştikçe ve yeterli düzeye geldikçe profesyonelliğe uzanırken, kimisi de amatör bir şekilde bu sporu sürdürmeye ya da tamamen bırakmaya karar kılarlar. Profesyonelliği seçenlerin bu yetilerini ve becerilerini nesilden nesile çocuklarına ya da yakınların da aktarmaları -ki tenis sporu bunların örnekleriyle doldur- bizleri her zaman mutlu etmiştir. Sonuçta kazanan her şeyden önce tenis sporu ve evrimi olur ki, bizim için bundan daha büyük bir mutluluk ve gurur olamaz.
Sporun her alanında yaşın önemine tekrar tekrar değinmemize herhalde gerek yok. Hemen her alanda olduğu gibi, tenise de erken yaşlarda başlamak oldukça önemlidir. Ve tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, teniste de her yaşın kendine özgü bir öğrenme ve uygulama kapasitesi vardır. Zamana dair bir şeyi kaçırdığınız an, onu bir daha geri döndürme ya da üzerinden geçme şansınız olmaz.
Bizim için en önemli şeylerden biri de, tenisin, öğrenci ve sporcularımızın hayatında kalıcı bir yere sahip olabilmesi, hatta mümkünse yaşam felsefelerinin ayrılmaz bir parçası hâline gelebilmesidir. Zaten bu gerçekleşirse, antrenörleri ve yol gösteren eğitmenleri olarak onların hayatlarında bizler de kalıcı bir yere sahip olabiliriz ki, gurur ve mutluluğumuz kat be kat artmış olur.
Değerli veliler;
Şunu asla unutmayın ki; çocuğunuzun doğru yaptığı her şeyden gurur duyun ve hiçbir şekilde onun üzerine gitmeyin. Hele ki tenise başlamasını teşvik etmiş ve elinden tutarak bizlere yönlendirmişseniz, en başta çocuğunuza da, biz hocalarına da sonuna kadar güvenin bu konuda. Başarıyı bir an önce yakalamaları için, onları köşeye sıkıştırıp sıkboğaz etmeyin, aksine hemen her konuda rahat bırakın onları; unutmayın ki tenis de tıpkı diğer sporlar gibi, hatta hayatın parçası olan her şey gibi uzun, çok uzun soluklu bir yol. Ve bu yolda ürkütmek yerine, onlarla birlikte yürüyüp, yanlarında ve arkalarında olduğunuzu her zaman hissettirin onlara. Ki özgüvenleri, karakteriyle birlikte gelişip serpilebilsin ve hayata çok da daha sağlam adımlarla tutunmayı öğrenebilsinler. Tüm bunlar gerçekleşirse, zaten başarı da kendiliğinden peşi sıra gelecek, siz de onlar da zaferi ve mutluluğu aynı anda tatmış olacaksınız.
Bu uzun soluklu yazımı şu an 13’ünde olan çok sevdiğim bir öğrencimin birkaç yıl önce bana yazdığı anlamlı bir yazıyla noktalamak istiyorum (Noktası virgülüne dokunmadan):
“EN EĞLENCELİ SPOR TENİSTİR, TENİS İÇİN ÇOK ÇALIŞMAK GEREK. ÖRNEĞİN TENİSÇİLER VE TENİS ÖĞRETMENLERİ ÇOK ÇALIŞARAK BU KADAR İYİ TENİSÇİLER OLDULAR. TENİS ÖĞRETMENLERİ BİZLERE TENİS ÖĞRETMEK İÇİN ÇABA GÖSTERİRLER. TENİSÇİLER İSE BİZİ EĞLENDİRMEK İSTER. BUNLARIN HEPSİ BİRLEŞEREK MÜKEMMEL BİR TENİS ORTAYA ÇIKIYOR. BEN BUNU SÖYLÜYORUM. ÇÜNKÜ BEN DE TENİS OYNUYORUM VE ZEVK ALIYORUM BENİM HAYATIM TENİSLE ÇOK DAHA GÜZEL VE EĞLENCELİ. BİR SPOR YAPTINIZ VE SIKILDINIZ, PES ETMEYİN HEMEN TENİS OYNAMAYA BAŞLAYIN. HAYATINIZ ÇOK MU SIKICI HEMEN TENİS OYNAYIN… UNUTMAYIN ARADA KIZABİLİRLER. TENİS OYNAYIN HAYATINIZ GÜZELLEŞSİN … Roksi 🙂“
İşte çocuğunuzun gözünden bu mükemmel spor tam da böyle görünüyor, böyle yaşanıyor ve ifade biçimini böyle buluyor… Bunun üzerine başka ne denebilir ki?!
Refakatiniz ve sabrınız için teşekkür eder, tenis ve spor dolu bir yaşam dilerim.
Serkan Altun Levent Tenis Kulübü Performans Tenisi Baş Antrenörü
tebrikler Serkan hocam ellerinize sağlık çok güzel bir yazı kaleme almışsınız.
Yazıyı beğenerek okudum.Oğlumun basketbol oynadığı dönemlerdeki yaşadıklarımızla da bağ kurunca çok doğru tespitler olduğunu gördğm. Tebrikler Serkan Hocam
Güzel yazı kalemine sağlık, ağaç yaşken eğilir,tenis güzel bir spor sizin gibi eğitmenler olduğu sürece dahada güzel.