MÖ 31 Actium Deniz Savaşıyla Mısır’ı da hakimiyeti altına alan Roma, tüm Kuzey Afrika’ya hakim bir hale geldi. Antik Yunan kültürüyle harmanlanmış olan Kuzey Afrika’nın artık yeni bir sahibi vardı. Ancak Roma, ele geçirdiği her bölgede yaptığı gibi yerel kültürleri tamamen kırmamış kendi kültürü baskın gelecek şekilde bir Romalılaştırma programı uygulamıştır.
Roma kültlerinin şaşaasını gösteren büyük tapınaklar yaptırmış, belli oranda civitas/yurttaş kitlesini bölgeye yerleştirmiş, yerel halkı yurttaşlığa özendirmiştir. Latince öğrenimi de önemli bir noktadaydı. Latince bilen yerel halktan kimseler daha çabuk yurttaşlığa geçebiliyorlar ve bunun meyvelerinden faydalanabiliyorlardı.
Roma idaresi altındaki Mısır’da, bilimsel çalışmalar, Antik Yunan zamanında olduğu gibi devam etmiştir. İmparatorluk sınırları içerisinde Latincenin yanında Yunanca bilmek çok büyük bir prestij getirirdi. Romalı büyük figürler, kendilerini Antik Yunan ve Hellen dünyasından kimselerle devamlı olarak kıyaslarlardı. Bunun en bilineni Iulius Caesar’ın kendi hayatındaki başarılarla Büyük İskender’in başarılarını kıyaslamasıdır.
Pax Romana/Roma Barışı denilen dönemde yaşayan ünlü Romalı hatip Aelius Aristides yaşadığı zamanı şu sözlerle betimlemiştir;
Yaşanan tüm dünya […] eski elbisesini bir kenara bıraktı ve […] ve her türlü zevk.
[…] Her yer jimnastik salonları, çeşmeler, geçitler, tapınaklar, el sanatları ve okullarla dolu. […] Gerçekten de şehirler ışıltı ve zarafetle parlıyor.
İmar programları önemliydi ve gerektiğinde imparatorlar, bizzat bunların yürütücüsü olurdu. Erken İmparatorluk Dönemi’nde, Cyrenaica/Sirenayka’da yurttaşlık hakkına sahip olanların sayısı oldukça azdı. MS I. yüzyıl ile beraber programlı bir Romalılaştırma politikası izlenmiş, şehirler halkın refahı ile beraber kalkınmışsa da ikinci yüzyılda gerçekleşen Yahudi isyanları nedeniyle şehirler büyük kayıp ve yaralar almıştır. İmparator Hadrianus, Cyrenaica kentlerini tekrar imar etti ve Restitutor Libyae sanını aldı. Helenizm dönemine kadar uzanan bir kent olma özelliğine sahip Ptolemais’te incelenen ‘Leukaktios Evi‘, Roma döneminde resmi ve özel davetler, toplantılar için kullanılan fakat merkezden uzak bir binaydı. Bu binada Yunanca yazıların bulunduğu mozaikler dikkat çekicidir. Bu kalıntı sayesinde Antik Yunan kültürü ve dilinin Latin dili ve kültürü kadar önemli olduğunu rahatlıkla anlayabiliyoruz.
günlerdir kafamı kurcalayan bazı soru işaretlerini gidermesini sağlayan cevapları bu yazıda buldum, emeğinize sağlık faruk bey!