Arkeoloji dünyasını heyecanlandıran bir keşif, insanlık tarihinin en eski dünya haritasını gözler önüne seriyor. “Imago Mundi” olarak da bilinen Babil Dünya Haritası, antik çağlardaki dünya algısını yansıtan eşsiz bir eser olarak dikkat çekiyor.
British Museum‘un daimi koleksiyonunda yer alan bu benzersiz eser, günümüzde Irak sınırları içinde kalan eski Babil şehri Sippar‘da (Abu Habba) bulundu. Yaklaşık M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen bu kil tablet, 12.2 cm yüksekliğinde ve 8.2 cm genişliğinde olup, antik dünyanın bilinen en eski haritasını taşıyor.
Haritanın en dikkat çekici özelliği, dünyayı tek bir disk olarak göstermesi ve bu diski çevreleyen “Acı Nehir” adı verilen su halkası. Haritanın merkezinde Fırat Nehri ve eski Mezopotamya şehri Babil yer alıyor. Çivi yazısıyla yazılmış etiketler, haritadaki her konumu belirtiyor.
British Museum’dan bir uzman, “Bu harita, Babillilerin binlerce yıl önce dünyayı nasıl algıladıklarını gösteriyor. Haritadaki detaylar, o dönemin coğrafi bilgisi ve mitolojik inançları hakkında önemli ipuçları sunuyor.” dedi.
Haritanın üst kısmında, Babil’in baş tanrısı Marduk’un dünyayı yaratışını anlatan bir metin bulunuyor. Bu metin, dağ keçisi, aslan, leopar, sırtlan ve kurt gibi on beşten fazla hayvanın yanı sıra, destansı bir selden kurtulan Kral Utnapiştim gibi önemli yöneticileri de anıyor.
Haritanın arka yüzünde, “nagu” olarak bilinen sekiz dış bölgeyi tanımlayan metinler yer alıyor. Her bölge için kısa bir açıklama bulunuyor.
Babil Dünya Haritası, antik çağ insanlarının dünya algısını yansıtmanın yanı sıra, o dönemin mitolojik inançlarını ve coğrafi bilgisini de yansıtıyor. Örneğin, haritada “Babil” şehri Fırat Nehri’nin sadece bir kıyısında gösterilirken, tarihi kayıtlar şehrin nehrin her iki yakasında da var olduğunu gösteriyor.
British Museum’dan bir arkeolog, “Bu harita, sadece coğrafi bir belge değil, aynı zamanda antik Babil kültürünün dünya görüşünü ve mitolojisini yansıtan önemli bir eser. Haritadaki her detay, o dönemin insanlarının düşünce yapısı hakkında bize ipuçları veriyor.” diye açıkladı.
Haritanın en ilginç özelliklerinden biri de, bilinen dünyanın ötesindeki sekiz bölgeyi (nagu) göstermesi. Bu bölgeler, dünyanın kenarlarında üçgen şeklinde gösteriliyor ve her biri hakkında kısa açıklamalar bulunuyor. Bu bölgelerin bazılarının mitolojik dağlar olarak hayal edilmiş olabileceği düşünülüyor.
Sonuç olarak, Babil Dünya Haritası, antik çağların dünya algısını, coğrafi bilgisini ve mitolojik inançlarını bir araya getiren eşsiz bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Bu harita, sadece arkeolojik bir buluntu değil, aynı zamanda insanlık tarihinin düşünce evrimini gösteren önemli bir belge niteliği taşıyor.