Yeniden herkese merhabalar! Bu ay herkesin tahmin edeceği gibi makalemi biraz geç kaleme aldım. Bunun başlıca sebebi, gereksiz yere tekrarlanarak gündemi uzunca bir süre meşgul eden Yerel Seçim’in nihayet sorunsuzca tamamlanmasını beklemekti. Nitekim öyle de oldu ve yaz sezonuna giriş yaptığımız şu günlerde hepimiz için her şey güzel olmaya başladı ve ülkece nihayet rahat bir nefes aldık. Bu ayki konumuz Bilim kurgu’yu ustalıkla Sürrealizm ile eserlerinde kaynaştıran Philippe Caza.
Philippe Caza, uzun adıyla Philippe Cazamayou, 1941 yılında doğan ve Fransa’da yaşayan Bilim kurgu sanatının önemli isimlerindendir. Caza, sanat kariyerine ilk olarak 1970 yılında başladı. Pilote Magazine’de Kris Kool ile beraber çizimlerine başladı. Burada yaptığı çalışmalar ona 1975 yılına değin bir seri çizgi roman dizileri yapma fırsatı verdi. Bunlar arasında Quand Les Costumes Avaient Des Dents (When Costumes Had Teeth), L’age D’Ombre , Les Habitants Du Crepuscule ve Les Remparts De La Nuit serileri bulunmaktadır.
Bilim kurgu’nun kült dergisi Metal Hurlant 1975 yılında yayına girince Caza, diğer birkaç sanatçıyla birlikte dergiyi görsel içerikte zenginleştirmek amacıyla eserler yapması için dergiye davet edilir. Dergiye özel olarak Sanguine, L’oiseau Poussiere gibi iyi bilinen eserlerini yapar. Burada geliştirdiği kendine has mürekkep tarama teknikleri onun adeta markası haline gelir. Bu özel tarama teknikleri çok daha sonraları resmettiği Chimeres gibi eserlerinde hala fark edilebilmektedir.
1985 yılından 1987 yılına kadar Rene Laloux ile Jean-Pierre Andrevon’un ünlü romanından uyarlanan kült bilim kurgu animasyon filmi Gandahar için özel tasarımlar yapar. 2002 yılından 2003 yılına değin, Philippe Leclerc ile birlikte Serge Brussolo’nun romanından uyarlanan The Rain Children animasyon filmi için çalışmalar yapar.
Caza’nın eserlerini incelediğimizde, tıpkı daha önce bu köşede beraber incelediğimiz diğer Sürrealist ve Bilim kurgu sanatçılar gibi mükemmeliyetçidir. Eserlerine çok yakınlaşarak bakılsa bile herhangi bir fırça vuruşu algılanmaz, renk geçişleri, ışık oyunları ve gölgelemeler adeta posterize edilmiştir. Yakından bakıldığında göze çarpan tek unsur, geliştirdiği kendine has stile sahip mürekkep taramalarıdır.
Caza’nın resimlerinde bize gösterdiği dünya, fütüristik ve psikedelik unsurlarla bezenmiş, Sürrealizm ile çok derin kökleri bulunan Dalivari bir dünyada, tıpkı Moebius’un eserlerindeki gibi yarı spiritüel ve üstün teknoloji ile iç içe geçmiş, Bilim kurgu unsurların tavan yaptığı bir dünyayı anlatır. Bu özellikleri ile Caza’nın eserleri Bilim kurgu’nun Sürrealizm ile iç içe geçmesinin ideal örnekleri arasında yer alır.
Gelecek ayki makalemden başlayarak, ülkemizde Sürrealizm hakkında arşivcilik bakımından çok az kaynak bulunduğu için, gelecek kuşaklara önemli bir hizmette daha bulunmak için 1980’lerin ünlü kültür dergisi Gergedan’ın 1987 yılında yayımladığı “Gerçeküstücülük Özel Sayısı” içeriğinden derleyeceğim bir dizi makale serisine başlıyorum. Bu sayede ülkemizde Sürrealizm hakkında daha çok kaynak oluşmasına kendi adıma bir katkı sunmaya çabalayacağım. Herkese sanat dolu bir yaz sezonu dilerim.
Can Emed