“Mermer” deyip geçmemek gerek. Yontulabilir her şeye sevgi biçim verirken, iradesinde kabul ettiği sürece, mermer bize duyguyu yansıtıyor. Sihirli sanki, ne kadar yazsam eksik kalır. Elimden ve dilimden aktığı sürece dökeceğim size bugün.
Büyük sanatçıların ellerinden, kalp ve ruhlarından akan duyguların şekillendirilmesi, soyutu somuta çevirme evresi büyüleyici bir adım. Buna John Berger’den alıntı yaparak devam etmek istiyorum; Görme, sözcüklerden önce gelir. Bırakılan ilk izlenim… Gördüklerimizle bildiklerimiz arasındaki ilişki asla çözülmez. Bir şeyi gördükten hemen sonra, aynı zamanda kendimizinde görülebileceğini fark ederiz. Karşımızdakinin gözleri bizimkilerle birleşerek görünenler dünyasının bir parçası olduğumuza bütünüyle inandırır bizi.
Mermere işleme, sanat yoluyla içinde bulunduğu ruh halini, sorgulama, tanımlama, estetize etme, çözümleme, yok etme ve anıtlaştırma aşamalarıyla karşımıza getirilen duygu malzemesi olarak çıkıyor. Bir baştan yaratma süreci ile üç boyuta eriştirme hissiyatını izleyicisine geçiren içsel bir yolculuk oluyor. Heykel, bakan kişide dokunma, algılama, hissetme duygusunu oluşturuyor.
Canova‘nın heykeline bakın. Hayata döndürülen Psyche… Öpücük onun kurtarıcısı olmuş. Yansıtılan duygu, Cupid’in sarıp sarmalayışı, mermerin üzerindeki dokunma duygusunu en derinden hissettiriyor. Siz ona bakarken, neler hissettiğinize bakın. Hem kendi gözünüzden hem de sanatçının gözünden. Daha sonrasında, eserin size nasıl baktığına bakın. Eser size nasıl bakıyor? David’in gözlerine bakın. Karşınızda olsa siz nasıl bakardınız? Elinin duruşu, damarları, tırnak formu, sanki her an canlanıp dokunacakmış gibi. Laocoön ve Oğulları’nda yüzdeki ifadeler, yılanların kurbanlarını hem ısırması hem sıkıştırmasına bağlı olarak insanın çektiği acıların temsili. Tek parça mermerden oyulan bu heykele verilen duygulara daha derinden bakın.
Bernini‘nin Persephone’nin Kaçırılışı eserine baktığımızda ise Barok heykelinin en güzel örneklerinden birini görüyoruz. Onun heykellerinde göze çarpan en önemli özellik “anı” yansıtması… Hades’in, Persephone’u sımsıkı tutuşu, kaçmasına izin vermeyişi, parmaklarının baldırında bıraktığı iz ile Persephone’in Hades’i itişi, korku ve endişe dolu bakışları, savrulan dalgalanan saç ve sakal. Şiddetin ve zerafetin birbirine geçmiş oluşu ve izleyicide bıraktığı karmaşık duygular. Leziz… Örtülü İsa‘da, mermere verilen örtü kıvrımlarının ipeksi duruş hissiyatı ve Isa’nın dünyayı terk etmiş yorgun bedeni…