Akfen Holding tarafından bağımsız sanatçılar için eserlerini sergileyebilecekleri bir sanat alanı yaratmak amacıyla faaliyete geçirilen Loft Art Project, bu kez 1 Aralık’a kadar sanatçı Nazan Azeri’nin İçimdeki Şarkılar sergisine ev sahipliği yapıyor. Nergis Abıyeva küratörlüğünde hayata geçirilen sergi, sanatçının resim, fotoğraf ve video gibi farklı türlerden çalışmalarını bir araya getiriyor. Bunların arasında 2000’lerin başında fotoğraf ve video gibi yeni tekniklerin başladığı dönemden kalma eserler olduğu gibi sanatçının 2024 yılında tamamladığı son dönem eserleri de bulunuyor. Birbirlerinden farklı zamanlarda yapılmış olsalar da birbiriyle ilişkisi olan eserler seçilmiş bu sergi için.
2 Kasım günü Nazan Azeri, küratör Nergis Abıyeva ve sergi kitabının yazarı Uras Kızıl’ın katılımıyla gerçekleştirilen sergi konuşmasına katılma fırsatım oldu. Burada eserler ve yaratım süreçleri ile ilgili çok güzel bilgiler edindik. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra bir süre avukatlık yapan Azeri, 1989 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne girmiş. 1994-1996 yılları arasında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Batılılaşma Hareketleri İçerisinde İlk Kadın Ressamlar” konulu master tezini bitiren sanatçı, 1996-2000 yılları arasında ise “Görsel Sanatlarda Oyunsallık: Rönesans-Dada-Sürrealizm” isimli tezi ile doktorasını tamamlamış.
Bu sergide Nazan Azeri’nin akademik çalışmalarıyla sanat pratiği arasındaki güçlü bağlara da dikkat çekiliyor. Örneğin, 90’lı ve 2000’li yıllarda metruk ya da yıkık dökük binalara, yani belirsizliği sembolize eden mekanlara yerleştirmeye çalıştığı ama aslında oralarda hep eğreti duran ve ‘yerleşemeyen’ oyuncak bebeklerle yaptığı çalışmalarıyla doktora tezi arasında bir yakınlık bulunuyor. Kendini bir sanat nesnesi haline getirdiği ve bedeniyle bir ev performansı sergilediği ‘Büyümek’ çalışmasında ise yaklaşık iki ay boyunca pamuk şeritlerinin arasında her gün sulayarak filizlendirdiği mercimekleri bir nevi üzerine giyerek günbegün fotoğraf ve videolarını çekiyor. 30 yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir şekilde bağımsız bir sanatçı olarak üreten Nazan Azeri, pratiğinin merkezinde içsel ve dışsal çatışmalara, kişisel ve toplumsal hafızanın metaforlara dönüşme sürecine yer veriyor.
Sanatçı pandemi döneminde Ayvalık’ta yaptığı çalışmalarıyla ilgili olarak çalışmalarını hiçbir zaman teoriden ve bilgiden yola çıkarak yapmadığını, içinden gelenleri ortaya koyup bir noktadan sonra dönüp baktığında o arka plandaki bilgi birikiminin etkilerini görebildiğini söylüyor. Eserlerinde doğal olarak dünya, sanat tarihi, kendi kişisel tarihi, esinlendiği sanatçılar ve pek çok başka şeyin izlerinin olabileceğini ama ilk etapta bunlardan yola çıkarak değil daha içsel bir yerden yarattığını belirtiyor. Kavramların sınırlı olduğunu ve çelişki barındırmadığını, ancak sanat yapıtlarının sınırının olmadığını ve içinde çelişki de barındırabileceğini söyleyen sanatçı işlerine kavramla başlamasa da işlerinden kavramsal pek çok şey çıkarılabileceğine de işaret ediyor.
“Unutulmuş Zaman ve Şimdi’ serisine ait mavi ve kırmızı tonlardaki çalışmalarına şahsen çok hayran kaldığımı belirteyim. Burada mavi göksellik, tanrısallık, erillik gibi olguları simgeliyor. Bedenden ayrılmış ruhsal ama cansız bir yer burası ve buradan bir hiyerarşi kuran bir yanı var. Kırmızı ise dişil, bedensel ve içinde ölümü de barındıran yaşamsal bir şeyi simgeliyor. Resimlere bu bilgiyle bakınca bambaşka hikayelere ulaşıyorsunuz.
Hepsi ve çok daha fazlası için Nisbetiye 10’un içinde yer alan Loft Art Project’e 1 Aralık’a kadar uğramayı unutmayın derim.
Şimdiden iyi gezmeler.
İmge Tan