Yeni Çıkan Kitaplar (Eylül 2024)

Eylül ayının yeni çıkan kitapları okurlarla buluştu.

0

2024 sonbaharının ilk günlerinde, eylül ayında çıkan kitapları sizler için derledik. Türkçe edebiyat ağırlıklı olarak roman türünden oluşuyor, romanı öykü kitapları izliyor. Bu ay şiir severler için de güzel bir ay; Everest Yayınları’ndan çıkan üç şiir kitabı meraklılarını bekliyor. Çıkar çıkmaz ses getiren Fatma Nur Kaptanoğlu’nun ilk romanı Babam, Ev ve Yumurta Kabukları, Can Yayınları etiketiyle raflarda. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan, Hulki Aktunç günlüklerinin üçüncüsü ve sonuncusu Daktilo Günlük ise, 1970-99 döneminin aynasını oluşturuyor adeta. Dönemin edebiyat ve sanat çevrelerinin çekişmeleri, yayın dünyasındaki gelişmeler, entelektüel oluşumlar ve dönemin politik hatları… Hemen hemen aynı dönemleri merceğine alan bu sefer bir kurgu kitapla, bir romanla devam etmek istiyorum. Rober Koptaş, 20. yüzyılın büyük olaylarının gölgesinde bir ailenin dünyasını anlatıyor. Hikâye, Anadolu’nun meçhul bir şehrinden İstanbul’a uzanıyor.

Eylül ayında çeviri eserler de oldukça geniş bir yelpazede. Fantastik, bilimkurgu, korku ve gerilim romanları bu aya damgasını vuruyor. Son yılların en çok ses getiren fantastik romanlarından, New York Times Çok Satanı, pek çok ödül sahibi Babil, İthaki Yayınları etiketiyle çıktı. Çıktığı günden beri Türkiye’de de yankı uyandıran Babil, uzun bir süre ellerden düşmeyecek gibi duruyor.

Yine eylül ayında çok konuşulan, dünyayla aynı anda dilimize çevrilmesiyle adından çok söz ettiren İntermezzo, Can Yayınları etiketiyle bizlerle buluştu. İntermezzo, son yılların çok satan yazarı Sally Rooney’nin son başyapıtı; ülkemizde de çok satanlar arasında yerini aldı.

Sözlerimi uzun zamandır çevrilmesini beklediğim, Delidolu Yayınları’ndan çıkan Goebbels’in Propoganda Orkestrası romanıyla sonlandırmak istiyorum. Demian Lienhard, kurmaca ile gerçeğin iç içe geçtiği bir olay örgüsüyle İkinci Dünya Savaşı’na dair alışılmışın dışında bir hikâye anlatıyor. Goebbels’in Propoganda Orkestrası, caz tınıları eşliğinde 1940’ların Berlin’inden ve gece hayatından manzaralar sunuyor, savaş döneminde nefes alabilmek için müziğe sığınanların verdiği mücadeleyi günümüze taşıyor..

Babam, Ev ve Yumurta Kabukları

Kendine özgü dil ve anlatımıyla dikkat çeken Fatma Nur Kaptanoğlu, ilk romanı Babam, Ev ve Yumurta Kabukları’nda bir eve dönüş ve hesaplaşma hikâyesini merkezine alıyor. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin kişinin çocukluğundan, ilkgençlik yılları ve ilk heyecanlarından hiçbir zaman kopamayışı, Bilge’nin kendisiyle, annesi ve en çok da babasıyla giriştiği sessiz hesaplaşmalar üzerinden dışa vuruyor.

Babam, Ev ve Yumurta Kabukları, geçmişin bugünü ne derece derinden sarsabileceği üzerine bir roman.

Yazar:Fatma Nur Kaptanoğlu
Tür:Roman
Yayınevi:Can Yayınları
Sayfa Sayısı:112

Cennette Gibiyim

Çağdaş Türk romanının başarılı isimlerinden Sibel K. Türker, yaşam ve aşk dolu bir kahraman yaratıyor Cennette Gibiyim’de. Adı: Temenni.

Temenni’nin tutkuyla sarıldığı hayatındaki tek kusuru, kadınlara düşman bir memlekette bir kadın olarak yaşaması. Tam da bu sebeple aşinayız ona. Üçüncü sayfa manşetlerinden, anahaberlerin cinayet köşelerinden, geceyarısı “kız başına” geçilmeyen caddelerden, erkeklerin yazdığı haksız tarihten…

İşte kadınlığın bu güvencesiz hâlleri iç içe sarınıp sarmalanıyor Cennette Gibiyim’de. Acımadan, acıtmadan, yas tutmadan, dirençle, kız kardeşliğin temelinden.

Sibel K. Türker ustalıkla yazıyor: Temenni yaşamak istiyor.

Sıcakkanlı katilim beni kalbimden bıçaklamak için gün sayarken tüm bunları düşünmek bile saçma. Orada, hapishanesinde bir yılan gibi sürünerek akan zamanın tükenmesini bekliyor. Ümidini koruyor. Zaman onu bana getirecek. Cebinde anaparanın faizi gibi bir kârla bir gün ya da bir akşam karşıma dikilecek. Fakat yine de kaybettiğini düşünerek sövecek.”

Yazar:Sibel K. Türker
Tür:Roman
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:216

Geç Kalanlar Kümesi

İlk romanı Devridaim’le 2022 Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’nün ve 2024 Orhan Kemal Roman Armağanı’nın sahibi olan Ezgi Tanergeç, bu kez, ezelden beri kendi kuyruğunun peşinde dolanan insanlığın bizzat yarattığı yeni nesil tehditlere odaklanıyor. İronik ve zengin bir dille kaleme alınan Geç Kalanlar Kümesi, vicdan azabının gölgesinde yıllar sonra bir araya gelen dört eski arkadaşın, geçmişteki gizli ortaklıklarının izlerinden kaçmaya çalışırken kendilerini yepyeni bir antlaşmanın içinde bulmalarını konu ediniyor. Sıradan insanların yaşamlarından sıradışı bir hikâye evreni yaratan Tanergeç, sahte profiller, gizemli personalar, travmalar, başka hayatların çekiciliği, kadim kadınlık sorunları ve dostluğun göreceli tanımıyla inşa edilmiş çarpıcı bir kurguya imza atıyor.

Yazar:Ezgi Tanergeç
Tür:Roman
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:248

Dimdik Bakma Rehberi

Oğulcan Kütük, üçüncü şiir kitabı Dimdik Bakma Rehberi ile sevenleriyle buluşuyor.

Yazar:Oğulcan Kütük
Tür:Şiir
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:72

Yüzü Kelebeklerle Örtülü

Nilay Özer, üçüncü şiir kitabı Yüzü Kelebeklerle Örtülü ile sevenleriyle buluşuyor.

Yazar:Nilay Özer
Tür:Şiir
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:80

Vuslatlar Fasarya

Sonat Yurtçu ilk romanı Vuslatlar Fasarya’da, içimizdeki çıkmazları ve hayatla tutuştuğumuz trajikomik kavgaları dinlemeyi sevdiğimiz şarkılar gibi anlatıyor.

Aziz hayatının herhangi bir sabahına uyanır. Biriken borçları için kapısına yığılan mahkeme kâğıtlarının, özel bir dershanede ne için yaptığını bilmediği öğretmenliğin ve geçmişin bir görünüp bir kaybolan izlerinin içinden çıkamadığı sırada, arkadaşı İhsan’ın aracılığıyla daha iyi şartlarda ancak biraz farklı bir iş bulur. Beklenmedik yeni işine uyum sağlarken, hayatında dönüm noktası olacak bir yolculuğa adım atar. Bu yolculuğuna arkadaşlıklar, ilişkiler, imkânsız aşklar ve kutsal kitaplar dahil olur. Bir bankta oturduğunda, Kadıköy’ün tanıdık sokaklarını yürüdüğünde ya da âşık olduğu kadınla yemek yediğinde, fonda şarkılar, kitaplar ve dizeler yankılanır. Geçmişle şimdi arasında dolaşan Aziz, madalyonun üçüncü yüzünde kendini arar.

Yazar:Sonat Yurtçu
Tür:Roman
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:232

Küçücük Söylüyorum

Yer aldığı dergilerden ve seçkilerden tanıdığımız Meral Çiçeklidal, Küçücük Söylüyorum’da sert gerçekliği ve yumuşak dili dengeleyerek güçlü bir ilk öykü kitabına imza atıyor. Okuruna bir kaleydoskobun merceğinden gösterdiği çocukluk ve büyüme sancısı, yalnızlık çeşitleri, ölümler ve ayrılıklar, küçücük haykırılan acılar nesnelerle cisimleşiyor; kimi zaman bisküvili lokum, kimi zaman kıymalı yumurta, kimi zaman hacı dürbünü temsil ediyor umutlu bekleyişleri.

Çocuklukta, ilkgençlikte, gençlikte ve yaşlılığa kadar birçok şeyle yoğrulur insan. Ben zamansız ölülerle yoğruldum. Tepeden tırnağa kimsesiz ölümler yükleniyor omzuma. Ben, işi olmayan, hızını sapıtan, durmadan akan, koşan, yorulan, can çekişen saniye çubuğuyum.

Yazar:Meral Çiçeklidal
Tür:Öykü
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:104

Her Şey Bitmeden, Gece Olmadan

Nahid Sırrı Örik’in sağlığında kitaplaşmayan eserlerinden biri olan Her Şey Bitmeden, Gece Olmadan, 1951 yılında Son Telgraf ’ta tefrika edilir. Roman İstanbul’dan Ankara’ya uzanır; Ankara’yı, Ankara’nın özelinde bir Yahudi mahallesini ve bu mahalledeki bir Yahudi evini, pansiyonunu anlatmaya koyulur. Romanın ve pansiyonun odağı İstanbul’dan gelme Semiha, elli beşinde Jozef (Yasef ) Tudela ve Jozef Tudela’nın ondan daha yaşlı görünen karısı Rebeka Tudela’dır.

Son Telgraf ’ta tefrika edilen romanın adı Gece Olmadan’dır. Ancak daha sonra yazar, kendi el yazısıyla tefrika üzerine yaptığı düzenlemelerde romanın adını Her Şey Bitmeden olarak değiştirir. Romanın her iki ismi de, romanın sayfaları arasında, peş peşe yer alır: (Jozef Tudela), nihayet ölümden evvel ve tamamıyla ihtiyar olmadan, her şey bitmeden, gece olmadan evvel aşkı tadacaktı. Hiç değilse ıstıraplarıyla, henüz ıstırap çekmeye takati varken tadacaktı. Bu nedenle, Bahriye Çeri’nin tefrika ve yazarın el yazısı notlarını karşılaştırmasıyla dipnotlandırarak yayıma hazırladığı roman, Her Şey Bitmeden, Gece Olmadan adıyla sunulurken yazarın N.S. imzası ile 1938’de Yeni Sabah’ta yayımladığı Zehir adlı öyküsü de –romandan bazı sahnelerle benzerlik taşıdığı için– ilk kez bu kitapta okurla buluşuyor.

Yazar:Nahid Sırrı Örik
Tür:Roman
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:248

Şehrin Gölgeleri

Aynı zamanda eğitimci olan Ali Cengizkan yeni şiir kitabıyla okuyucularıyla buluşuyor.

Yazar:Ali Cengizkan
Tür:Şiir
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:72

Şiir Unutmaz

Homeros, Necatigil, Nâzım, Rilke, Arif, Akın, Rimbaud, Birsel, Çapan, Madak, Anday, Kutlar, Telli, Baudelaire… Kadim ozanlar, modern şairler, dünün ve bugünün şairleri… Mahmut Temizyürek, şiir ve şair üzerine denemeler toplamı Şiir Unutmaz’da, sözü eğip bükmeden, tertemiz bir Türkçeyle ve bütüncül bir yaklaşımla, okuru şairin yayımlanma sancısı, kendini yaratma şansı, etkilenme endişesi gibi duraklardan geçiriyor. Şiirin güvenli bir sığınak olması ya da olmaması meselesini edebi ana-baba ile genç şairin ilişkisine uzatıyor; uzun ve çetin bir yolun getirdikleri ve götürdüklerini düşünürken şiirin varlığı sorgulayan gücüne el atıyor. Temizyürek’in özgün bakış açısı, şimdinin şiiri ve şairini ele almayı da unutmuyor. Şiir Unutmaz, dil pınarının üstünde yükselen upuzun bir köprü.

Yazar:Mahmut Temizyürek
Tür:Deneme
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:312

Ayrılış

Gözümden Deliler Taştı ile başlayan edebiyat yolculuğunda Çağan Irmak ilk romanıyla kelimelerin çalkantılı sularında daha da derinlere iniyor, karanlıklarda yolumuzu bulmamız için bize kör edici bir ışık yakıyor.

Ayrılığı imkânsız bir ayrılışın hikâyesi bu… daha önce hiç yazılmayan… Yaralı bir masal bu… daha önce hiç anlatılmayan… Eski İstanbul’da, mezarlığa bakan bahtsız bir köşk. Ve on yedisinde iki kardeş; yan yana yaşayan ama apayrı dünyalara savrulan. Aslında akla hayale gelebilecek tüm zıtların kardeşliği bu roman; barışın ve savaşın, nefretin ve merhametin, uğurun ve lanetin, dostluğun ve düşmanlığın.

Yazar:Çağan Irmak
Tür:Roman
Yayınevi:Doğan Kitap
Sayfa Sayısı:120

İçerideki

Geceyle gündüzün, aydınlıkla karanlığın iç içe geçtiği, sürprizlerin kapıda beklediği tekinsiz öyküler… Göktuğ Canbaba üçüncü öykü kitabında göremediklerimizin içinden geçip sınırların muğlaklığında usulca geziniyor.

Aslında içeride birinin olup olmadığına emin değil. Eve yerleştiğinden bu yana içeridekini görmedi hiç. Belki de içeride biri yok; belki Erdal markete gittiğinde o da çıkıp gitti evden; belki oraya yerleşeli beri hiç içeride olmadı; ya da içeriden hiç çıkmadı; sesini duymadı, gölgesini görmedi; tuvaleti, banyoyu kullandığına şahit olmadı; kontratta ismi yok. Sadece emlakçının anlattıkları var. Sanki hiç var olmamış biriyle paylaşıyor evini; içeride bir yabancı besliyor.

Yazar:Göktuğ Canbaba
Tür:Öykü
Yayınevi:Doğan Kitap
Sayfa Sayısı:96

Daktilo Günlük: Günlükler 1970-1999

Daha önce yine Yapı Kredi Yayınları’ndan yayımlanan Sen Buranın Kışındasın (1964-1967) ve İskandil (1968-1969) adlı günlüklerin ardından 1970-1999 yılları arasında yazılmış Daktilo Günlük ile Hulki Aktunç günlükleri sona eriyor.
Bu kitapta da yine ülke sorunlarıyla dolu sancılı gün­lerin izleri, parlak bir yazarın arayışları öne çıkıyor. Dönemin edebiyat ve sanat çevrelerinin çekişmeleri, yayın dünyasındaki gelişmeler, özellikle Kemal Tahir çevresinde beliren entelektüel oluşum, dönemin poli­tik hatları ve Türkiye Defteri günleri bu son cilde ayrı bir özellik katıyor. Anılar, öyküler, şiirler, desenler ve elbette sıkı dostluklarla yüklü bir kitap Daktilo Günlük.

“Günlükleri birbirine karışmış bir adam”dır Hulki Aktunç. Öyküler, yazılar yazılırken günlükler de evle iş arasında çatallanmış. Evde büyük defterlere, dışarı­da cep defterlerine, işyerinde daktilo kâğıtlarına yazılı günlerin bir derlemesi olan kitaba Daktilo Günlük adını yazar vermiş.

Günlük tutmayan bir yazar düşünemiyorum; bu işi yap­mamak bir tür “görevden kaçma” gibi geliyor bana; kendine ve okura karşı bir sorum disipliniyle davranmak, günlüğü cayılmaz kılıyor.

Yazar:Hulki Aktunç
Tür:Yaşantı
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:408

Dalga Boyu

Murat Yalçın’ın yedi yıl aradan sonra çıkan yedinci öykü kitabı Dalga Boyu otuz beş yıllık öykü serüvenini açığa çıkarıyor.

Gölgelerin düşlerine dalıp çıkan, sözcüklerin yankısına kulak veren bir kitap Dalga Boyu. Anlatıcılar, bir kaleydoskopun oynaşan renklerinde rüyaya yatmış bir şehirde geziyor; yaşamın güzelliğine ve ölümün ağırlığına alışmanın yollarını arıyor. Bazen bir anıya bazen bir bakışa odaklanan öykülerde geçmiş zamanın dehlizlerinde, uykunun sınır boylarında dolaşan bilincin izi sürülüyor.

Yazar:Murat Yalçın
Tür:Öykü
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:148

Turuncunun Kıvamı

Behçet Çelik, şehirdeki bir kadının hikâyesini takip ediyor. Sözünü sakınmayan, zorunluluklarla kavgalı, yalnızlığıyla barışık, belirsizliklerden ürkmeyip güç devşiren, durup kalmayı değil hareket etmeyi şiar edinmiş bu kadın bir adamla tanışıyor. Kitaplardan ve şiirden konuştuklarında kendisine hem yakın hem sinir bozucu gelen bu adamla karşılaşmak, kadını çocukluğundan ve gençliğinden unutamadığı üç sihirli ânın bir benzerine mi götürecek ya da bu yol nereye varacak?

Turuncunun Kıvamı, dili, akışı ve ritmiyle anlatının kendisinin başlı başına bir karakter gibi ön planda olduğu bir roman.

Yazar:Behçet Çelik
Tür:Roman
Yayınevi:İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı:204

Unufak

Bir dönem Aras Yayıncılık ve Agos gazetesinin genel yayın yönetmenliğini yapan, Express, 1+1, Mesele, Agos, Notos, Toplumsal Tarih, Tarih ve Toplum, Birikim, Bianet, K24, Gazete Duvar, Civilnet gibi çeşitli mecralarda yazı, söyleşi ve makaleleri yayımlanan Rober Koptaş romanıyla okurlarıyla buluşuyor.

Rober Koptaş, 20. yüzyılın büyük olaylarının gölgesinde bir ailenin dünyasını anlatıyor. Anadolu’daki meçhul bir şehirde başlayıp İstanbul’a varan hikâyede, zamanın durmadan dönen çarkları arasında öğütülen insancıkları izliyoruz. Onların her biri, önceki kuşaklardan miras yükleri ardında bırakmak, alınlarına yazılı kaderden kaçmak için çabalıyor. Peki bunu başarabilecekler mi?

Kabuk bağlamış sırlar, anlatılanlar ve anlatılmayanlar, insanı gölgesi gibi takip eden sızılar… Unufak, sadece bir ailenin değil, insana dair tüm duyguların da hikâyesi…

Yazar:Rober Koptaş
Tür:Roman
Yayınevi:İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı:277

Ben Burada Yapamam

Miray Aydın, ilk kitabı Ben Burada Yapamam‘ın her öyküsünü sadeliğin gücüyle örüyor. Söylenememiş sözlerin boğuculuğuna, yük haline gelmiş ilişkilerin suskunluğuna, yalnızlıkla geçen çocukluklara dokunduğu her öyküde, yüzünü farklı bir karaktere, farklı bir duruma dönüyor.

Anne, baba ve evlatların, arkadaşlıklarla yalnızlıkların sürekli farklı veçhelerde görünüp kaybolduğu bir çiçek dürbünü: Ben Burada Yapamam.

Yazar:Miray Aydın
Tür:Öykü
Yayınevi:Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı:72

Babil

Son yılların en çok ses getiren romanlarından Babil şimdi Türkçede!

#1 NEW YORK TIMES ÇOKSATANI
NEBULA EN İYİ ROMAN ÖDÜLÜ
LOCUS EN İYİ FANTASTİK ROMAN ÖDÜLÜ
İNGİLİZ KİTAP ÖDÜLÜ YILIN KURGU KİTABI
GOODREADS YILIN EN İYİ FANTASTİK KİTABI FİNALİSTİ

1928. Kolera yüzünden yetim kalan Robin Swift, gizemli Profesör Lovell tarafından Kanton’dan Londra’ya getirilir. Orada yıllar boyunca Latince, Antik Yunanca ve Çince öğrenir, bu çalışmalarının hepsi Oxford Üniversitesi’nin prestijli Kraliyet Çeviri Enstitüsü –diğer adıyla Babil– için bir hazırlıktır. Kule içindeki öğrencileriyle dünyanın çeviri merkezi ve daha da önemlisi, büyünün merkezidir. Gümüş-işleme –çeviride kaybolan anlamın büyülü gümüş külçelerle ortaya çıkarılması sanatı– imparatorluğun sömürgeleştirme arayışına hizmet ettiği için İngilizleri rakipsiz kılmıştır.

Robin için Oxford, bilgi arayışına adanmış bir ütopyadır. Ancak bilgi güce boyun eğer ve Britanya’da büyümüş bir Çinli olarak Robin, Babil’e hizmet etmenin anavatanına ihanet anlamına geldiğini fark edecektir. Çalışmaları ilerledikçe, Robin kendini Babil ile imparatorluğun yayılmasını durdurmaya adanmış karanlık Hermes Cemiyeti arasında sıkışmış bulur. Britanya, gümüş ve afyon üzerine Çin ile savaşa giriştiğinde Robin karar vermek zorunda kalacaktır…

Yazar:R. F. Kuang
Çeviren:Güneş Becerik Demirel
Tür:Roman-Fantastik
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:664

Dune: Makinelerin Seferi

Paul Atreides’in cihadına kadar süren binlerce yıllık yolculuğun başlangıcını anlatan Dune Efsaneleri üçlemesi, Dune: Makinelerin Seferi’yle devam ediyor!

İlk savaş zaferle sonuçlandı. Ama savaş daha yeni başlıyor.

Yerküre radyoaktif bir harabeye dönüşmüştü. Ancak Butleryan Cihadı’nın ilk seferi insanlığa yeni bir umut vermişti. Öldürülen çocuğu baskı altındaki insanlığın sembolü hâline gelen Serena Butler’dan ilhamla, düşünen makinelere karşı verilen savaş Xavier Harkonnen ve Vorian Atreides liderliğinde sürüyordu.

Ancak Titanlardan, yani insan beynine ve insan kurnazlığına sahip cani makinelerden dördü hâlâ varlığını sürdürüyordu. Ve Omnius hâlâ gücünün çoğunu elinde tutmaktaydı…

Yazar:Brian Herbert, Kevin J. Anderson
Çeviren:Zeliha İyidoğan Babayiğit
Tür:Roman-Bilimkurgu
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:904

Daima İthaka

Modern İtalyan edebiyatının neoavangart isimlerinden, 1950’lerin basmakalıp sanat anlayışına karşı Marksist ve yapısalcı etkilerle bir araya gelen sanatçıların oluşturduğu Gruppo 63’ün bir üyesi olan Luigi Malerba, en ünlü romanı Daima İthaka’da, Homeros’un bir türlü evine dönemeyen kahramanı Odysseus’un nihayet adasına döndüğünde olanları yazar. 

Troya Savaşı’nda tahta atı akıl ederek kurnazlığıyla dikkat çeken Odysseus, savaş bitiminde yıllar boyunca denizlerde dolaşır, çeşitli maceralar yaşar ve bir türlü adası İthaka’ya, eşi Penelope’ye, oğlu Telemakhos’a dönemez. Yokluğunda adasını eşiyle evlenip krallığını ele geçirmek amacıyla gelen pek çok genç talip prens doldurmuş, gününü gün ederek Penelope’nin kimi seçeceğini beklemektedir. Odysseus döndüğünde bir dilencinin kılığındadır, hem açgözlü ve şehvet düşkünü talipleri şaşırtmak hem de karısını sınamak ister. Ama karısına yönelik bu güvensizliği, ummadığı entrikalara yol açacak, vuslat gitgide daha dolambaçlı olacaktır.

Tüm edebiyatın kökenindeki mitik destanın çağdaş yorumu, modern bir Penelope ile “yalancı” bir kahramanın yüzleşmesi.

Yazar:Luigi Malerba
Çeviren:Eren Yücesan Cendey
Tür:Roman
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:176

Romain Rolland

Stefan Zweig’ın ustalıkla kaleme aldığı bu etkileyici biyografi, 20. yüzyılın en büyük hümanistlerinden, Nobel Edebiyat Ödüllü Romain Rolland’ın yaşamını derinlemesine inceliyor. Rolland, bir sanatçı, yazar ve düşünür olarak, sadece kendi kuşağını değil, sonraki nesilleri de etkilemiş güçlü bir kişiliktir. Ancak onun en önemli özelliği, savaşın, çatışmaların ve toplumsal bölünmelerin ortasında dahi barış, kardeşlik ve evrensel insanlık değerlerine olan inancından hiçbir zaman taviz vermemesidir.

Romain Rolland, Birinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkilerine karşı çıkan birkaç cesur entelektüelden biri olarak, sanatçı sorumluluğu ve etik duruşun örneği hâline gelmiştir. Zweig, Rolland’ın bu direnişini ve yalnızlığına rağmen ayakta kalma gücünü yüceltirken, okurlara onun insan sevgisine, barışa ve özgürlüğe olan sarsılmaz bağlılığını etkileyici bir dille sunuyor.

Stefan Zweig’ın titizlikle işlediği bu biyografi, yalnızca bir insanın yaşam öyküsü değil, aynı zamanda insanlık onurunun ve vicdanının bir anıtıdır. Rolland’ın yaşamı, değerleri ve eserleri, bugün hâlâ büyük bir ilham kaynağı olarak bizlere seslenmeye devam ediyor.

Yazar:Stefan Zweig
Çeviren:Süreyya Çalıkoğlu
Tür:Biyografi
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:344

Tutukevi

İtalyan edebiyatının önde gelen yazarlarından Cesare Pavese’nin kendi yaşam deneyiminden de izler taşıyan romanı Tutukevi içsel yalnızlık, toplumsal yabancılaşma ve özgürlük arayışı gibi konulara dikkati çeker. Faşist rejim tarafından sürgün edilerek küçük bir kasabadaki tutukevine kapatılan Stefano, fiziksel hapsin yanı sıra zihinsel ve duygusal sınırlarla da yüzleşir. Bu dar çevrede, Stefano’nun içsel yolculuğu başlar: geçmişle hesaplaşma, yalnızlıkla mücadele ve varoluşsal sorularla yüzleşme.

Pavese, sıradan bir mahkûmiyetin ötesine geçerek insanın kapatılmışlık ve özgürlük arasındaki ikilemini ustalıkla işler. Yalnızlığın, baskının ve umut arayışının evrensel olduğu bu eserde, hapishane yalnızca dört duvar arasında değil, insan ruhunun derinliklerinde de inşa edilen bir yapıdır.

Tutukevi, Pavese’nin derin gözlem gücü ve sade ama vurucu anlatımıyla, okuru karakterin ruhsal çöküntü ve kurtuluş arayışı arasında bırakarak, ona özgürlüğün ve tutsaklığın anlamını sorgulatıyor.

Yazar:Cesare Pavese
Çeviren:Güzin Molo
Tür:Roman
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:136

Yanan Krom

William Gibson, adını bilimkurgu tarihine neon harflerle yazdırmış, siberpunk türünü âdeta tek başına var etmiş bir yazar. Neuromancer’ın öncesini anlatan öykülerin de bulunduğu Yanan Krom ise Gibson’ın romanları kadar güçlü bir öykü kitabı.

Birbirinden farklı siber dünyaların kesiştiği, kitaba adını da veren “Yanan Krom” öyküsü iki bilgisayar korsanının siberuzayda büyük bir soygun gerçekleştirme çabasını, “Johnny Mnemonik” hafızasında büyük miktarda veri taşıyan bir veri taşıyıcısının hayatta kalma mücadelesini, “Gernsback Sürekliliği” gelecekteki ütopyaların halihazırdaki topluma olan etkilerini, “New Rose Oteli” ise bir şirket tarafından ele geçirilmiş bir geleceği anlatıyor.

“İç Bölgeler” uzayda kaybolmuş bir geminin mürettebatının yaşadıklarına odaklanırken “Hologram Bir Gülden Parçalar” bir adamın kaybolmuş bir aşkın ve onun holografik hatıralarının peşine düşmesini konu alıyor. “Kış Pazarı” ise gelecekteki bir dünyada, farklı gerçekliklerden gelen fantastik nesnelerin satıldığı bir pazarda geçiyor. Ayrıca William Gibson’ın John Shirley, Michael Swanwick ve Bruce Sterling’le birlikte yazdığı üç öykü daha bu kitapta kendine yer buluyor.

Yanan Krom, neon ışıklarıyla körleşen bir geleceğin tablosu.

Yazar:William Gibson
Çeviren:Sanem Erdem
Tür:Öykü-Bilimkurgu
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:232

Miso Çorbasında

Ryu Murakami, savaş sonrası Tokyo’sunun neon parlaklığındaki gecelerinin karanlık köşelerini gösteren şiddetli eserleriyle, modern Japon edebiyatının en önemli isimlerinden. Daha önce Yok Yere ve Gecenin Dibi adlarıyla yayımlanmış başyapıtı Miso Çorbasında romanında, Tokyo’nun seksi gece hayatını ziyarete gelen yabancılara eşlik eden genç bir rehberin hayatının en özel müşterisiyle karşılaşmasının hikâyesini anlatıyor.

1990’larda AIDS endişesinin tedirgin ettiği Kabukiço gece kulüplerinde, dışlanabilecek yabancılara rehberlik yapmayı seçen genç Kenci, 29 Aralık günü oldukça garip bir müşteriyle buluşur: Durmadan gülümseyen ama hoşuna gitmediği bir şeyle karşılaştığında donakalan Amerikalı Frank’le birlikte, felekten bir gece için dolaşmaya koyulurlar. Buluşma barları, gözetleme evleri derken, beyzbolun ortak çocukluk tutkuları olduğunu anladıklarında, geceyi sabaha kadar açık bir oyun sahasında bitirirler. Ertesi gün tekrar buluştuklarında yeni yıl çanlarına kadar yaşananlar, Kenci için de okurlar için de beklenmedik ölçüde sarsıcı olacaktır.

Yazar:Ryu Murakami
Çeviren:Hüseyin Can Erkin
Tür:Roman-Korku/Gerilim
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:192

Canlanan – Lenin’den Öpücükler

Hiciv romanlarıyla modern Çin edebiyatında özel bir yeri olan, 2014 Franz Kafka Ödülü’ne layık görülmüş Yan Lianke’nin, memleketi Balou Sıradağları hakkında yazdığı kitaplarından en ünlüsü, Lao She Edebiyat Ödüllü Canlanan: Lenin’den Öpücükler.

Ahalisi körler, sağırlar, çolaklar, topallardan oluşan Canlanan köyünde, harman vaktinde yağan sıcak kar nedeniyle mahsulünü kaybeden köylüler, ilçe idarecisi Liu’nun cin fikriyle dertlerinden kurtulacaklarına inanırlar: Rusya’dan Lenin’in naaşını satın alıp köydeki Ruh Dağı’na yapacakları anıt mezara koyabilirlerse, herkesin kaderi yeni palazlanan turizmle değişecektir. Liu’nun planına göre, engellerinin üstesinden gelerek eşsiz melekeler geliştirmiş köylüler, gösteri toplulukları oluşturup tüm Çin’de turneye çıkacaklardır, tabii köyün sorumlusu Mao Zhi Nine’yi ve bıdıkız torunlarını ikna edebilirlerse.

Saramago’nun yapıtlarını andıran bir toplum alegorisi, Çin tarihinin ve toplumunun düşündürücü bir hicvi, Lianke’ye özgü mitik-gerçekçi muazzam bir roman.

Yazar:Yan Lianke
Çeviren:Erdem Kurtuldu
Tür:Roman
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:584

Esrarengiz Ev

Edgar Wallace, klasik cinayet romanlarının formülünün ve yapısının belirlenmesinde ve türün popülerleşmesinde önemli rol oynayan yazarlardan biri. Suat Derviş’in Türkçeye çevirdiği Esrarengiz Ev şantaj, ihanet ve cinayet dolu bir dedektif romanı.

Londra Emniyet Müdürlüğü’nden Müfettiş T. B. Smith’in işi başından aşkındır. Bunların üstüne iki adam, Smith’in komşusu olan bir milyonerin kapısının önünde vurularak öldürülmüş hâlde bulunur.

Çıkardığı tuhaf dedikodu gazetesinde şantajlar yapan gizemli bir editörün peşindeki Smith sonunda esrarengiz bir eve ulaşır. Ölen adamların bu editörle bağlantılarını da keşfedince Smith kendini her yeni ipucuyla daha da karmaşıklaşan bir labirentin içinde bulacaktır.

Yazar:Edgar Wallace
Çeviren:Suat Derviş
Tür:Roman-Polisiye
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:184

Ölüm Çiçekleri

Edgar Wallace, klasik cinayet romanlarının formülünün ve yapısının belirlenmesinde ve türün popülerleşmesinde önemli rol oynayan yazarlardan biri. Suat Derviş’in Türkçeye çevirdiği Ölüm Çiçekleri dedektif Jack Tarling ve Çinli asistanı Ling Chu’nun arzıendam ettiği, polisiye edebiyatın en önemli eserlerinden.

Ünlü̈ iş adamı Thornton Lyne parkta ölü bulunmuştur. Tek bir kurşunla öldüğü anlaşılan Lyne’ın yarasının üzerine sarılmış kanlı bir gecelik vardır ve bu gecelik yakın zamanda kovduğu çalışanı Odette Rider’a aittir.

Tüm oklar Odette’i göstermesine rağmen Çin’den henüz dönen dedektif Jack Tarling bu hoş kadının suçlu olduğuna inanmaz ve Odette’i aklamak için katili bulmaya karar verir. Ona sunulan kanıtları göz ardı eden Tarling gerçekten düşüncelerinde haklı mıdır? Eğer haklıysa bile bu kadar az ipucuyla gerçek suçluyu bulabilecek midir?

Yazar:Edgar Wallace
Çeviren:Suat Derviş
Tür:Roman-Polisiye
Yayınevi:İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı:144

Üç Güçlü Kadın

Üç Güçlü Kadın, belirsizlik ve zorluklarla örülü bir dünyada her biri kendi hayat mücadelesini veren üç sıradışı kadının hikâyesini anlatıyor: Babasının çağrısı üzerine kendini yıllar sonra yeniden Senegal’de bulan ve ailesinin karanlık geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalan avukat Norah, Dakar’da öğretmen olarak mutlu bir hayat sürerken her şeyi bırakıp erkek arkadaşının peşinden Fransa’ya yerleşenFanta, kocasının ailesi tarafından kapının önüne konan dul ve çocuksuz Khady.

İlk romanı henüz 17 yaşındayken Éditions de Minuit tarafından yayımlanan bol ödüllü yazar Marie NDiaye’in, sıradan hayatlar süren kadınların kendilerindeki gücü keşfetmelerini konu edinen Goncourt ödüllü romanı Üç Güçlü Kadın, incelikli çözümlemeleri ve ustaca kurgusuyla insan ruhunun gücünü gözler önüne seriyor.

Yazar:Marie Ndiaye
Çeviren:Burçak Targaç
Tür:Roman
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:304

Ağustos Mavisi

Felaketle sonuçlanan bir konserin ardından kariyerine ara veren piyanist Elsa M. Anderson, Atina’da bir bit pazarında yabancı ve kendisine bir o kadar tanıdık gelen bir kadınla karşılaşır. Onunla arasında tuhaf bir bağ hisseder ve ikizi olduğuna kanaat getirir. Geçmişinden kaçarken vardığı şehirlerde hep ona rastlar, peşinden gider ve bu kovalamaca Elsa’nın piyanoda seslendirdiği besteler gibi müzikal bir niteliğe bürünür: Sessizlikler, patlamalar, nakaratlar birbirini takip eder. 

Ağustos Mavisi, hikâyesini anlatmak için ortadan kaybolması gereken ve tesadüf ettiği insanların yardımıyla ve onlara rağmen hikâyesini inşa eden bir kadının romanı.
Levy kimliğe ve sanata dair gerçeküstü ve dokunaklı bir anlatı işliyor.

Yazar:Deborah Levy
Çeviren:Aslı Anar
Tür:Roman
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:192

Efendi Puntila ve Uşağı Matti

Efendi Puntila ve Uşağı Matti, Bertolt Brecht’in 1940’ta yazdığı ve 1948’de Kurt Hirschfeld yönetiminde Zürih’te prömiyeri yapılan epik komedi oyunudur. Puntila, ayıkken kapitalist düzenin katı kurallarının etkisinde kalan zalim bir sömürücü, sarhoşkense insancıl yönleri su yüzüne çıkan hayırsever bir toprak ağasıdır. Puntila’nın ikilemleri etrafında şekillenen oyun, Puntila ile uşağı Matti’nin sürekli ikili bir biçim alan ilişkisini sosyoekonomik farklılıklar fonunda mizahi bir dille anlatıyor.

Puntila, yaşadığı dilemmalar yüzünden ayıkken kızını zengin bir aristokratla, sarhoşken şoförü Matti’yle evlendirmek ister. Matti, patronunun değişken ruh haline bir anlam veremese de onunla dostluk kurmaya çalışarak Eva’ya yaklaşmanın yollarını arar. Puntila ile uşağı Matti arasındaki ikili ilişki, Charlie Chaplin’in Şehir Işıkları (1931) filmindeki “Tramp” ile “Milyoner” arasındaki ilişkiye benzemektedir.

Yazar:Bertolt Brecht
Çeviren:Oğuz Tarihmen
Tür:Oyun
Yayınevi:Everest Yayınları
Sayfa Sayısı:200

İntermezzo

Son yılların çok satan fenomen yazarı Sally Rooney’nin son başyapıtı İntermezzo dünyayla aynı anda Can Yayınları etiketiyle dilimizde.

İntermezzo, Birbirine hiç benzemeyen iki erkek kardeşin arzu, çaresizlik ve olasılıklarla dolu yeni bir ara faslın eşiğindeyken gerçek sevgiyi ve hayatta anlam arayışını konu alıyor.

30’lu yaşlarındaki beyaz yaka avukat Peter gençlik aşkı Sylvia’yı sever ama onunla birlikte olması sağlık nedenlerinden ötürü mümkün değildir. O da teselliyi kendini uyuşturmakta ve üniversite öğrencisi Naomi’yle yaşadığı yüzeysel ilişkide arar. Kardeşi Ivan ise 22 yaşındadır ve sosyal açıdan beceriksiz, uyumsuz biridir. Profesyonel satranç oyuncusu olan Ivan, satranç için gittiği bir şehirde sıkıntılı bir geçmişi geride bırakmaya çalışan Margaret’le tanışır ve hayatları iç içe geçer.

Yazar:Sally Rooney
Çeviren:Begüm Kovulmaz
Tür:Roman
Yayınevi:Can Yayınları
Sayfa Sayısı:412

Bagombo Enfiye Kutusu

Bagombo Enfiye Kutusu, Kurt Vonnegut’un İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaleme aldığı, içindeki karanlık, komik ve sarsıcı sesi ilk kez duyuran öykülerini bir araya getiriyor. Bu öykülerde aynı zamanda başyapıtı Mezbaha Beş’i yaratan zekânın, bakış açısının ve tekniğin temelleri atılırken baş döndürücü bir hızla gerçekleşen toplumsal ve teknolojik ilerlemeye de eleştiriler getiriliyor.

Yazar:Kurt Vonnegut
Çeviren:Işıl Özbek Arslan
Tür:Öykü
Yayınevi:Can Yayınları
Sayfa Sayısı:368

Wampeter’lar, Foma’lar ve Granfalloon’lar

Sevgili okur,

Bu kitabın başlığı Kedi Beşiği adlı romanımda geçen üç kelimeden oluşuyor. Wampeter, birbiriyle hiç alakası bulunmayan insan hayatlarının çevresinde döndüğü bir nesne anlamına geliyor. Kutsal Kâse buna son derece yerinde bir örnek olarak gösterilebilir. Foma, basit ruhları rahatlatmak için söylenen zararsız yalanlardır. Mesela: “Çok yakında refaha kavuşacaksınız.” Granfalloon da insanların kibirli ve anlamsız ortaklıklarına denir. Bir araya getirildiğinde bu kelimeler, yazdığım bazı eleştiri ve makaleler, yaptığım konuşmaların birkaçı için oldukça iyi bir şemsiye oluşturuyor.

Yazar:Kurt Vonnegut
Çeviren:Nezaket Elif Dinçer
Tür:Anlatı
Yayınevi:Can Yayınları
Sayfa Sayısı:312

Uyuyan Güzeller

Uyuyan Güzeller, 1962 yılında 16. Mainichi Yayıncılık Kültür Ödülleri’nin Edebiyat ve Sanat kategorisinde ödüle layık görüldü. Bu jüride yer alan Yukio Mişima, eseri şöyle tanımlayacaktı: “Olgunlaşmaktan çürümeye dönen bir meyvenin ufuneti gibi, bu yapıt da dekadan edebiyatının şaheseridir.”

Güçten düşmüş yaşlı adamların geceleri yalnız uyumaması için “uyuyan kızlarla bir gece geçirme” hizmeti sunan bir evle başlıyor hikâye. Bir tanıdığı vasıtasıyla bu evi öğrenen İhtiyar Eguchi, evdeki ilk gecesinde kendini kızıl kadife perdeli bir odada uyuyan, hayır, uyutulan çıplak bir kızın yanında bulur. Yaşlı adamın kızın bedeninde keşfedeceği his, yaklaşmakta olan ölümün korkusu mu, yoksa kıza ne yaparsa yapsın uyanmayacak olmasının heyecanı mıdır?

Yazar:Yasunari Kavabata
Çeviren:Burcu Çokbilir
Tür:Roman
Yayınevi:Can Yayınları
Sayfa Sayısı:104

Şeytanı Gördüm

Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından James Baldwin, roman ve öykülerin yanı sıra, tek bir türün kalıplarına sığmayan, bir anlamda kendi türünü icat eden düzyazı kitapları kaleme aldı. Sinema üzerine alışılmadık bir kitap olan Şeytanı Gördüm de bunlardan biri. Baldwin ele aldığı filmler kadar, bu filmleri ilk kez izlediği zamanı ve ortamı, filmlerin üretildikleri siyasal ve toplumsal koşulları da irdeliyor, sinemaya gitmenin hangi arzu ve yasaklarla yan yana düştüğünü keşfediyor. Film eleştirisiyle “sinema anıları”nı birleştiren, Amerika’daki ırk sorununa sinemanın aynasından bakan, Baldwin’in kendi kısa sürmüş Hollywood macerasıyla ve hayatının başka dönemlerinden anekdotlarla zenginleşen özel bir kitap.

Amerikan sinemasında siyahların temsil edilme biçimlerinin gizlediği önyargı, korku ve fantezileri keskin bir eleştirellikle ele alan Şeytanı Gördüm, Baldwin’in doğumunun yüzüncü yılında ilk kez Türkçede.

Yazar:James Baldwin
Çeviren:Fatma Cihan Akkartal
Tür:Deneme
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:112

Aşka Dair

Klasik dünya edebiyatına Fransızca iki roman başyapıtı (Kırmızı ve Siyah, 1830 ve Parma Manastırı, 1839) armağan eden Stendhal’in İtalyan özgürlükçü Metilde Viscontini Dembowski’ye beslediği karşılıksız aşkın ürünü bir eser Aşka Dair. Belki de “Aşk”ın psikolojik ve sosyolojik tahlillerinin düşünce tarihindeki en saf anlatısı.

Stendhal’in meşhur “kristalleşme” kavramını içeren Aşka Dair, dönemin romantik ruhunu fazlasıyla aşarak, 19. yüzyıl Avrupa toplumunda aşk olgusu ile kadının toplumsal konumunu ve farklı coğrafyalardaki değişimini kendine özgü üslubuyla kaleme alıyor.

Yazar:Stendhal
Çeviren:Ayberk Erkay
Tür:Roman
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:264

Küçük Kardeşim

Küçük Kardeşim Fournier’nin büyük aile anlatısının –şimdilik– son halkası. Yitirilen bir kardeşin hatırasına yazılmış veda sözcükleri.

Birbirinden tamamen farklı iki erkek kardeş.
Büyüğü çapkın, geveze, özgüvenli, tembel, sözcüklere âşık Jean-Louis.
Küçüğü çekingen, ketum, utangaç, sınıf birincisi, sayılara tutkun Yves-Marie.
Zıt karakterlerine karşın, birbirine son derece bağlı bu iki kardeşin Arras kentinde geçen yer yer mizahi, yer yer hüzünlü hikâyesi.

Yazar:Jean-Louis Fournier
Çeviren:Hazel Bilgen
Tür:Anlatı
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:144

Kurtların Tarihi

Minnesota’da ormanın sınırında, dağılıp gitmiş bir hippi komününden arta kalmış bir kulübede, komünün eski üyeleri olan anne ve babasıyla yaşayan on dört yaşındaki Madeline’in hayatı, yakınlara bir ailenin taşınmasıyla sonsuza kadar değişir. Madeline kendini aileye Linda olarak tanıtır, genç anneyle çabucak arkadaşlık kurar ve oğlu Paul’e bakmaya başlar. Ama kendininkinden çok farklı görünen bu ailenin sırları vardır: Pek ortalarda görünmeyen baba nasıl biridir ve ailesi üstünde kurduğu otoritenin kökeninde ne yatmaktadır? Okulda dışlanan ve ait olacağı bir çevre arayan Madeline/Linda bu tuhaf ailenin hayatına gitgide daha fazla gömülür, ta ki sonunda büyük bir seçim yapmak zorunda kalıncaya dek.

Amerikan taşrasında, yalıtılmış yaşamlar süren bireyler arasında geçen Kurtların Tarihi, masumiyet ve deneyim, sorumluluk ve özgürlük hakkında, genç anlatıcısının sesiyle akıllara kazınan bir büyüme hikâyesi.

Yazar:Emily Fridlund
Çeviren:Seda Çıngay Mellor
Tür:Roman
Yayınevi:Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı:240

Dottie

2021’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Abdulrazak Gurnah 1990’da yazdığı bu ilk romanıyla ne kadar büyük bir romancı olacağını gösteriyor.

Dottie, İngiltere’de yaşayan siyah bir kadının engelleri bir bir aşarak kendi yolunu çizmesinin romanı.

Annesinin ölümünün ardından, daha on yedi yaşında olan Dottie, kardeşleri Sophie ve Hudson’ın sorumluluğunu yüklenmek zorunda kalır. Bir yandan Sophie’nin düzensiz hayatıyla, öte yandan Hudson’ın kapkaranlık bir suç dünyasına girmesiyle Dottie’nin dertleri katbekat artar, genç kadın kendi hayatını istediği gibi yaşayamaz olur. Bu sırada ırkçılığın yol açtığı şiddet tüm dünyada hızla artmaktadır ve Dottie bu keşmekeşin içinde kökenlerini, politikayı, insan ilişkilerini sorgulamaya başlar.

Yazar:Abdulrazak Gurnah
Çeviren:Mehmet Deniz Öcal
Tür:Roman
Yayınevi:İletişim Yayınları
Sayfa Sayısı:322

Goebbels'in Propaganda Orkestrası

Demian Lienhard‘ın İkinci Dünya Savaşı’na dair alışılmışın dışında bir hikâye anlattığı Goebbels’in Propaganda Orkestrası, kurmaca ile gerçekliğin iç içe geçtiği olay örgüsüyle kusursuz bir üstkurmaca örneği.

Üç beş plakta gizli kalmış esrarengiz bir orkestranın ve onun ardında sivrilen şeytani bir dehânın izinden giden bu çarpıcı roman, çelişkiler bataklığında yükselen caz tınıları eşliğinde 1940’ların Berlin’inden ve çalkantılı gece hayatından bıçak sırtı manzaralar sunuyor.

Sansürün, ihanetin ve propagandanın her şeyin üstünü sis bulutu gibi kapladığı bir dönemde, nefes alabilmek uğruna müziğe sarılanların hakikat için verdikleri mücadeleyi günümüze taşıyan kitap; zihinlerde çaktırdığı şimşeklerle okuru “Ben olsam nasıl davranırdım?” sorusuyla baş başa bırakıyor.

Nazi Almanya’sının İngilizce sesi olarak ünlenen William Joyce’un, namıdiğer Lord Haw-Haw’ın yaşam hikâyesine odaklanarak, İkinci Dünya Savaşı’na bambaşka bir perspektiften bakmamızı sağlayan Demian Lienhard, ele aldığı konunun özgünlüğü ve kendine has retorik tarzıyla tadı dimağlarda yer edecek bir metne imza atıyor.

Kurmacanın içine kattığı gerçeklikle okuru tam anlamıyla çarpan Goebbels’in Propaganda Orkestrası; anlatısında yer verdiği tren tarifeleri, metro hatları, otel adresleri ve telefon numaraları gibi ayrıntıları doğru kaynaklara dayandırarak tarihin ayak izlerinden yürümeyi de ihmal etmiyor.

Yazar:Demian Lienhard
Çeviren:Ufuk Tonka
Tür:Roman
Yayınevi:Delidolu Yayınları
Sayfa Sayısı:248

Geleceğin Anıları

Çağdaş Latin Amerika edebiyatının en etkileyici ve sıradışı kalemlerinden Elena Garro‘nun başyapıtı Geleceğin Anıları, Meksika Devrimi sonrasındaki toplumsal travmaları şiirsel bir dille, kolektif hafıza üzerinden ele alan kült bir metin.

Anlatısındaki döngüsel zaman geçişleri sayesinde gerçeği hayalle, korkuyu rüyayla kesiştiren bir dünya yaratan yazarın bu ödüllü romanı; zulüm ve inancı, tutku ve nefreti, birlik ve ihaneti, geçmiş ve geleceği, umut ve karamsarlığı bir arada yaşayan Ixtepec halkının anılarına tanıklık etmemizi sağlıyor.

İhanetinin kefaretini ödercesine aşkı uğruna “taşlaşan” bir kadının portresini de çizen kitap; arka planında 1910’lu yılların toplumsal ikliminden keskin manzaralar sunarken bir yandan da Meksika kadınlarının nasıl basmakalıp kimliklere, hatta kimliksizliğe mahkûm edildiğini gözler önüne seriyor.

Yazar:Elena Garro
Çeviren:Murat Tanakol
Tür:Roman
Yayınevi:Delidolu Yayınları
Sayfa Sayısı:288

Önemsiz Şeyler

Çoğunlukla en önemli feminist piyeslerden biri olarak kabul edilen, Susan Glaspell’e Pulitzer Ödülü’nü kazandıran Önemsiz Şeyler, tek perdelik bir oyun. İlk olarak 8 Ağustos 1916’da Massachusetts, Provincetown’daki Wharf Tiyatrosu’nda Provincetown Oyuncuları tarafından sahnelenmiştir. Bu oyunda Glaspell, karakterlerden biri olan Bayan Hale rolünü üstlenmiştir.

Önemsiz Şeyler, kasaba savcısı, şerif, Bay Hale, Bayan Peters ve Bayan Hale’in Wright ailesinin boş çiftlik evine girmesiyle başlar. Kasaba savcısının isteği üzerine, Bay Hale bir önceki gün evi ziyaret ettiğinde yaşananları anlatır: Bayan Wright’ın tuhaf davrandığını ve kocasını üst katta boynuna bir ip dolanmış halde ölü bulduğunu söyler. Bay Hale, Bayan Wright’a bunu sorduğunda, Bayan Wright’ın, kocası boğulurken derin bir uykuda olduğunu iddia ettiğini belirtir.

Önemsiz Şeyler, aynı zamanda yeni bir yayınevi olan Yedinci Kat Yayınları’nın ilk çeviri yapıtı olarak raflarda yerini alıyor.

Yazar:Susan Glaspell
Çeviren:Uğur Uçum
Tür:Oyun
Yayınevi:Yedinci Kat Yayınları
Sayfa Sayısı:48

Bitmeyen Yol

Bitmeyen Yol, modern Japon edebiyatının önde gelen temsilcileri arasında gösterilen Natsume Sōseki‘nin yaşamının hesaplaşmalarla dolu en karanlık dönemine tanıklık eden romanıdır.

İngiltere’de gördüğü edebiyat eğitiminin ardından artık daha evrensel bir bilinç kuşanmış halde ülkesine döndükten sonra, eserlerinde bireyin geleneksel değerlerle uzlaşmazlığı neticesinde yaşadığı suçluluk ve yabancılaşma duygularını işleyen Natsume Soseki, Bitmeyen Yol‘da tıpkı kendisi gibi küçük yaşta evlat edinilen Kenzō’nun üvey ebeveynleriyle açgözlü, hesapçı ve çoğu zaman duygudan yoksun ilişkisi ekseninde kalem oynatır.

Dönemin hâkim Konfüçyüsçü ahlak anlayışının pençesinde işi, kariyeri ve ailesi arasında kalan, bu açmazda alicengiz oyunlarına başvurmaktan da geri durmayan genç bir aydının beslediği hırs, inanç ve umut, Sōseki’nin çokkatmanlı karakterler yaratmak ve duygu geçişlerini okura aktarmaktaki mahirliğiyle günümüzdeki ilişkilerin doğasına da ayna tutuyor.

Yazar:Natsume Soseki
Çeviren:Zeynep Ebru Okyar
Tür:Roman
Yayınevi:Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı:216

Kullan-At: Gezegenimiz, Yegane Evimiz

Ekolojik yıkımın sorumluluğunu “muslukları fazla açık tutan”ların omuzlarına yükleyerek bireyleri daimi bir vicdan muhasebesine sürükleyen küresel kapitalizmin lokomotif şirketleri vergi indirimi ve çeşitli fonlardan faydalanmak için; karbon ayak izini, “sürdürülebilir” ama diğerlerinden daha pahalı o kıyafetleri, bambu pipetleri, endüstriyel vegan gıdaları ve dahi ineklerin “metan gazı salınım hacmini” lügatımıza sokmadan çok önce, Eduardo Galeano, insanları olduğu kadar tabiatı da yiyip bitiren ve bir kenara tüküren sistemin açgözlülüğü ve küstahlığı hakkında uyarıda bulunmuştu.

Hem daha önce çeşitli kitaplarında yayınlanan hem de bu antoloji için kaleme aldığı bütün “yeşil” metinleri bir araya getiren Kullan-At, çevre sorununu ekolojiyi dert ediyormuş görünen popülist sloganlardan uzak, tutarlı bir siyasi perspektiften ele alıyor ve çevresel yıkımın gerçek sorumlularını işaret ediyor.

Galeano, her zaman olduğu gibi, gezegenimizin fısıltılarına kulak verenlerin tanıklıkları ve  yağmalanmasına karşı çıkanların haykırışlarıyla kol kola toprağın nabzını tutuyor.

Yazar:Eduardo Galeano
Çeviren:Süleyman Doğru
Tür:Deneme
Yayınevi:Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı:160
Önceki İçerikCumhuriyetin Doğuşu: Atatürk’le Sanatın ve Aydınlığın Yolculuğu
Sonraki İçerikNintendo’dan nostaljik hamle
Abone Olun
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments