Kültür sanat gönüllüleri radarıma girdiği an peşlerini bırakmıyorum. Ne yapıyorlarsa hiçbir beklentileri olmaksızın yapıyorlar çünkü. Okunmak, izlenmek, dinlenmek, alkışlanmak dışında tabii. Beklentide böyle bir minimalliği kim sevmez ki? Ben seviyorum. Kültür sanat ile ilgili gelen her gönüllü destek, birey ve toplum için hiçbir işle ölçülemeyecek değerde.
Bu destek özellikle tiyatro kanadından geliyorsa.
Tiyatro Mola tarafından sahneye konan “Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri” oyunundan bahsedeceğim sizlere. Hiçbir beklentileri olmaksızın tiyatroyu çok seven, sahnede olmak isteyen, insan olabilme yolunda çabalarını ve toplum adına gerçekleştirmek istedikleri itirazlarını sahne üzerinde yapmak isteyen 12 genç gönüllüden bahsedecek olmanın mutluluğu ile yazacağım. Oyunun yazarı ve aynı zamanda oyuncusu Sema Betül Kaya; yönetmeni ve yine aynı zamanda oyuncusu Buray Kopuz, Barış Mirzanlı, Berkan Atakoğlu, Burak Yanık, Duygu Yanık, Güven Yapa, Hakan Çoban, Murat Arın, Selcan Toker, Seyhan Şenkal ve Sinem Şenkal ile sahnedeki 12 kişi tamamlanıyor. Oyunun teknik ekibi ise; Başak Uğur, Gülşen Bilge Kaya ve Selçuk Timur’tan oluşuyor.
Her yıl farklı bir oyunla Beşiktaş Sahne’de yerini alan Tiyatro Mola ekibinin bu yılki oyunu Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri, Yeşilcam Sineması’na bir hediye niteliğinde. Gönülden bağlı olduğumuz Yeşilçam Sineması’nın klasik konularını her açıdan (zenginlik, fakirlik, aşk, taşralı zengin baba, masum zengin kız, zenginliği tamamen elde etmek isteyen çakal üvey anne adayı ve çevresi) harmanlayarak sahnedeki yerlerini alıyorlar.
Sahne siyah beyaz (Yeşilçam Sineması dendiğinde, ilk bu özelliğiyle, yani ekranların siyah beyaz oluşuyla dikkat çekmiyor mu zaten). Siyah beyaz olarak döneme en güzel gönderme ile perdesini açan Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri, Türk Tiyatrosu’ndaki ilk siyah beyaz oyun olma özelliğiyle de dikkat çekiyor. İkinci dikkat çekici nokta ise, sahnenin tek renkli eşyasının kırmızı bir defter olması. Tabii ki sahnede tek renkli eşya olarak bulunmasının bir amacı ve hikâyesi var. Defterin özelliğini yazacağım fakat önce oyuna şöyle bir göz atalım.
Olaylar İstanbul’un büyük bir konağında geçer. Taşralı zengin iş adamı Nejat, O’nun yurtdışında okuyan ve evine geri dönüş yapan kızı Füsun, Nejat’ın yakında evleneceği, Füsun’a üvey anne olacak çakal Suzan, Suzan’ın kızı şımarık Hale oyunun dinamik karakterleri. Konağın hizmetçileri Nermin ve Veysel en az baş karakterler kadar oyunun dinamiklerini besleyen karakterler olarak karşımıza çıkıyor.
Füsun evine döner dönmez konağın hizmetçisi, aynı zamanda Füsun’un dadılığını da yapmış olan Nermin, Füsun’a rahmetli annesinden kalmış olan kırmızı kaplı bir defter verir. Sahnenin üstündeki tek renkli unsur olan bu defter bir üvey annesi olacağını öğrenen mutsuz Füsun için kurtarıcı olur. Çevresindeki tüm para hırsıyla dolu, sahte, ikiyüzlü insanlara karşılık Füsun annesinin kendisi için yazdığı satırlara sığınacaktır.
Çünkü üvey anne Suzan’ın gelecekte kendi rahat yaşamını kurabilmesi adına planladığı entrikaları vardır. Suzan’ın kızı Hale, Füsun’u hiç rahat bırakmamakta, o da ilerde rahat bir yaşam sürebilmek adına planlar yapmaktadır. Fakat Nejat Bey eskiden olduğu gibi zengin bir adam değildir ve bu gerçeği kimseyle paylaşacak bir yapıda da değildir; ta ki olaylar kontrolden çıkana kadar.
Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri, televizyonda her rastladığınızda hâlâ zevkle izlediğiniz fakat bir daha yapılamayacağını bildiğiniz Yeşilçam Sinema günlerine geri götürüyor bizleri. Oyundan çıktığınızda, zaman içerisinde yaptığınız bu yolculuğun garip bir şekilde size iyi geldiğini fark ediyorsunuz. Aslında asıl garip olan şey; ne kadar entrikalı ilişkileri yansıtırsa yansıtsın, hiçbir dönemin o dönem kadar saflığı temsil edemeyeceği gerçeğidir. Kırmızı defter de aslında o saflık duygusuna bir atıf.
Farklı meslekleri olan ve sırf tiyatroyu çok sevdikleri için sahnede olmak isteyen 12 harika insanın kurduğu Tiyatro Mola rubunun sahnelediği Muazzez Hanım’ın Muazzez Tarifleri oyununu ve bundan sonra sahneleyecekleri oyunlarını seyretmeye giderek destek verin lütfen. Hiçbir maddi beklentileri olmaksızın, manevi duygularla yapmak istedikleri tiyatroda bir de üstüne üstlük Yeşilçam’a selam çakmalarının değeri, günümüz değerler dünyasında (para, unvan, prestij, vs.) hiçbir şeyle karşılaştırılamaz hiç şüphesiz.
Sezon bitmeden izlemeniz dileğiyle.
Yaşasın Tiyatro!
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü olması vesilesiyle NouvArt Kültür Sanat olarak tiyatro sever bu on iki kişilik ekibin yazarı Sema Betül Kaya ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Kültür sanat adına neden tiyatroyu seçtiklerini, neden bu işi severek yaptıklarını, sahneledikleri Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri oyununu, önümüzdeki yıl sahnelemek istedikleri projelerini konuştuk.
– Öncelikle Kültür Sanat adına gönüllülük esasına dayanarak neden tiyatroyu seçtiniz? Çünkü bildiğim kadarıyla hepinizin farklı farklı meslekleri var aynı zamanda.
S.Betül Kaya: Evet hepimizin farklı meslekleri var. Hepimiz hayatımızı farklı işlerle idame ettiriyoruz. Ortak özelliğimiz hepimizin tiyatroya gönülden bağlı oluşu. Ki hiçbir maddi getirisi yok yaptığımız işin. Sadece sahne üzerinde olmaktan mutluluk duyduğumuz için bir araya geliyoruz. Kendimizi en iyi sahne üzerinde ifade edebiliyoruz galiba. Gönülden sevmiyorsanız böyle bir işin içinde bulunmak çok zor olabilir zaten.
– Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri kaçıncı sezonunda ve bu yıl kaçıncı kez sahneleniyor?
S.Betül Kaya: Bu yıl dördüncü kez sahneliyoruz. Fakat her yıl Tiyatro Mola’nın bir özelliği olarak farklı bir oyun sahneye koyduğumuzdan, birinci veya ikinci sezondayız diyemiyorum.
– Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri nasıl bir oyun? Bize biraz anlatabilir misin?
S.Betül Kaya: Öncelikle Türkiye’de bir ilk ile yola çıkıp ilk defa siyah beyaz bir tiyatro yaptık. Şimdiye kadar hiç yapılmamış, hiç denenmemiş bir şey bu. Dekorumuzdan, kostümümüze, makyajımızdan, ışığımıza kadar tüm ayarlamalarımız bu siyah beyaz özelliğine göre oldu. Her şeyi siyah beyaz görüyoruz. Bir defterimiz var sahnede. Sadece o renkli. O da şimdiki döneme ve o döneme atıfta bulunmak için.
Oyun konusuyla ve klişeleriyle bildiğimiz o Yeşilçam filmlerini anımsatıyor. Bu hissiyatı yaratmak için yaptık aslında bu oyunu. O dönemi tekrar yaşatmak ve unutturmamak adına. Oyunu seyredip çıkanlardan aldığımız iyi reaksiyonlara baktığımızda da amacımıza ulaşmışız diyoruz.
– Şunu diyebilir miyiz peki?.. Yeşilçam sinemasının tiyatroya bir hediyesi diyebilir miyiz bu oyun için?
S.Betül Kaya: Tabii ki diyebiliriz. Ve tam tersini de diyebiliriz aslında. Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri oyunu tiyatronun Yeşilçam Sinemasına hediyesi. Karşılıklı paslaşma söz konusu bu anlamda. Yeşilçam sineması gibi bir kaynaktan beslenmek bizi mutlu ediyor
– Bir mesaj veya mesajlar vermek istediniz mi bu oyunu yazarken? Günümüzde her şey bir mesaj kaygısı üzerine kuruluyken sizin böyle bir oyun yazma sebebiniz neydi?
S.Betül Kaya: Bir mesaj kaygımız yok aslında. Sosyal içerik üzerinden mesajlarımız olsun istemedik. Sadece TV de izlediğimiz filmleri sahneye taşıdığımız farklı bir iş yapmak istedik. Tek amacımız vardı TV’de izlediğimiz o Yeşilçam filmlerini birebir yansıtabilmek. Yansıtabilmiş olmaktan dolayı mutluyum. Bu anlamda izlediğimiz filmlerin klişeleriyle ilgili hiçbir değişiklik yapmadım zaten. Zengin bir konak. O konağa çökmek isteyen insanlar ve onların çevresinde dönen hikâyeleri anlatıyor Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri.
– Peki, Tiyatro Mola’nın genelde oyunları nasıl şekillenir diye sorsam; bundan önceki sezonların oyunlarını da işin içine katmak istesem, ne dersiniz?
S.Betül Kaya: Tiyatro Mola’nın genelde çok komedisi ve çok dramı olan oyunları oldu şimdiye kadar. İzleyenler genelde çok gülüp hemen sonrasında ağlayabildikleri, hüzünlenebildikleri oyunları seyrettiler hep. Bu oyun buradan baktığımızda bizim için de bir ilk oldu. İçinde neredeyse hiç dram yok. İronik durumlar var. Komedi unsurunu da Yeşilçam klişeleriyle besleyerek yapmaya çalıştık.
– Sahnede kaç kişisiniz?
S.Betül Kaya: 12 kişiyiz.
– Bildiğim kadarıyla hepinizin farklı meslekleri var aslında. Ve tiyatro yapmakta size para kazandıran bir iş değil. Deli misiniz ki böyle bir şey yapmaya kalkışıyorsunuz? Kültür Sanat’ın hiçbir şekliyle değer görmediği, hiçbir şekilde buradan beslenmek istemediği bir ülkede neden böyle bir işe kalkışıyorsunuz?
S.Betül Kaya: Evet, hepimiz farklı mesleklerden para kazanıyoruz. Tiyatro yapmaktan zevk alıyoruz. Grupça hepimiz aynı hisleri besliyoruz, aynı fedakârlıklarda bulunuyoruz, zor şartlarda çalışıyoruz. Çocuklu arkadaşlarımız var mesela ama hafta sonunu evde geçirmek yerine çok sevdiğimiz tiyatro adına bir şeyler yapmak istiyoruz. Çok keyif alıyoruz yaptığımız bu işten. Böyle bir sevgi beslemesek büyük bir ihtimalle yapmazdık zaten.
– Önümüzdeki sezon Muazzez Hanım’ın Muazzam Tarifleri’ni sahnelemeye devam edecek misiniz?
S.Betül Kaya: Her sene yeni bir oyun sergilemeye çalışıyoruz. Bir kere iki sezon art arda bir oyunumuz oldu. Fakat her yıl yeni bir oyun sergilemeye özen gösteriyoruz. Önümüzdeki sezon yine eğlenceli, sazlı, sözlü bir oyun yapmayı düşünüyoruz.
– Çok teşekkür ederiz Betül Hanım. Çok kıymetli ve çok değerli işler yapıyorsunuz kültür sanat adına ve tiyatro adına tabii ki. Yılmadan her sezon yeni bir oyunla perdelerinizi açmaya devam edersiniz umarım. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününüzü de bu vesileyle kutlamış olalım.
S.Betül Kaya: Biz teşekkür ederiz asıl, Tiyatro Mola ekibi olarak. Verdiğiniz destek bizim için de çok kıymetli. Tiyatroya olan sevgimiz hiçbir zaman bitmeyeceğinden sahneye çıkmaya devam edeceğiz. Herkesi tiyatromuza, oyunlarımızı izlemeye davet ediyoruz. Dünya Tiyatrolar Günümüz kutlu olsun.
Teşekkürler.
Aynur Kulak