Siyah Nefes, Mavi Dağ ve Kızıl Ölüm serilerinden oluşan Günebakan Üçlemesi, Aşkın Gölgesi, Rüya Takım-Medusa’nın Pusulası, Uykusuzlar, Yalancılar ve Sevgililer, İhtimal romanlarıyla edebiyat dünyasında başarılı işlere imza atan Yazar Gülşah Elikbank, Doğan Kitap’tan çıkan yeni kitabı “Âşıklar Gece Ölür” üzerine NouvArt’ın sorularını yanıtladı.
– Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Yazı yazma serüveniniz nasıl başladı? Bu noktada başlangıçta örnek aldığınız bir yazar oldu mu?
Sanırım ilk olarak ortaokulda okuduğum İpek Ongun. Bir Genç Kızın Gizli Defteri. Tıpkı benim gibi babasız büyüyen bir kız çocuğunu anlattığı için. Sonrasında üniversite son sınıfta, Irvin Yalom, Nietzsche Ağladığında. Bir yazarın bir okuru nasıl ters yüz edebileceğini anladığım ilk romandı. İnci Aral’a hayranlığım da artık herkesçe malum. Ben önce yönetici oldum sonra yazar. İş dünyasında üst düzey işbirliklerim oldu ve bu bana çok farklı bir bakış açısı kazandırdı. Dünyanın en önemli şehirlerini 30 yaşımdan önce görmüştüm zaten. Dünyayı bilmek ister istemez beni değiştirdi.
– Âşıklar Gece Ölür son kitabınız. Kitabın önceki çalışmalarınızdan ne gibi farklılıkları var?
Ben her romanımı yazarken işe önce karakterlerimin psikolojik çözümlemelerinden başlarım. Burada da iki karakterin de çocukluk travmalarını belirleyip, karakterlerini ona göre inşa ettim. Kurguyu o düzende çalıştım. Felsefe, biraz da müzik çalışmaları yaptım tabii. Ne de olsa bir rock yıldızını anlatıyorum.
– Kitabın başkarakterleri Melis ve Hakan her ne kadar birbirinden farklı insanlar olsalar da ikisinin de ortak acıları onları buluşturuyor. Buluşmayı bu hususta değerlendirirsek ortak duygular insanların iletişimini sizce nasıl etkiliyor?
Çok sevdiğim şairlerden Didem Madak’ın bir sözü var. İnsan yarası yarasına denk olanı sever. Çocukluğunda kalbinden yara almış birini gözlerinden tanırsınız, o buğulu bakıştan. Melis ve Hakan’ın birbirlerinde ilk gördükleri şey, bu benzerlikti aslında. Ama aynı yara herkeste farklı etki gösterir. Çatışma da buradan çıkıyor zaten. Acının ortak bir dili yok aslında, sadece yakınlığı var.
– Melis, hayatın içinde her şeye rağmen parçalanmasa da kırılmış olan bir ailenin ferdi olarak yetişmiş. Babasının hayatındaki unutamadığı insan, annesinin kırmızı çizgileri, ablası ile olan mesafeler… Bunlar Melis’in hayatını nasıl etkiledi?
Bir kız çocuğu için baba en önemli figürdür hayatında. Melis çok ideal gözüken ama o ideali kendi elleriyle parçalayan bir baba örneği ile büyüyor. Annesi ile hiçbir yakınlığı yok, aksine babasının aşık olduğu kadına kendini daha yakın hissettiği için kendini suçluyor. Ablası bambaşka bir dünyanın insanı. Melis aslında çok yalnız bir kadın, onunki kalabalıklar içinde derin bir yalnızlık ve bu çok daha yaralayıcı. O yüzden Hakan’a o kadar tutkun, ondan vazgeçemiyor.
– Hakan’a dönersek onun da çocukluğu Melis gibi çeşitli zorluklarla geçmiş. Özellikle babasıyla arasındaki ilişkiye değinmek gerekirse bu ilişkiyi Hakan’ın geleceğine yansımalarını nasıl değerlendirirsiniz?
Şiddet şiddeti, şefkat ise şefkati doğurur. Hakan’ın çocukluğunda tek gördüğü şey, acı… Kalbi kırık bir çocuk o ve hep öyle kalacak. Sevgiyi tanımıyor ve sevdiği herkes o güne kadar onu incitmiş. Melis’ten uzak durmak istemesinin nedeni de bu korku zaten. Ya o da Hakan’ı incitirse… Bunu kaldıramaz artık, duvarları bu nedenle o kadar yüksek.
– “Eğer son değişmeyecekse o sona nasıl gelindiği neyi değiştirir.” Kitaptan yaptığımız bu alıntıyla birlikte Melis’in gençlik yıllarında Hakan’ı bırakıp gitmesinin sebebi sizce neydi? Kıskançlık mı yoksa inancını kaybetmesi mi?
Kıskançlık kişinin kendisiyle ilgilidir. Bireyin kendine güven duymamasıdır. Melis’in böyle bir duygusu yok. Onun sorunu Hakan’ın aralarındaki saf aşkın kıymetini anlayıp ona uygun davranacağına olan inancını kaybetmesi. Birinin kalbine inanmayı bırakırsanız, gitmekten başka seçeneğiniz kalmaz. Üstelik yokluk her zaman varlıktan daha çok yer kaplar.
– İhsan’dan bahsedecek olursak sizce Melis’in ondan etkilenmesinin temel sebebini ne olarak görüyorsunuz?
Gerçekliği, olgunluğu, ölümün sahiciliği karşısındaki net tavrı. Babasına benzetmesi özünde.
– Aradan 14 yıl geçmiş olmasına rağmen yolları yeniden kesişen Melis ve Hakan’ın birbirlerine olan hisleri tazeliğini korumasına rağmen yılların verdiği kırgınlıklar da mevcuttu. Bunların aşılmasını sağlayan temel etki Hakan’ın değişim arzusu muydu yoksa Melis’in affedici olması mı?
İkisi de. Zaten iki kişi aynı arzuya sahip değilse, yılların kırgınlığı aşılamaz. İkisi de değişmek istiyordu ve affetmek istiyordu her şeyi. Çünkü kalplerinde birbirlerine olan sevgilerini hep saklamışlardı.
– Psikolojik açıdan değerlendirirsek yanlış evliliklerin aile ve çocukların yaşantısına etkilerini nasıl değerlendirirsiniz?
Geçen hafta Ataşehir’de iki psikiyatr ile Aşıklar Gece Ölür’ün psikolojik çözümlemesini yaptığımız bir söyleşiye katıldım. Orada Dr.Agah Aydın, benim romanda satır aralarında sıkça altını çizdiğim bir konuyu çok güzel özetledi. Anne ve baba arasında sevgi varsa, çocuk bunu görerek büyüyorsa, o eve psikiyatr girmez. Ama aksi çok tehlikeli. O yüzden sevgisiz, şefkatsiz birlikteliklerin tanığı olarak büyüyünce, sizin de sevgiye karşı bir mesafeniz oluyor. Doğru olanı yanlıştan ayırmayı bilmiyorsunuz.
– Âşıklar Gece Ölür ile “Aşk İyileştirir” başlıklı söyleyişi turuna çıktınız. Söyleşilerinizden bizlere bahseder misiniz? Genel olarak kitaba ve söyleşiye olan ilgiden memnun musunuz?
Evet, okurlarımdan gelen yorumlardan çok mutluyum. Genel olarak anlatmak istediğim konunun iyi anlaşıldığını ve Hakan ile Melis’in aşkına insanların inandığını görüyorum. Bu bir yazar için önemli. Aşk İyileştirir, birçok şehirde romanın izinden anlatmak istediğim konu. Ben gerçek ahlakın yolunun aşktan geçtiğine inanıyorum. İyi insan olmak için aşkı da bilmelisiniz. Kalbinize gerçek bir sevda dokunmuş olmalı. Bunu anlatıyorum, aşkın yeniden tanımlanması gerekiyor bir de. Okurlarımı bu konuda düşündürmek istiyorum. Aşk sahiden nedir?
– Geleceğe yönelik yeni projeleriniz var mı?
Çocuk romanlarım Medusa’nın Pusulası ve Zehirli Hayal izinden devlet okullarında da söyleşiler yapmak istiyorum. Bir de müzik ve edebiyatı buluşturan projeler yapmak. Aklımda çok farklı işler var ama şimdilik olgunlaşmalarını bekliyorum.
Yayın Tarihi | 2019-01-23 |
ISBN | 6050958294 |
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Dil | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı | 200 |
Cilt Tipi | Karton Kapak |
Kağıt Cinsi | Kitap Kağıdı |
Boyut | 13.6 x 21 cm |
Uğur Hakan Hacıoğlu