Dünyaya sadece kendi haklı penceremizden baktığımızda var olan kibri büyütüyoruz içimizde. Kibirle bakmak, karşınızdaki insanlara sadece kendilerini kötü hissettirmekten ve size geçici bir yücelik, sonra da yalnızlık duygusu katmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Evrilen dünya öyle garip bir hal aldı ki sevmek eziklik, sevilmek bir sınır ihlali, gücünü kaybetme, sorumluluk zannedilebiliyor. Bu illüzyon yüzünden hakikati ararken yanıbaşımızdaki hakikatten bihaber, varlıkları gerçekten fark etmeden, yanıbaşımızdakini görmeden dolanıyoruz ortalıkta. Bakıp da göremiyoruz. Çaba harcamadığımızdan zevk almayıp, çabalamak için alan yaratıldığında ise kolumuzu bile kıpırdatmıyoruz. Hayat formüllerimizi sadece inat ve hırs üzerine kurarsak birilerinin bize dediklerinin tersini yapmaktan zevk aldığımız bir hayat yaşarız. Güzel sözcükler söylenmesi küfür gibi gelir bize, kaçmak isteriz güzel sözlerden, sevilmelerden. Egonun inatla motive olduğu şeylerin peşinden gideriz. Kırar, dökeriz. Bu da sadece egonun beslendiği, hakikatte duygu barındırmayan yüzeysel ilişkilerin birinden ötekine atar bizi. Hayatta tümüyle derin ilişkiler kurmanın, olanı kusurlarla, güzelliklerle, olduğu gibi kabul etmenin müthiş bir dönüştürücü etkisi vardır hayatımızın her alanına. Bolluk, bereket enerjisi doldurur yaşam çemberimize. bağ kurmak, sevmek ve sevilmeye teslim olmaktan daha iyileştirici hiçbir güç var mı?
Ezgi Demir