Pera Film, “Bir Rüyanın İnşası” sergisi paralelinde hazırlanan “Mutluluğu İnşa Edenler” başlıklı programla izleyicileri Arnavutluk sinemasında büyüleyici ve duygusal bir yolculuğa davet ediyor.
Seçkide, son yıllarda Arnavutluk’ta çekilen ve Arnavut toplumcu gerçekliğine odaklanan üç film yer alıyor. Karakterlerin hayatlarında yeni bir başlangıç yaparak mutlu ve ideal bir hayat inşa etme çabalarını konu alan filmler 14 Kasım’a kadar Pera Müzesi’nde izlenebilir.
Pera Müzesi Film ve Video Programları, Mutluluğu İnşa Edenler – Arnavutluk Sineması başlıklı yeni programını Arnavutluk toplumcu gerçekçiliğine odaklanan Bir Rüyanın İnşası sergisinden ilhamla hazırladı. 23 Ekim’de başlayan ve 14 Kasım tarihine kadar Pera Müzesi’nde gösterime sunulan seçkide sinemaseverler, Arnavutluk toplumunda yaşanan değişimleri ve bu değişimin insan hayatı üzerindeki etkilerini izleme fırsatı bulacak.
Arnavut sinemasından ilk filmler, taze bakışlar
Arnavutluk ve Kosova’da son yıllarda üretilmiş etkileyici filmleri bir araya getiren Mutluluğu İnşa Edenler seçkisi, genç yönetmenler Visar Morina ve Florenc Papas’ın ilk uzun metrajlı filmlerini, Iris Elezi ve Thomas Logoreci’nin ise ilk ortak yapımlarını İstanbul’da izleyicilerle buluşturuyor.
Arnavutça “dünya” anlamına gelen Bota, Arnavut yönetmen Iris Elezi ile Amerikalı yönetmen Thomas Logoreci’nin imzasını taşıyor. Uzak ve ıssız bir bölgede konumlanan kafe Bota dönemin siyasi koşullarının etkilerini yansıtırken aynı zamanda bulunduğu bataklık alanın çarpıcı betimlemelerini sunuyor. Yönetmenler bu ilk filmlerinde, kullandıkları dönem müziği ve etkileyici çekim teknikleriyle izleyicileri büyüleyici bir atmosferle baş başa bırakıyor.
Kosovalı yönetmen Visar Morina, 2015 yılında Oscar’a aday olan ilk uzun metrajlı filmi Babam‘da, küçük bir çocuğun dramatik yaşam öyküsüne odaklanıyor. Annesini kaybeden 10 yaşındaki Nuri ve babası Gesim’in geçimlerini sağlamak için sokakta sigara sattıkları film 1990’ların Kosovası’nda geçiyor. Gesim’in oğlunu terk edip Almanya’ya göç etmesinin ardından Nuri’nin de onun peşinden gitmeye karar vermesiyle izleyiciler macera dolu bir yolculuğa ve zorlu bir serüvene şahitlik ediyor.
Genç Arnavut yönetmen Florenc Papas’ın imzasını taşıyan Açık Kapı ise, Rudina ve hamile kız kardeşi Elma’nın, doğdukları Arnavut köyündeki sert ve gelenekçi babalarını görmek için çıktıkları uzun yolculuğun hikâyesini anlatıyor. Yönetmen bu ilk uzun metrajlı filminde, ataerkil bir toplumda ahlak kurallarının nasıl belirlendiğini sorguluyor.