21 Kasım akşamı tüm dünya ile aynı anda, tek gece gösterime giren konser belgeseli olan Depeche Mode: Spirits in the Forest filmi beyaz perdede dinleyicileriyle buluştu.
Depeche Mode ile yıllardır çalışan ödüllü yönetmen Anton Corbjin tarafından çekilen bu konser filminde altı en iyi Depeche Mode hayranlarının gruba karşı olan sevgisi, kendi hayatlarına nasıl yön verdiklerini, nasıl etkilendiklerini ve nasıl şekillendiğini bizlerle paylaştılar. Aynı zamanda bu konser filmi 2017 yılında çıkan Spirit albümüne dair verilen turnesindeki ayağı olan Berlin konserinden görüntüler oluşuyor. Bu konseri izleyen 6 sıkı hayranlarının konserde yaşadığı en çarpıcı atmosferine şahit olduk.
Bu konser filmi elbette bizim ülkemizde de yayınlandı. Geçtiğimiz hafta Perşembe akşamı soluğu Bomontiada’da aldım. Konser filminin açıklandığı ilk zamanlarda ben demiştim ki “bizim ülkemizde kesin yayınlanmaz” çünkü ülkemize bir grup/müzisyen zar zor geliyorken böyle bir filmin yayınlanacağını düşünmemiştim haliyle. Bildiğiniz üzere Metallica’nın S&M2 konseri için de umutsuzluğa kapılmışken Türkiye fan sayfası olan Metallica Türkiye ekibi büyük çabalar sonucu konser filmini ülkemize getirterek sinema salonunda senfonik konserle çok eğlenmiştik. Geçtiğimiz hafta Cumartesi günü biletlerin satışta olduğunu öğrendiğimde çok sevinip hemen biletimi o günden alıp beklemeye koyulmuştum bile.
Konser filminin yayınlanacağı mekana geldiğimde az insan vardı. Yerimi alıp filmin yayınlanacağı saati beklemiştim. Saatler yaklaştıkça insanlar gelmeye başlamıştı. Depeche Mode tişörtü giyenler, albüm isimlerinden hazırlanan kokteyler, arkadaş ortamı ve insanlar çok güzeldi o akşam. Hepsi özenli hazırlanıp gelmişti. Böyle bir ortamı görmeyeli çok olduğu için buna ekstra sevinmiştim. Filmden önce Çağlan Tekil 80’ler şarkıları çalıyordu kabin başında. Film bitince 80’ler partisine devam edildi elbette. Görmeniz gereken bir ortamdı. Beni de bilirsiniz 80’ler aşığıyım çok. Hayat o akşam bana gülmüştü, ahaha.
Konser filmi hakkında çok detay veremem kesinlikle bir yerde bulup izlemeniz lazım. Şöyle anlatmak gerekirse insanların Depeche Mode’a olan o muhteşem sevgisini kendilerinden dinlemek o kadar keyif veren bir şey ki, o an sanki o durumu siz yaşıyormuşsunuz gibi aşırı mükemmel geliyor. Depeche Mode, insanların üzerinde çok nefis etki bıraktığı aşikar bunu hepimiz biliyoruz. Her bir şarkıda elbette kendimizi arıyoruz. Üzgün olduğumuz zaman yine onlar var, mutlu olduğumuz zamanda da. Bir yerden elbette karşımıza çıkabiliyorlar bu harikulade.
Kendimi bildim bileli yıllardır Depeche Mode dinleyen bir insanım. Bu adamların yaptıkları her şey benim için çok özel. Yıllar geçtikçe Depeche Mode’un bütün şarkılarıyla kaynaşıp onlarla dost oldum. Genelde Depeche Mode dinleyen kesim 30’lu yaşlarının üstünde olsa da elbette 20’li yaşlarda olan insanlar hatta küçük yaşlardaki çocuklar bile grubu dinliyor. Zamanında kardeşime az dinletmedim çünkü. Ben hep şey derim Depeche Mode için: “müziğin tutkulu dansı” öyle bir şey ki, içinizin kıpır kıpır olup konser kaydı açtığınız zaman Dave Gahan gibi dans edebiliyorsunuz. Bu da bir etki sonuçta. Çizgilerini 80’lerden beri asla bozmadılar ve hemen hemen herkesin hatta metal müzik camiasında bile en çok sevilen grupların başında geliyor. Paul Landers’ın (Rammstein) şu sözünün hep arkasındayımdır. “Depeche Mode, sadece adını söylediğinizde bile herkesin başıyla onayladığı sayılı gruplardan biridir.” Tüylerimiz bile saygı duruşuna geçer adları söylendiği zaman.
Depeche Mode’un bütün konserleri özel olmakla kalmayıp Berlin konseri apayrı mükemmel. Berlin izleyicisine yıllardır bayılırım. Orada farklı bir atmosfer var. Bütün şarkıları ezbere söylüyorsunuz. Gözler, kulaklar sahnede oluyor. Asla o ortamda sıkılma gibi bir durum söz konusu olmuyor. Çünkü Berlin izleyicisinden bahsediyorum. Konser alanından ayrılırken bir fan olarak çıkabilirsiniz mesela. Ben Depeche Mode’un bir konserine gitme imkanım olsaydı bu imkanımı Berlin’de kullanıp, orada yaşayan insanlarla eğlenmek isterdim. Emin olun bu mükemmel olurdu.
* Depeche Mode, Spirist in the Forest filminin yayınlanmasından kısa bir süre sonra Netflix’te yayınlanması için anlaşma yaptı. Ne zaman yayınlanacağına dair tarih henüz belli değil.