“Tarihe bakıldığında 20. yüzyılı benim başlattığım görülecektir.”
– Karındeşen Jack
Kim olduğu, vahşice cinayetleri neden ve nasıl işlediği hiçbir zaman gün yüzüne çıkmamış olan birinin böyle bir cümle söylemiş olması ilginç. O’nun bir katil olmasına rağmen narsist megalomaniyle söylediği bu sözü ciddiye almalı ve 20. Yüzyıl’ı bu şekilde mi değerlendirmeliyiz acaba? Bu cümleyle değerlendirirsek eğer, arada kaçırdığımız bir şey mi oldu, sorusunu da sorabilir miyiz kendimize? Ki 20. Yüzyıl, 21. Yüzyıl’ın aksine daha sakin, teknolojinin ve dijitalin bu denli gelişmediği, hızdan henüz başımızın dönmediği; koşturmacadan, yüzde yüz başarı odaklanmasından, cinayetlerin henüz “duygular üzerinde” işlenmemesinden dolayı ayaklarımızı bastığımız zeminin sağlamlığını yitirmediği bir yüzyıldı. Fakat Karındeşen Jack tüm suçlarına rağmen içinde bulunduğu yüzyıl ile ilgili bu cümleyi söyleyebildi işte!
Tüm bunlardan bir ders çıkarıp, bir şeyler öğrenebilir miyiz?
Peki 21.Yüzyıl üzerine ne söylendi? 21. Yüzyıl’ın anlamı ne?
Kolektif Yayınları tarafından yayınlanan bir Yuval Noah Harari kitabı olan 21. Yüzyıl için 21 Ders bu ve benzeri soruları sormakla beraber, asıl olarak içinde bulunduğumuz yüzyıl olan 21. Yüzyıl’a temel, kışkırtıcı, derinlikli sorularını yönlendirerek, yaşadığımız çağa ayna tutmaya çalışıyor.
Bilgisayarlar ve robotlar insan olmanın anlamını nasıl değiştirecek?
Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin bir sınır kaldı mı?
Büyük veri bizi sürekli izlerken, seçme özgürlüğümüzü nasıl geri kazanabiliriz?
Yuval Noah Harari tam anlamıyla 21. yüzyılda yetişen 21.Yüzyıl insanı. 1976 doğumlu olan Harari, yine Kolektif Yayınları tarafından yayınlanan ilk kitabı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens ve ikinci kitap Homo Deus’da, içinde bulunulan 21.Yüzyıla dair yeni sorular üretmeleri ve cevaplarını aramaları açısından 21.Yüzyıl için 21 Ders kitabına zemin hazırlayıcı nitelikteydiler. Hal böyle olunca Harari araştırmacı bir akademisyen olarak hiç bırakmayacağı şeyi yapmaya devam ederek (sorular sorarak) 21.yüzyılın ne olduğunu, ne anlama geldiğini, insanın varoluşunu nereden nereye taşıdığı sorularına -kendisinin de bir şeyler öğrenerek- verdiği yanıtlarla bulmaya çalışıyor.
Kitap beş bölümden oluşmakta.
- Bölüm; Teknolojik Zorluk, siyasal ve teknolojik açmazları inceleyerek, öncelikle 20. yüzyılda oluşan faşizim, liberalizm, komünizm güç dengesinin faşizm ve komünizmin öngörülemez şekilde çökmesiyle yaşanan hayal kırıklığına parmak basarak, benzerinin 21. yüzyılda bilişim teknolojileriyle, biyoteknolojinin yarattığı ikili devrim üzerinden yaşayacağımızı, bu durumun aynen 20. Yüzyıl’da yaşandığı gibi öngörülemez bir şekilde dijital diktatörlükler ortaya çıkarabileceğini bize işaret etmekte. Öyleyse nereye doğru gidiyoruz? Harari teknolojilerin yarattığı tüm etkileri ele almazken (amacı bu değil) olabilecek etkilerin yaratacağı tehdit ve tehlikelere dikkat çekmek istemekte. Teknolojilerin yaratacağı işsizlikler mesela. Teknoloji sayesinde büyük verinin gözü üzerimizdeyken tamamiyle özgür olamayacağımız gerçeği mesela. Veriyi elinde tutanların geleceği de elinde tutup bunun eşitsizliğe yol açabileceği gerçeği mesela.
- Bölüm; Siyasi Zorluk; Harari önümüze çıkacak zorluklar hakkında bizi bilgilendirdikten sonra ikinci bölümde bu zorluklara karşı geliştirilebilecek bir dizi potansiyel tepkiyi ele almakta. Topluluk, medeniyet, milliyetçilik, din, göç alt başlıkları etrafında Harari şu soruları yöneltmekte: Facebook mühendisleri yapay zeka kullanarak insanların özgürlük ve eşitliğini koruma altına alacak küresel bir topluluk oluşturabilir mi? küreselleşme sürecini tersine çevirip ulus-devlete yeniden güç kazandırmak çözüm olabilir mi? Yoksa daha da gerilere dönüp kadim dini gelenekler membaından mı medet umalım?
- Bölüm; Umut ve Umutsuzluk; Teknolojik zorluklara, şiddetli siyasal uzlaşmazlıklara rağmen korkularımızı kontrol altında tutup, görüşlerimiz konusunda alçakgönüllü olduğumuz takdirde insanlığın her karşı karşıya kaldığı durumun üstesinden gelebileceğini söylemekte bize Harari. Terörizm, Savaş, Alçakgönüllülük, Tanrı, Laiklik alt başlıklarını mümkün olduğunca açmaya çalışan Harari, terörizm belası, küresel savaş ve bu tarz uyuşmazlıkları ateşleyen ön yargıları ve düşmanlıkları masaya yatırıyor.
- Bölüm; Hakikat; küresel gelişmeleri Cehalet, Adalet, Hakikat Sonrası, Bilimkurgu alt başlıklarıyla inceleyerek haksızlığı adaletten ayırabilmemizin bir yolu olup olmadığını sorguluyor. Homo Sapiens yarattığı dünyayı anlamlandırabildi mi? Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin sınırlar kaldı mı?
- Bölüm; Direnç; Harari farklı izlekleri bir araya getirip eski anlatıların çöküp yerine yenilerinin gelmediği bu şaşkınlık çağında yaşamı daha genel bir şekilde değerlendiriyor. Biz kimiz? Hayatımızı ne yaparak geçirmeliyiz? Ne tür becerilere ihtiyacımız var? Bilim, Tanrı, siyaset ve din…, günümüzde hayatın anlamı hakkında ne söylenebilir?
Homo Sapiens’in beklemeye vakti yok; felsefe, din ve bilim topyekün vadesini doldurmak üzere diyor Harari. İnsanlar binlerce yıldır hayatın anlamını tartışıp duruyor. Bu tartışmayı sonsuza dek sürdüremeyiz. 21.Yüzyıl için 21 Ders, Harari’nin ortaya koyduğu fikirlere dayanarak siyasi, teknolojik, toplumsal, ve varoluşsal zorluklara sorulacak soruları tartışmaya açıyor. Okumanız dileğiyle…
Yazar | Yuval Noah Harari |
Çevirmen | Selin Siral |
Yayınevi | Kolektif Kitap |
Yayın Tarihi | Eylül 2018 |
Türü | Siyaset |
Sayfa Sayısı | 336 |